[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2020, Cilt 25, Sayı 4, Sayfa(lar) 161-168
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Perinatal Dönemde Farklı Müzik Türlerine Maruz Kalmanın Genç Yaştaki Sıçanların Motor Aktiviteleri Üzerine Etkileri
Merve BEKER1, Hilal YANIK2, İsmet KIRPINAR3, Birsen ELİBOL4
1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Hamidiye Uluslararası Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, İstanbul
2Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sinirbilim Anabilim Dalı, İstanbul
3Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, İstanbul
4Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı, İstanbul
Anahtar Kelimeler: Perinatal Dönemde Müziğe Maruz Kalma, Motor Koordinasyon, Sıçan, Perinatal Exposure to Music, Motor Coordination, Rat
Özet
Amaç: Bu çalışmada perinatal dönemde maruz kalınan müziğin, sıçan yavrularının motor koordinasyon ve aktiviteleri üzerindeki etkisini incelemek amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Wistar albino sıçanlara gebeliğin 10. gününden doğum yaptıkları güne kadar ve yavrulara doğumdan sonraki 2. günden 21. güne kadar klasik, tasavvuf veya metal müzik türlerinden herhangi biri günde 1 saat dinletildi. Uygulanan müzik türleri seçilirken müzik formlarının, stres veya sakinlik oluşturabilecek özellikte olması dikkate alındı. Sonrasında hem dişi hem de erkek yavrulara sırasıyla tutunma kapasitesi, görsel konumlandırma, doğrulma refleksi, eğimli tel, kirişte yürüme ve rotarod gibi motor koordinasyon testleri uygulandı.

Bulgular: Metal grubunda bulunan dişi yavruların telde asılı kalma süreleri diğer gruptaki yavrulara oranla ve kendi grubundaki erkek yavrulara oranla anlamlı derecede yüksek bulundu. Diğer taraftan, klasik grubunda bulunan erkek yavruların kontrol grubunda bulunan erkek yavrulara oranla eğimli tel testinde tepeye ulaşma sürelerinde bir gecikme gözlemlendi. Aynı şekilde kirişte yürüme testinde bitiş noktasına ulaşma süresi kontrol grubundaki dişi yavrularla kıyaslandığında, klasik grubundaki dişi yavrularda daha uzundu. Kirişte yürüme testinde tasavvuf grubundaki hem dişi hem de erkek yavrular bitiş noktasına daha kısa sürede ulaştılar. Rotarod testinde ise hem klasik grubunda bulunan erkek yavruların hem de metal grubunda bulunan erkek yavruların kontrol grubunda bulunan erkek yavrulara oranla motor koordinasyonlarında bir düşüş saptandı.

Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre metal müzik dişilerde motor becerileri geliştirirken erkeklerde motor fonksiyonlarda bir düşüşe sebep olmaktadır. Klasik müzik ise her iki cinsiyette de harekete başlama ve sonuca ulaşma konusunda bir gecikmenin oluşmasına sebep olurken daha dingin bir müzik olan sufi müzik ise motor fonksiyonlarda gelişmeye sebep olmaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Müzik, insan beynini uyaran, bilişsel ve duygusal bileşenleri tetikleyen en güçlü işitsel kaynaklardan biridir 1. Müzik dinlemenin hipokampal hücre doğumunu (nörogenez), hücre yenilenmesini (rejenerasyon) ve steroid hormonlarının salınımının sağlanmasıyla, sinirlerin onarımını kolaylaştırdığı Fukui ve Toyoshima tarafından gösterilmiştir 2. Ayrıca, Akiyama ve Sutoo, yüksek frekanslı ses içeren müziğin, dopamin sentezini uyararak çeşitli beyin fonksiyonlarını etkilemekte veya düzenlemekte olduğunu paylaşmıştır 3. Hamilelik döneminde maruz kalınan müzik, fetüste beyin gelişimini arttırmakta, yeni doğan sıçanlarda uzamsal-zamansal öğrenmeyi geliştirmekte ve yavrularda oturma ve yürüme gibi çeşitli motor becerilerde hızlı gelişime sebep olmaktadır 4,5. Yine bir başka çalışmaya göre, hamilelik döneminde müziğe maruz kalmak sıçanlarda hipokampal nörogenezi arttırmaktadır 6. Bunun aksine gürültü, hamile hayvanlar ve fetüs için psikolojik ve psikosomatik problemlere sebep olan 7, yeni doğan yavruların beden ağırlığını azaltan, ölü doğuma, fetal teratojene ve kürtaja sebep olan olumsuz bir çevresel etkendir 8,9. Hamilelik dönemi boyunca gürültüye maruz kalmak postnatal beyin gelişimi ve bilişsel işlev bozukluğuna da sebep olmaktadır 10. Yapılan bir çalışmada müziğe maruz kalan yavru sıçanların motor ve somatosensori kortekslerinde nörogenezin arttığı; gürültüye maruz kalanların ise motor ve somatosensori kortekslerinde nörogenezin azaldığı ve kortikal nöronların yapısal kayba uğradığı ortaya çıkmıştır 11.

