Koroziv madde içilmesi özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Evde kullanılan temizlik ürünleri, en sık içilen koroziv maddelerdir. Açıkta bırakılan temizlik ürünleri çocukların ilgisini çekerek kaza ile içilmelere yol açar. Çocuklardaki koroziv madde içimleri genellikle kazayla olduğundan ve az miktarda alındığından ölüm veya ciddi yaralanma olasılığı düşüktür.
Koroziv maddelerin temas ettiği dokulara etkisi koroziv maddenin pH’sı ile ilişkilidir. Bu maddeler alkali veya asidik özelliktedir. Genellikle pH’ları 3’ten küçük ve 11’den büyük olan koroziv maddeler ciddi hasar oluşturmaktadır 4.
Alkali temizlik ürünleri değişik oranlarda hidrojen peroksit, sodyum hipoklorit ya da sodyum hidroksit ve tripolifosfat içerirken asit özellikli ürünlerde sıklıkla hidroklorik asit, oksalik asit ve sülfürik asit bulunmaktadır. Asit maruziyetinde koagulasyon nekrozu ve eskar formasyonu oluşur ve derin dokulara penetrasyon nadirdir. Alkali maddeler ise doku proteinleriyle etkileşip likefaksiyon nekrozu yaparlar 5. Başka bir özellik olarak alkaliler asitlere göre daha visköz yapıda olup, sindirim sisteminden pasajı daha uzun sürmekte ve doku ile temas süresi asitlere göre daha çok olmakta, bu da hasarı artırmaktadır.
Klinik bulgular, maruz kalınan maddenin asit ya da alkali oluşuna, sıvı ya da katı form oluşuna, alınma miktarına, hastanın başvuru zamanına göre değişmektedir. Semptomların şiddeti ile hasarın derecesi arasında her zaman bir korelasyon olmadığı unutulmamalıdır 6.
Yapılan çalışmalarda erkek cinsiyetin kızlara oranla bir miktar daha yüksek oranda koroziv madde içtiği belirtilmiştir 7. Çalışmamızda erkek/kız cinsiyet oranı 1.2 olup erkeklerde daha fazla sıklıkta koroziv madde içimine yönelme saptandı. Bu sonuç bölgemizde erkek cinsiyetin kızlara göre daha çok hareket serbestliğinin oluşu ile ilişkilendirildi.
Bölgemizde markasız çamaşır suyu alımı ve satımı yaygın olarak yapılmaktadır. Şeffaf plastiklerde bulunan bu tür temizlik maddeleri küçük çocuklar için ciddi risk oluşturmaktadır. Çalışmamızda olgularımızın %26.8’inin markasız çamaşır suyu içtiği ve sadece birinde evre-2b özofajit olduğu saptandı ve diğerlerinde normal veya hafif bulgular mevcut idi. Evre-2b özofajitli olgu da sekelsiz olarak iyileşti.
Markalı çamaşır suyu içen olgular %13.6’lık kesimi oluşturmaktaydı. Bunların büyük çoğunluğu (%11.8) çok amaçlı temizlik ürünü adı altında satılan çamaşır suyu içmişti. Bu markalı temizlik ürünü bölgemizde sıklıkla kullanılan temizlik ürünleri arasındadır. Bu koroziv maddeyi içen 15 çocuktan 3’ünde evre-2a özofajit, 3’ünde evre-2b özofajit, birinde evre-3b özofajit saptanırken geriye kalan olguların endoskopik bulguları normal idi. Evre-3b özofajitli olgu herhangi bir cerrahi girişime gerek kalmadan sekelsiz iyileşti. Bölgemizde satılan markalı çok amaçlı temizlik ürününün içeriğinde %5’in altında noniyonik aktif madde olmasına rağmen mukozada hasar yapıcı etkisi oldukça yüksektir.
Urgancı ve ark.nın çalışmasında 8 koroziv madde içen 1709 çocuk hastanın %1.6’sında striktür formasyonu geliştiğini ve striktür gelişen olguların %79’unda alkali maddelerin sorumlu olduğunu belirtmişlerdir. Doğan ve ark.nın çalışmasında 9 koroziv madde içen 473 olgunun 11’inde striktür gelişmiş ve striktür gelişen olguların tamamının fırın temizleyici içmiş olduklarını ifade etmişleridir. Çalışmamızda kireç-çöz, yağ-çöz, tuz ruhu ve lavabo açıcı gibi koroziv maddelerin mukoza üzerinde ağır yanık yapıcı etkilerinin daha fazla olduğu görüldü. İki olguda striktür gelişti. Tuz ruhu içen olgumuza hastanemizde dilatasyon cerrahisi uygulanarak oluşan striktür tedavi edildi. Lavabo açıcı içme sonucunda striktür gelişen diğer olgumuz tek seans balon dilatasyon ile tedavi edildi.
Olgularımız beklenildiği üzere özellikle yaz aylarında daha sıklıkla başvurmuştu. Ülkemizde bahar temizliği diye bir kavram vardır ve ilkbahar, yaz aylarında evlerde yapılan temizlik oranı artar. Ayrıca bu aylarda sıcak havadan dolayı susuzluk daha çok yaşanır ve beraberinde kaza ile koroziv madde içimi riski de artar. Ancak çalışmamızda Aralık ayı başvurusu ile Ağustos ayı başvurusunun aynı oranda olması beklenmedik bir bulgu idi. Bu sonuç evlerde temizlik ürünlerinin çocukların kolay ulaşabileceği yerlerde bırakılması ile ilişkilendirildi.
Koroziv maddelere bağlı oluşan mukozal hasarı değerlendirmede endoskopik işlemin önemi büyüktür. Endoskopi uyguladığımız hiçbir hastamızda işleme bağlı komplikasyon olmadı. Çalışmamızda hiçbir hastamızda koroziv maddeye bağlı perforasyon gözlenmedi.
Önemli bir nokta da koroziv madde içen çocuklar asla kusturulmamalı veya başka bir madde içirilerek nötralize edilmeye çalışılmamalıdır. Aksi halde mevcut yanığın miktarı artacaktır. Koroziv madde içimi öyküsü olan hastalara 12-24 saat içerisinde endoskopik değerlendirme yapılması önerilmektedir. Kortikosteroid kullanımının skar formasyonunu veya striktür oluşumunu azaltmadığı gösterilmiştir. Antibiyotiklerin sadece ateş varlığında veya endoskopide derin ülserasyon izlendiğinde kullanılması gerektiği önerilmektedir 10-12. Striktür gelişen olgularda endoskopik veya cerrahi dilatasyon uygulanabilir.
Sonuç olarak ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde koroziv madde içimi özellikle çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Çalışmamız ile bölgemizdeki çocukların bu tür sorunları düşük komplikasyon oranları ile birlikte sıklıkla yaşadığı ortaya konmuştur. Bu konuda ailelerin bilgilendirilmesinin ileride yaşanabilecek ciddi morbiditeleri önlemek açısından büyük önemi olduğunu düşünüyoruz.