İngüinal herni cerrahisinde genel anestezi, santral nöroaksiyel bloklar ve spesifik periferik sinir bloku gibi anestezi teknikleri kullanılmaktadır. Bu tekniklerin bulantı, kusma, üriner retansiyon, ağrı kontrolünde güçlük ve hastanede kalış süresinde uzama gibi yan etkileri olabilmektedir. Literatür incelendiğinde inguinal herni cerrahisinde en çok spinal anestezi kullanılmaktadır. Biz de çalışmamızda spinal anesteziyi tercih ettik. Tek taraflı herni onarımı planlanan olgular çalışmaya dahil edildiği için unilateral spinal anestezi tercih edilmiştir
12.
Toivonen ve ark. 5 inguinal herni cerrahisinde erişkin hastalarda genel veya spinal anesteziye eklenen IIIHNB’nin ameliyat sonrası ağrı değerleri ve taburculuk sürelerine etkilerini değerlendirmişlerdir. IIIHNB % 0.5 bupivakain 15 ml ile uygulanmıştır. Taburculuk süreleri genel anestezi (GA)+IIIHNB grubunda, spinal anestezi (SA)+IIIHNB grubuna göre kısa (182 ve 205 dk) bulunmuştur. Ameliyat sonrası dönemde 30., 60. ve 120. dk VAS değerleri ve ilk 24 saatte tüketilen analjezik miktarı ise SA+IIIHNB grubunda daha düşük bulunmuştur. Taburculuktan sonraki yedi gün boyunca dinlenme ve hareket halindeki VAS değerleri ve analjezik tüketimleri arasında ise fark bulunmamıştır. Çalışmalarının sonucunda; SA+IIIHNB’nin ameliyat sonrası erken dönemde daha iyi analjezi sağladığını ancak GA+IIIHNB uygulanan hastaların eve taburculuğunun daha erken olduğu belirtilmektedir. Bizim sonuçlarımız da Toivonen arkadaşlarının çalışması ile uyumludur. Zira bizim de spinal anesteziye ilioinguinal iliohipogastrik blok eklenen grupta (Grup SII) postoperatif VAS skoru değerlerimiz düşük bulunmuştur ve de postoperatif narkotik analjezik ihtiyacı olan olguya rastlanmamıştır 5.
Toivonen ve ark. 7 başka bir çalışmalarında inguinal herni (IH) cerrahisinde SA veya SA+IIIHNB uyguladıkları erişkin hastaların ameliyat sonrası ağrı değerleri ve analjezik ihtiyacını karşılaştırmışlardır. IIIHNB uygulaması %0.5 bupivakain 10 ml ile gerçekleştirilmiştir. Cerrahinin bitiminden 10 dk önce tüm hastalara intravenöz ketoprofen 100 mg uygulanmıştır. SA+IIIHNB grubunda ameliyat sonrası ikinci, üçüncü ve dördüncü saatteki VAS değerleri SA grubuna göre daha düşük bulunmuştur. Analjezik ihtiyacı olan hasta sayısının ameliyat sonrası ilk altı saatte; SA+IIIHNB grubunda daha az olduğunu, taburculuktan sonraki yedi günde ise fark olmadığını belirtmişlerdir. Çalışmanın sonucunda; inguinal herni cerrahisinde SA+IIIHNB’
nin ameliyat sonrası ağrıyı azalttığı ve yaklaşık altı saat analjezik ihtiyacında belirgin azalma olduğu belirtilmektedir. Toivonen ve ark. 7 yaptığı bu çalışma da yine bizim çalışma sonuçlarımızla örtüşmektedir. Bizim olgularımızda ise 12 saat ve hatta birçok olguda 24 saati bulan ağrısız postoperatif dönemler gözlemledik. Gruplarımız arasında taburculuk süresi bakımından fark gözlenmemiştir, IIIHNB uygulamasının taburculuk sürelerimizi kısaltmadığını gördük. Ayrıca bizim çalışmamızda taburculuk sonrası analjezik ihtiyacı yönüyle karşılaştırma yapılmamıştır. Postoperatif dönemde opioid ya da analjezik ihtiyacı grup SII’ de belirgin olarak az tespit edilmiştir. Bu sonucumuz da yine Toivonen ve ark. 7 çalışması ile örtüşmektedir.