    Gebelik döneminde maruz kalınan müziğin bebeğin perinatal (doğum öncesi ve doğum sonrası) gelişimini etkilediğine dair bilgiler mevcut olsa da bu konu hala tartışmaya açıktır ve farklı müzik türlerinin uygulanmasına ait bilgi eksikliği bulunmaktadır. Bu noktada anne ve yavru sıçanlara gerek sesin şiddetinin gerekse frekansının değişiklik gösterdiği farklı müzik türleri uygulanarak bu müzik formlarının farklı fizyolojik mekanizmaları tetikleyebileceği düşünülmüş ve en önemli fonksiyonel parametrelerden biri olan motor aktivite üzerine etkilerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma, perinatal dönemde maruz kalınan metal, klasik ve tasavvufi müziğin yavruların gençlik dönemlerinde motor koordinasyon becerileri üzerindeki etkilerini detaylı davranışsal tekniklerle araştırmayı amaçlamaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Hayvanlar
    Bu çalışma Bezmialem Vakıf Üniversitesi Deney Hayvanları Araştırma Etik Kurulu’nun onayıyla Dünya Sağlık Örgütü’nün deklare ettiği deney hayvanlarının bakım ve kullanımı ile ilgili direktifler benimsenerek ve uygulanarak yapılmıştır.

    Çalışmada kullanılmak üzere yavru sıçan elde etmek için sağlıklı erkek (250±10 g, 12 haftalık, n =12) ve dişi (180±10 g, 8 haftalık, n =12) Wistar albino sıçanlar çiftleşmeleri için aynı kafese konuldu. Çiftleşmenin göstergesi olan vajinal plak ortaya çıkana kadar dişi sıçanlar her gün kontrol edilip vajinal plağın görüldüğü gün gestasyon 0 (G0) olarak kabul edildi ve erkek sıçanlar dişilerin yanından ayrıldı. Dişi sıçanlar, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Deney Hayvanları Laboratuvarı’nda, denetimli sıcaklıkta (20 ±2 ºC) ve 12’şer saatlik aydınlık-karanlık döngüsünde (07.00-19.00 arası aydınlık) bir kafese yerleştirildi ve hayvanlar, sıçan yemi ve musluk suyu ile serbest olarak beslendi.

    Müzik Uygulaması
    Aynı ortam koşullarına sahip sıçanlar rastgele olarak dört gruba ayrıldı; metal müziğe (120 dB) maruz bırakılan grup (anne =4, yavru =16), klasik müziğe (80 dB) maruz bırakılan grup (anne =4, yavru =22), tasavvufi müziğe (40 dB) maruz bırakılan grup (anne =4, yavru =15) ve hiçbir işleme tabi tutulmayan kontrol grubu (anne =4, yavru =20). Çalışmada kullanılan müziklerin farklı aralıklardaki ses hacimlerine (desibel) sahip olmaları ve insanların normal hayatlarında maruz kaldıkları müzik şiddetinde olması amaçlandı. Bu yüzden 60-80 dB aralığında olduğu bilinen klasik müzik türünden daha düşük ve daha yüksek ses hacmine sahip olan tasavvuf ve metal müzikler kullanıldı 12. Bunun için, hoparlör seviyeleri sabit kalmak üzere, akustik sünger ile kaplı alan içerisine yerleştirilen hoparlörden mobil bir uygulama (Soundmeter, Abc Apps) vasıtasıyla 40 dB, 80 dB ve 120 dB ses hacmine sahip müziklere ulaşıldı.

