[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2013, Cilt 18, Sayı 4, Sayfa(lar) 198-202
[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
Tekrarlayan Dozlarda Metotreksat Uygulamasının Sıçan Böbrek Dokusu Üzerine Etkileri
Nevin KOCAMAN, Neriman ÇOLAKOĞLU
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye

Amaç: Metotreksat, antiproliferatif, antiinflamatuar etkileriyle kliniklerde birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Yüksek dozlarda sitotoksik etki gösterdiği bilinmektedir. Biz bu çalışmada metotreksat kaynaklı muhtemel böbrek dokusu hasarını belirlemeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Çalışmada 18 adet Wistar Albino cinsi dişi sıçan kullanıldı. Denekler 3 gruba ayrıldı. Grup I'deki sıçanlar kontrol olarak kullanıldı. Grup II'yi oluşturan sıçanlara deneyin 1.gününde tek doz 15mg/kg metotreksat intra peritoneal (i.p.) yolla, grup III'teki sıçanlara ise deneyin 1. ve 5. günlerinde metotreksat i.p. yolla uygulandı. Deneyin 8. gününde tüm gruplarda yer alan sıçanlar dekapite edildi. Böbrek dokuları ışık mikroskobik incelemeler için %10'luk formaldehit solüsyonuna alındı. Rutin doku hazırlama prosedürü ile parafin bloklar hazırlandı. Parafin bloklardan TUNEL ve histokimyasal boyama tekniklerinin uygulanması için 5μm kalınlığında kesitler alındı.

Bulgular: Yapılan ışık mikroskobik incelemelerde grup II'de peritübüler vasküler konjesyon ve distal tübüllerde dilatasyon ayırt edildi. Bu grupta özellikle distal tübül hücrelerinde +2 şiddetinde TUNEL-pozitif hücreler gözlendi. Metotreksatın 2 doz uygulandığı grup III'te ise distal tübüllerdeki dilatasyon ve peritübüler vasküler konjesyon çok daha yaygın olarak tespit edildi. Bu grupta ayrıca köpüksü görünüme sahip tübüler hücreler, renal korpuskül atrofisi ve tubulointerstisyel inflamasyon dikkat çekiciydi. TUNEL-pozitif hücreler +3 şiddetinde gözlendi.

Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda kliniklerde birçok hastalığın tedavisinde kullanılan metotreksatın doz ve süre ayarlamasının oldukça dikkatli yapılması gerektiği saptandı. Uzun süreli, yüksek dozda hazırlanan tedavi protokollerinin böbreklerde yapısal hasar ve dolayısıyla renal fizyolojide bozulmalar meydana getirebileceği sonucuna varıldı.


[ English ] [ Tam Metin ] [ PDF ]
[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]