Gürkan ve ark. 12 yaptığı bir çalışmada tek taraflı inguinal herni onarımı yapılan olgularda SA ile IIIHNB karşılaştırılmış, IIIHNB uygulaması SA uygulamasına göre blok yapma süresi olarak yaklaşık 7 dk uzun bulunmuş; yeterli duyusal blok gelişme süresi olarak ise IIIHNB 18 dk daha uzun zaman aldığını bulmuşlardır. Bununla beraber ilk mobilizasyon IIIHNB ile yaklaşık 150 dk daha erken olduğu; duyusal bloğun ise 145 dk daha uzun sürdüğü tespit edilmiştir. Taburculuk kriterlerine ulaşma zamanı ise 3, 5 saat daha önce olduğu yaptıkları çalışmada vurgulanmıştır. Gürkan ve ark.’ları tek taraflı inguinal herni cerrahisinde IIIHNB uygulaması daha fazla zaman almakta ve yeterli duyusal blok oluşma süresi SA’dan daha geç olmakla birlikte, IIIHNB daha uzun süreli ameliyat sonrası analjezi sağlamakta ve hastalar daha erken taburculuk kriterlerine ulaşabilmektedir sonucuna varmışlardır. Bizim sonuçlarımız Gürkan ve ark.’larının sonuçları ile kısmen uyum içindedir. Şöyle ki, bizim çalışmamızda taburculuk kriterlerine ulaşma süresinde iki grup arasında istatistiksel olarak fark bulunmamıştır. Bu sonucu bizim her iki gruba da unilateral spinal spinal anestezi yapmamıza bağladık. Gürkan ve ark.’ları ise bir gruba spinal anestezi yapmış olup, diğer gruba IIIHNB blok yapmışlardır. Biz grup SII’ye spinal anesteziye ek olarak IIIHNB yaptık ve de duyusal blok sonlanma süresi uzamış oldu, duyusal blokun T10 dermatomuna ulaşma süresi kısaldı, fakat motor blok gerilemesine ya da motor blok uzamasına yol açmadığını gördük. Blok yapma süremiz ise Gürkan ve ark. 12 gibi Grup SII de belirgin olarak uzundu.
Bugedo ve ark. 6 inguinal herni onarımı yapılan erişkin hastalarda, SA veya SA+IIIHNB uygulamalarının güvenlik, etkinlik ve ameliyat sonrası analjezik etkilerini değerlendirmişlerdir. IIIHNB % 0, 5 bupiva-kain 10 ml ile uygulanmıştır. SA+IIIHNB grubunda SA grubuna göre ameliyat sonrası 3., 6., 24., 48. saat VAS değerleri ve ilk 24 saat analjezik tüketimi düşük gözlenmiştir. 48. saatteki analjezik tüketimi düşük olmakla birlikte fark anlamlı bulunmamıştır. IIIHNB blok uygulanan bir hastada enjeksiyon bölgesinde hematom gözlenmiştir. Çalışmanın sonucunda, IIIHNB uygulamasının teknik olarak basit, ameliyat sonrası analjezide güvenilir ve uzun süre etkili olduğu belirtilmektedir. Bugedo ve ark.’larının sonuçları bizim sonuçlarımızla birebir uyum içindedir. Biz postoperatif daha uzun süreli analjezi elde etmek için IIIHNB yaptığımız gruba farklı olarak 20 ml %0.5 bupivakain lokal anestezik kullandık. Postoperatif VAS skorlarımız ve analjezik tüketimi yönüyle de Bugedo ve ark.’ları gibi benzer sonuçlar elde ettik. Fakat farklı olarak bizim çalışmamızda hiçbir olguda blok yapılan bölgede hematom gözlenmedi.