    Metal grubuna dinletilen müzik; elektrogitar, bas gitar, bateri ve klavye enstrümanları içeren “Children of Bodom-In Your Face”, klasik grubuna dinletilen müzik keman ailesi, arp ve lute enstrümanları içeren “Johann Pachelbel-Canon in D Major” ve tasavvuf grubuna dinletilen müzik ney, zilli bendir, klasik kemençe ve zikir (Hu, Ya Hay) enstrümanları içeren “Omar Faruk Tekbilek-Whirling Dervish” olarak belirlendi. Hayvan kafeslerinin üzerine akustik sünger ile kaplı koliler yerleştirilerek ses yalıtımı sağlandı ve anneler günde bir saat olmak üzere gebeliğin 10. gününden (G10) doğuma kadar tek başlarına, doğumdan sonra ikinci günden itibaren insanlarda çocukluk çağına denk gelen ve sütten ayrılma zamanı olan 21. güne kadar yavrularıyla birlikte her gün ait oldukları gruptaki müzik türlerine maruz bırakıldı. Kontrol grubuna ise herhangi bir işitsel uyaran verilmedi. Doğumdan itibaren her gün yavru sıçanların ağırlıkları ölçülüp fiziksel gelişimleri takip edildi. Yavru sıçanlara doğumdan sonraki 25. günden itibaren motor koordinasyonlarını ölçen çeşitli davranış testleri uygulandı.

    Davranış Deneyleri
    Tutunma kapasitesi testi
    Bu test deney hayvanlarının ön ekstremite kas gücünü ölçmek için uygulandı. Yerden yaklaşık 30 cm yükseklikteki bir ipe, sıçanların ön avuç içleriyle tutunması sağlanarak deneye başlandı. İki tekrar şeklinde uygulanan test, toplam ipte kalma sürelerinin ortalamaları alınarak değerlendirildi. Maksimum ipte kalma süresi 300 saniye olarak belirlendi 13,14.

    Görsel konumlandırma testi
    Bu test hayvanlarda derinlik algısı, bilişsel bellek ve refleks gibi olgularını analiz etmek için uygulandı. Kısaca sıçanlar gövdelerinden tutularak tutunabileceği bir yüzeye doğru yaklaştırıldı ve hayvanların ön ekstremiteleriyle ipe tutunma eylemi gözlendi 13,15.

    Doğrulma refleksi
    Herhangi bir aparata ihtiyaç duyulmadan uygulanan bu test için, sıçanlar kafesinden alınarak temiz olan laboratuvar çalışma tezgâhına sırt üstü yerleştirildi. Dört ekstremitesi havada olacak şekilde sabit tutulduktan sonra hayvanların doğrulma eylemini gerçekleştirebilme süreleri değerlendirildi 13,16.

    Eğimli tel testi
    Kas tonusu, gücü ve hayvanların dengesini ölçmek için yerden 60° eğimli konumda bulunan telden yapılmış bir eleğin orta kısmına hayvanlar yüzü yere bakacak şekilde yerleştirildi ve hayvanların geriye dönüp tepeye ulaşma süresi ölçüldü. Diğer eğimli tel testinde ise 90° eğimli telin orta kısmına sıçanlar yüzü yukarı bakacak şekilde yerleştirildi ve yine sıçanların harekete başlayıp tepeye ulaşma süreleri ölçüldü 13,17.

    Kirişte yürüme testi
    Bu mekanizma, yerden 50 cm yüksekliğe 25-50 mm genişliğinde ve yaklaşık 1 m uzunluğunda ince, düz bir çubuk/kiriş kurularak hayvanların bu platform üzerinde hedeflenen noktaya dengesini kaybetmeden ulaşması esasıyla kaba motor hareketlerini test etmek için kullanıldı. Hedef noktayı hayvanlar için cazibeli hale getirmek için kendi kafesleri yerleştirildi. Öncelikle öğrenme aşamasında, üç tekrar yapılarak hayvanlara hedef noktaya ulaşması öğretildi, deneme yürüyüşlerinden sonra ise sıçanların yine üç tekrar şeklinde başlangıç noktasından hedef noktasına ulaşana kadar geçirdiği süre ve dengesini kaybetme sıklığı hesaplandı. 60 saniye içinde kirişten hedef noktaya ulaşamayan hayvanların deneyi sonlandırıldı 13,18.

    Rotarod testi
    Rotarod testi hayvanın dönen bir mil üzerinde (Ugo Basile Rota-Rod 47600) motor koordinasyonun sağlamasını değerlendirmek üzere uygulandı. Milin dönme hızı deneye ilk başlandığında sıfır iken maksimum süre olarak belirlenen 300 saniye sonunda 40 dönüş/dakika olacak şekilde ivmelenmesi için ayarlandı. Her bir hayvan için beş tekrar yapıldı, sıçanların dönen çubuk üzerinde toplam kalma süreleri hesaplanarak beş denemenin ortalaması alındı (19, 20).

    İstatistiksel Analiz
    Elde edilen tüm verilerden grup ortalaması ± SEM (ortalamanın standart hatası) hesaplandı. İki yönlü varyans analizi (ANOVA) (uygulama x cinsiyet) uygulamanın çeşidinden, cinsiyetten ve cinsiyet x uygulama etkileşiminden kaynaklanan farklılıkları gözlemlemek için uygulandı. İki yönlü varyans analizinden sonra çoklu karşılaştırma ve ikili gruplar arasındaki farklılıkları karşılaştırmak amacıyla Fisher’s LSD testi uygulandı. İstatistiksel analizler için SPSS 15 istatistik paketi kullanıldı. p ≤ 0.05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Yapılan analizler sonucunda, hem dişilerin hem de erkeklerin ağırlık ölçümlerinde hem gruplar (F(3,9) =42.174; p <0.001 ve F(3,11) =68.668; p <0.001) hem de günler (F(13,117) =1664,286; p <0.001 ve F(13,143) =1282.573; p <0.001, sırasıyla) arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu (Şekil 1A ve 1B).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1A-B: Dişi ve erkek yavruların günlük ağırlık ölçümleri.

    Ayrıca, gün x grup etkileşiminde de anlamlı fark bulundu (F(39,117) =10.918; p <0.001 ve F(39,143) =11.072; p <0.001). Dişiler için doğum sonrası ağırlıklar gruplar arasında karşılaştırıldığında 7. günde metal grup ile kontrol grubu arasında anlamlı bir fark gözlendi (p =0.03). 9. günde ise klasik grup hem kontrol (p <0.001) hem de tasavvuf grubuna oranla (p =0.025) ağırlık bakımından anlamlı derecede yüksekti. Erkek sıçanların ağırlık kıyaslamasında ise 7. günde klasik grubundaki hayvanların ağırlıklarının diğer tüm gruplardaki hayvanların ağırlıklarına oranla anlamlı derecede düşük olduğu belirlendi (p =0.037 kontrol için, p =0.04 tasavvuf için, p =0.001 metal için). 9. günde tasavvuf ve metal gruplarının ağırlıkları kontrol grubundakilere göre anlamlı derecede yüksekti (p =0.020 tasavvuf için, p =0.041 metal için). 13. günden 23. güne kadarki ağırlıklara bakıldığında, metal müzik dinleyen hayvanların kontrol hayvanlarına oranla anlamlı şekilde ağır olduğu görüldü (sırasıyla p =0.022; p =0.020; p =0.027; p =0.027; p =0.035; p =0.022). Ayrıca 17. ve 19. günlerde tasavvuf grubu hayvanlarının da kontrol hayvanlarına göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha ağır olduğu belirlendi (sırasıyla p =0.035; p =0.046). Son olarak, klasik grubundaki hayvanların ağırlıklarında kontroldekilere göre anlamlı artış gözlendi (p =0.015; p =0.024).

    Tutunma kapasitesinin ölçüldüğü telde asılı kalma testinin tekrarlanan iki turunda elde edilen verilerin ortalaması alındığında, iki yönlü varyans analizine göre hem gruplar (F(3,31) =12.600, p <0.001) hem de cinsiyet (F(1,31) =14.246, p =0.001) arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu. Ayrıca, cinsiyet x grup etkileşiminde de anlamlı fark bulundu (F(3,31) =15.932; p <0.001). LSD testine göre metal grubunda bulunan dişi yavruların telde asılı kalma süreleri diğer gruptaki yavrulara oranla ve kendi grubundaki erkek yavrulara oranla anlamlı derecede yüksekti (p <0.001). Erkeklerde ise gruplar arasında herhangi bir farklılık gözlemlenmedi (Şekil 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Dişi ve erkek yavruların tutunma kapasitesi testinde telde asılı kalma süreleri.

    Görsel konumlandırma ve doğrulma refleksi analizlerinde gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamadı yani gruplar arasında her iki parametrede de herhangi bir gecikme olmadı. Motor fonksiyonların ölçüldüğü eğimli tel testinde hem 90 derece hem de 60 derece eğimde, iki yönlü varyans analizine göre hem gruplar (F(3,31) =0.913, p =0.443) hem de cinsiyet (F(1,31) = 0.411, p =0.889) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı. LSD testine göre klasik grubunda bulunan erkek yavruların kontrol grubunda bulunan erkek yavrulara oranla eğimli tel testinde tepeye ulaşma sürelerinde bir gecikme gözlemlendi (p =0.05) (Şekil 3A ve 3B).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3A-B: Dişi ve erkek yavruların eğimli tel testinde tepeye ulaşma süreleri.