İlioinguinal iliohipogastrik sinir bloğu uygulaması kolay ve güvenilir bir teknik olmakla beraber, kolon perforasyonu, hematom, abse, geçici femoral sinir paralizisi, lokal anestezik toksisitesi gibi komplikasyonların gelişebileceği akılda bulundurulmalıdır. Bizim IIIHNB blok yapılan olgularımızın hiç birinde literatürde bahsedilen komplikasyonlar gözlenmemiştir 5, 12, 13.
Sakalli ve ark. 14 sezeryan ameliyatlarında GA+IIIHNB’nin ameliyat sonrası ağrı ve analjezik tüketimine etkisini değerlendirmişlerdir. Cerrahi bitiminde toplam 20 ml %5 ropivakain ile iki taraflı IIIHNB uygulanmıştır. GA+IIIHNB grubunda GA grubuna göre ameliyat sonrası altıncı, sekizinci, onikinci, yirmidördüncü saat istirahat VAS değerleri ile altıncı ve sekizinci saat hareket halindeki VAS değerleri düşük bulunmuştur. Ameliyat sonrası ilk 24 saat ortalama tramadol tüketimi GA+IIIHNB grubunda GA grubuna göre (331±82 ve 622±107 mg) daha az bulunmuştur. Sonuçta; sezeryan ameliyatlarında cerrahi bitiminde uygulanan iki taraflı IIIHNB’nin ameliyat sonrası ağrı kontrolu için tercih edilebilir bir teknik olduğu belirtilmektedir. Bizim calışmamızda da; SA+IIIHNB uygulanan hastalarda ameliyat sonrası ilk 24 saat tramadol ihtiyacı olan hiç hasta olmamıştır. SA yapılan grupta ise 8 olguda postoperatif dönemde tramadol ihtiyacı gözlenmiştir 14.
Santos Gde ve ark. 15 inguinal herni onarımı yapılan erişkin hastalarda; SA veya SA+IIIHNB+cerrahi yara infiltrasyonu uygulamalarını ameliyat sonrası ağrı, analjezik tüketimi ve taburcu olma süreleri bakımından karşılaştırmışlardır. IIIHNB uygulamasında %0.75 ro-pivakain 10 ml, cerrahi yara infiltrasyonunda %0.75 ro-pivakain 10 ml kullanılmıştır. Ameliyat sonrası üçüncü saat istirahat VAS değerleri SA+IIIHNB+lokal infiltrasyon grubunda daha düşük bulunmuştur. Hareketle VAS değerleri arasında fark bulunmamıştır. Hastanede kalış süresi SA+IIIHNB+cerrahi yara infiltrasyonu grubunda SA grubuna göre (18 [14- 26] ve 23 [17-26] saat, ortanca [min-maks] daha kısa olduğu gözlenmiştir. Sonuçta SA+IIIHNB+%0.75 ropivakain ile cerrahi yara yeri infiltrasyonunun ameliyat sonrası ilk üç saat ağrıyı azalttığını ve hastanede kalış süresini kısalttığını belirtilmektedir. Biz çalışmamızda cerrahi yara yeri infiltrasyonu (yüzeyel yara yeri infiltrasyonu) yapmadık, zira 20 ml %0.5 bupivakainin ropivakaine kıyasla daha uzun yarı ömürlü olması avantajını kullandık, aynı zamanda yüzeyel yara yeri infiltrasyonu steril koşullara uyulsa da enfeksiyon riski taşımaktadır. Üstelik 20 ml den daha fazla lokal anestezik kullanımı lokal anestezik toksisitesine de yol açabilmektedir. Bizim olgularımıza yara yeri infiltrasyon bloku eklenmemiş olsa da IIIHNB yapılan grupta postoperatif VAS skorlarımız düşük bulunmuştur. Çalışmamızın sonuçları Santos Gde ve ark. 15 sonuçları ile uyum içindedir.