    Kirişte yürüme testi değerlendirilmelerinde ise iki yönlü varyans analizi gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenirken (F(3,34) =13.969, p ≤0.001) hem cinsiyette (F(1,34) =3.502, p =0.070) hem de grup x cinsiyet (F(3,34) =2.637, p =0.065) etkileşiminde bulunan farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı değildi. İkili karşılaştırmalara bakıldığında, bitiş noktasına ulaşma süresi kontrol grubundaki dişi yavrularla kıyaslandığında, klasik gruptaki dişi yavrularda daha uzun (p =0.004) iken, sufi müzik dinleyen gruptaki dişi yavrularda daha kısaydı (p =0.001). Metal gruptaki dişilerde ise kontrole oranla herhangi bir fark bulunmadı. Diğer taraftan ise sadece tasavvuf grubundaki erkek yavrular kontrole oranla bitiş noktasına daha kısa sürede ulaştılar (p =0.016) (Şekil 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4: Dişi ve erkek yavruların kirişte yürüme testinde bitiş noktasına ulaşma süreleri.

    Klasik grubundaki dişiler kendi grubundaki erkeklere oranla daha uzun sürede bitiş noktasına ulaştılar (p =0.002). Beş deneme şeklinde yapılan rotarod testinde iki yönlü varyans analizinde ne cinsiyetler (F(1,34) =0.064, p =0.802) arasında ne de gruplar arasında (F(3,34) =1.614, p =0.204) herhangi bir farklılık gözlenmedi. LSD testine göre ise hem klasik grubunda bulunan erkek yavruların hem de metal grubunda bulunan erkek yavruların kontrol grubunda bulunan erkek yavrulara oranla motor koordinasyonlarında bir düşüş saptandı (p = 0.05) (Şekil 5). Dişiler arasında herhangi bir farklılık bulunmadı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 5: Dişi ve erkek yavruların rotarod testinde platform üzerinde kalma süreleri.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Prenatal gelişim sırasında fetüs birçok çevresel faktöre maruz kalır. Müzik, insan gelişimi üzerinde etkisi olduğu bilinen faktörlerden biridir. Hamilelik döneminde de dinlenilen müziğin bebek üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Bilindiği üzere hamilelik döneminin 24. haftasında bebek artık dış dünyadaki sesleri algılamaya ve bu seslere tepki vermeye başlamaktadır 21. Özellikle beyin ve sinir sistemi gelişiminde dinletilen müziğin etkili olabileceği konusunda çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.

    Müziğin motor koordinasyon becerisi üzerindeki etkisini ölçmek için yapılan telde asılı kalma testi metal müzik grubundaki dişi yavruların hem kendi grubundaki erkeklere oranla hem de diğer gruptaki yavrulara oranla daha iyi performans gösterdiği sonucunu verdi. Bir başka motor koordinasyon testi olan rotarod testinde ise metal grubundaki erkeklerin performanslarının daha kötü olduğu tespit edildi. Benzer performans düşüklüğü aynı zamanda klasik müzik dinleyen gruptaki erkeklerde de mevcuttu. Buna paralel olarak, motor fonksiyona karar verme ve motor aktiviteye başlama süresinin ölçüldüğü eğimli tel testinde ve kirişte yürüme testinde de klasik müzik dinleyen erkek ve dişi yavruların sırasıyla hedefe ulaşma sürelerinde anlamlı bir artma yani performanslarında anlamlı bir düşme mevcuttu. Müzik ve motor fonksiyonlar arasındaki pozitif ilişki sadece tasavvuf müzik dinleyen yavruların kirişte yürüme testinde gözlemlendi.

    Motor koordinasyon testlerine bakıldığında özellikle anne karnında klasik müzik ve metal müzik dinleyen erkeklerin performanslarının etkilendiği kaydedildi. Rotarod testi genelde sıçanlarda motor öğrenme paradigmaları için sıklıkla kullanılan bir testtir 22-24. Bu nedenle bu testte elde edilen performans düşüklüğünün beyindeki motor kortikal alandaki nöronların fonksiyonlarındaki değişimleri işaret ettiği düşünülmektedir 22,25. Ayrıca, rotarod testinin serebellar disfonksiyonu da özellikle gösterdiğine dair kanıtlar bulunmaktadır 26,27. Ayrıca erkeklerin dişilere oranla daha az koordineli olduğu bilinmektedir 28. Bu da telde asılı kalma süresinde dişilerin gösterdiği iyi performansın yanı sıra metal ve klasik müzik dinleyen yavrulardan sadece erkeklerin rotarod testinde kötü performans göstermelerinin, motor koordinasyon gelişiminde müziğin etkisinin cinsiyete bağlı olduğuna işaret etmektedir.

    Ayrıca klasik müzik dinleyen erkek yavruların eğimli tel testinde kontrole göre karar vermelerinde gecikmenin olması onların motor koordinasyonlarının yanı sıra denge ve diğer motor fonksiyonlarının da bu çevresel etkene karşı hassas olabileceğine işaret etmektedir 29,30. Eğimli tel testi genelde kas tonusu, kas gücü ve dayanıklılığı hakkında bilgi vermektedir 31. Bazı çalışmalarda bu testteki gecikmenin striatal dopamin reseptör yoğunluğundaki azalmayla paralel olduğu gösterilmiştir 32. Bu nedenle bu testin sensorimotor fonksiyonların test edilmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğu düşünülmektedir 33. Çalışmamızın sonuçları değerlendirildiğinde, anne karnında klasik müzik dinlemenin özellikle erkek yavrularda sensori-motor fonksiyonları olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.

    Bir diğer sensorimotor fonksiyon testi olan telde yürüme testi ise klasik müzik dinleyen dişi sıçanların kontrole oranla gecikmeli hareket ettiğini çalışmamızda göstermektedir. Bu test rotarod testine oranla daha hassas bir testtir ve motor fonksiyonlardaki daha hassas değişimleri gösterebilmektedir 34. Telde yürüme testi genellikle merkezi sinir sistemi lezyonlarına veya farmakolojik ve genetik manipülasyonlara bağlı motor fonksiyon bozukluklarının belirlenmesinde kullanılmaktadır 35,36. Diğer taraftan, genellikle erken dönem motor fonksiyon bozukluklarının tespit edilmesinde daha etkilidir 37. Bu test özellikle denge ile ilgili olan vestibular sistem elemanlarındaki yani sensorimotor korteks, talamus, kortikospinal nöronlar ve basal gangliyonlarda oluşabilecek hasarlar hakkında bilgi vermektedir 38. Motor fonksiyon entegrasyonunu 39 gösteren bu testi tasavvuf müzik dinleyen yavruların daha başarılı bir şekilde tamamladığı gözlenmiştir. Bu da desibel açısından anneyi strese sokmayan bir müzik olan tasavvuf müziğinin vestibular sistem gelişimi sırasında olumlu etkilere sebep olduğunu göstermektedir. Örneğin, otizmli çocuklara uygulanan ritim ve hafif müzik terapisinin de bu çocukların motor kabiliyetleri üzerinde olumlu etkiler bıraktığı gözlemlenmiştir 40. Diğer taraftan organize olmayan ritimlerin, örneğin çalışmamızda yer alan metal müzik ve klasik müziğin, gelişim sırasında beyin sapında ve serebellumda hasarlara sebep olup otizm gibi hastalıklara sebep olabileceği düşünülmektedir 41. Geçmişte yapılan çalışmalar da göstermektedir ki; ritmik müzikler motor kontrolün ve kognitif fonksiyonların gelişiminde pozitif bir etkiye sahiptir 42. Bir uyaran olarak düşünüldüğünde, gebelik boyunca maruz kalınan müziğin fetüsün beyin gelişimini arttırdığı, yeni doğanlarda mekânsal ve zamansal öğrenmeyi geliştirdiği ve motor yeteneklerin hızlı şekillenmesini sağladığı bulunmuştur 43. Yapılan bir diğer çalışmada gebelik boyunca anneye dinletilen rahatlatıcı müziğin yavru beyninde motor ve somatosensör kortekste nörogenezi arttırdığı ve gürültünün ise nörogenezi azalttığı tespit edilmiştir 11.