Yılmazlar ve ark. 10 inguinal herni onarımı yapılan 126 erişkin hastada optimal anestezi tekniğini belirleyebilmek amacıyla SA ve IIIHNB uygulamalarını karşılaştırmışlardır. Ameliyattan önceki gece hastalara peroral diazepam premedikasyonu uygulanmıştır. IIIHNB %0.25 bupivakain 40 ml ile SA %0.5 hiperbarik bupivakain 3 ml ile uygulanmıştır. Ameliyat sonrası analjezide meperidin kullanılmıştır. SA grubunda blok öncesine göre blok sonrasında ortalama arter basıncı ve kalp hızında azalma gözlenmiştir. IIIHNB grubunda 11 hastada (%17.4), SA grubunda ise 10 hastada (%15.8) iv midazolam sedasyonu ihtiyacı olmuştur. IIIHNB grubunda iki hastada (%3.1), SA grubunda ise bir hastada (%1.5) cerrahi sırasındaki ciddi ağrı nedeniyle GA uygulanmıştır. IIIHNB uygulanan hastaların anestezi sonrası bakım ünitesine ihtiyacı olmadığı belirtilmiştir. IIIHNB grubunda SA grubuna göre; oral alım daha erken (0.3±0.1 ve 5.7±0.1 sa) ve eve taburculuğa hazır olma süresi daha kısa (14.1±1.5 ve 42.8±5.3 sa) bulunmuştur. Ameliyat sonrası ilk analjezik ihtiyaç suresi SA grubunda IIIHNB grubuna göre (3.3±0.2 ve 2.7±0.1 sa) daha uzun bulunmuştur. Hastalarda perioperatif komplikasyon olmamıştır. Çalışmalarının sonucunda; oral alımın erken başlaması ve eve taburcu olma suresinin daha kısa olması IIIHNB’nin avantajları olarak belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda eve taburculuk süresinde fark olmadığı gözlenmiştir. Eve taburculuk sonucumuzun farklı olmasının nedeni Yılmazlar ve ark.’larının bir gruba sadece spinal anestezi diğer gruba ise sadece IIIHNB yapması ile ilişkili olabilir. Periferik sinir bloklarında oral alımın erken olması santral nöro-aksiyel bloklara göre daha kısadır. Motor blok gerileme zamanı da ek bir avantaj olarak periferik sinir bloklarında daha kısadır. Yılmazlar ve ark.’larının IIIHNB yapılan grupta erken mobilizasyon ve erken taburculuk tespit etmeleri bununla ilişkili olabilir.
Sonuç olarak tek taraflı inguinal herni cerrahisinde SA’ya ek olarak IIIHNB eklenmesinin tek dezavantajı blok uygulama süresinin ılımlı süre uzatmasının bir dezavantaj olabileceği söylenebilir. Çalışmamızda ve benzer çalışmalarda görülmüştür ki; SA’ya IIIHNB eklenmesi duyusal blok süresini uzatmakta; motor blok gerilemesine hiçbir olumsuz etkisi olmamakta; başarısız santral nöroaksiyel blok olması durumunda bile hastayı genel anestezi almaktan korumakta; perioperatif sedasyon ihtiyacını azaltmakta; postoperatif uzun dönem ağrısız geçirilen saatler sunmakta; dolayısıyla hasta konfor ve uyumunu belirgin şekilde artırmaktadır. Tek taraflı inguinal herni onarımı yapılacak olgularda SA’ya IIIHNB’un eklenmesi hasta için erken postoperatif dönemde yeterli analjezi sunduğu göz önüne alınmalı ve anestezi pratiğinde daha fazla yer verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.