    Bu sonuçlara göre, anne karnında metal müzik ve klasik müzik dinleyen erkek yavruların motor koordinasyonlarının ve sensorimotor fonksiyonlarının klasik müzik dinleyen dişilerin ise denge durumlarının olumsuz yönde etkilendiği, ama tasavvuf müzik dinleyen yavruların her iki cinsinin de motor aktiviteye karar verme, sonuca ulaşma ve denge konusunda aynı yaştaki diğer sıçan yavrularına oranla daha iyi olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak; çevresel bir faktör olan müzik türü gebelikteki bir takım epigenetik değişimlere sebebiyet verebilmekte ve ileride yavrunun motor fonksiyonlarına etki edebilmektedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Kour H, Ravishankar R, Goudar S. An experimental study to evaluate the effect of instrumental Indian classical and western music therapy on learning and memory in stress induced young rats. IOSR J Pharm 2012; 2: 29-32.

    2) Fukui H, Toyoshima K. Music facilitate the neurogenesis, regeneration and repair of neurons. Med Hypotheses 2008; 71: 765-9.

    3) Akiyama K, Sutoo DE. Effect of different frequencies of music on blood pressure regulation in spontaneously hypertensive rats. Neurosci Lett 2011; 487: 58-60.

    4) Rauscher FH, Robinson KD, Jens JJ. Improved maze learning through early music exposure in rats. Neurol Res 1998; 20: 427-32.

    5) Alladi P, Wadhwa S, Singh N. Effect of prenatal auditory enrichment on developmental expression of synaptophysin and syntax in 1 in chick brain stem auditory nuclei. Neuroscience 2002; 114: 577-90.

    6) Kim H, Lee H, Chang HK et al. Influence of prenatal noise and music on the spatial memory and neurogenesis in the hippocampus of developing rats. Brain Dev 2006; 28: 109-14.

    7) Secoli S, Teixeira N. Chronic prenatal stress affects development and behavioral depression in rats. Stress 1998; 2: 273-80.

    8) Drago F, DiLeo F, Giardina L. Prenatal stress induces body weight deficit and behavioral alterations in rats: the effect of diazepam. Eur Neuro-psychopharmacol 1999; 9: 239-45.

    9) Rehm S, Jansen G. Aircraft noise and premature birth. J Sound Vib 1978; 59: 133-5.

    10) Williams MT, Hennessy MB, Davis HN. Stress during pregnancy alters rat offspring morphology and ultrasonic vocalizations. Physiol Behav 1998; 63: 337-43.

    11) Kim CH, Lee SC, Shin JW et al. Exposure to music and noise during pregnancy influences neurogenesis and thickness in motor and somatosensory cortex of rat pups. Int Neurourol J 2013; 17: 107-13.

    12) Kühlmann AY, de Rooij A, Hunink MG et al. Music affects rodents: a systematic review of experimental research. Front Behav Neurosci 2018; 12: 301.

    13) Elibol B, Aritan Ogur B, Dogru H. Prenatal exposure of diclofenac sodium alters the behavioral development of young Wistar rats. Turk J Biol 2019; 43: 305-13.

    14) Hermans RH, Mcgivern RF, Chen W, Longo LD. Altered adult sexual behavior in the male rat following chronic prenatal hypoxia. Neurotoxicol Te-ratol 1993; 15: 353-63.

    15) Gil-Pagés M, Stiles RJ, Parks CA et al. Slow angled-descent forepaw grasping (SLAG): an innate behavioral task for identification of individual experimental mice possessing functional vision. Behav Brain Funct 2013; 9: 35.

    16) Altman J, Sudarshan K. Postnatal development of locomotion in the laboratory rat. Anim Behav 1975; 23: 896-920.

    17) Shukitt-Hale B, Mouzakis G, Joseph JA. Psycho-motor and spatial memory performance in aging male Fischer 344 rats. Exp Gerontol 1998; 33: 615-24.

    18) Sun YT, Lin TS, Tzeng SF, Delpire E, Shen MR. Deficiency of electroneutral K+–Cl− cotransporter 3 causes a disruption in impulse propagation along peripheral nerves. Glia 2010; 58: 1544-52.

    19) DelBel E, Padovan-Neto FE, Szawka RE et al. Counteraction by nitric oxide synthase inhibitor of neurochemical alterations of dopaminergic system in 6-OHDA-lesioned rats under L-DOPA treatment. Neurotox Res 2014; 25: 33-44.

    20) Kilic E, Kilic U, Bacigaluppi M et al. Delayed melatonin administration promotes neuronal survival, neurogenesis and motor recovery, and attenuates hyperactivity and anxiety after mild focal cerebral ischemia in mice. J Pineal Res 2008; 45: 142-8.

    21) Chelli D, Chanoufi B. Fetal audition. Myth or reality. J Gynecol Obstet Biol Reprod 2008; 37: 554-8.

    22) Costa RM, Cohen D, Nicolelis MA. Differential corticostriatal plasticity during fast and slow motor skill learning in mice. Curr Biol 2004; 14: 1124-34.

    23) Rothwell PE, Fuccillo MV, Maxeiner S et al. Autism-associated neuroligin-3 mutations commonly impair striatal circuits to boost repetitive behavi-ors. Cell 2014; 158: 198-212.

    24) Yang G, Pan F, Gan WB. Stably maintained dend-ritic spines are associated with lifelong memories. Nature 2009; 462: 920-4.

    25) Ren M, Cao V, Ye Y, Manji HK, Wang KH. Arc regulates experiencedependent persistent firing patterns in frontal cortex. J Neurosci 2014; 34: 6583-95.

    26) Caston J, Jones N, Stelz T. Role of preoperative and postoperative sensorimotor training on restoration of the equilibrium behavior in adult mice fol-lowing cerebellectomy. Neurobiol Learn Mem 1995; 64: 195-202.

    27) Shiotsuki H, Yoshimi K, Shimo Y et al. A rotarod test for evaluation of motor skill learning. J Neurosci Methods 2010; 189: 180-5.

    28) Deacon RM. Measuring Motor Coordination in Mice. J Vis Exp 2013; 29: 2609.

    29) Adams J, Buelke-Sam J, Kimmel CA et al. Collaborative behavioral teratology study: protocol design and testing procedures. Neurobehav Toxic Te-rato 1985; 7: 579-86.

    30) Yonemori F, Yamaguchi T, Yamada H, Tamura A. Evaluation of a motor deficit after chronic focal cerebral ischemia in rats. J Cereb Blood Flow Metab 1998; 18: 1099-106.

    31) Markus EJ, Petit TL. Neocortical synaptogenesis, aging, and behavior: lifespan development in the motor-sensory system of the rat. Exp Neurol 1987; 96: 262-78.

    32) Joseph JA, Bartus RT, Clody D et al. Psychomotor performance in the senescent rodent: reduction of deficits via striatal dopamine receptor up-regulation. Neurobiol Aging 1983; 4: 313-9.

    33) Golden JP, Demaro JA, Knoten A et al. Dopami-ne-dependent compensation maintains motor behavior in mice with developmental ablation of dopaminergic neurons. J Neurosci 2013; 33: 17095-107.

    34) Luong TN, Carlisle HJ, Southwell A, Patterson PH. Assessment of Motor Balance and Coordination in Mice using the Balance Beam. J Vis Exp 2011; 10: 2376.

    35) Carter RJ, Morton J, Dunnett SB. Motor coordination and balance in rodents. Curr Protoc Neurosci 2001; 15: 8-12.

    36) Fox GB, Fan L, Levasseur RA, Faden AI. Sustained sensory/motor and cognitive deficits with neuronal apoptosis following controlled cortical impact brain injury in the mouse. J Neurotrauma 1998; 15: 599-614.

    37) Sell SL, Johnson K, DeWitt DS, Prough DS. Persistent Behavioral Deficits in Rats after Parasagittal Fluid Percussion Injury. J Neurotrauma 2017; 34: 1086-96.

    38) Hausser N, Johnson K, Parsley MA, Guptarak J, Spratt H, Sell SL. Detecting Behavioral Deficits in Rats After Traumatic Brain Injury. J Vis Exp 2018; 131: 56044.

    39) Nomura S, Kagawa Y, Kida H et al. Effects of intrathecal baclofen therapy on motor and cognitive functions in a rat model of cerebral palsy. J Neurosurg Pediatr 2012; 9: 209-15.

    40) Bharathi G, Jayaramayya K, Balasubramanian V, Vellingiri B. The potential role of rhythmic entrainment and music therapy intervention for individuals with autism spectrum disorders. J Exerc Rehabil 2019; 15: 180-6.

    41) Trevarthen C, Daniel S. Disorganized rhythm and synchrony: early signs of autism and Rett syndrome. Brain Dev 2005; 27: 25-34.

    42) Smith R, Rathcke T, Cummins F, Overy K, Scott S. Communicative rhythms in brain and behaviour. Philos Trans R Soc Lond B Biol Sci 2014; 369: 20130389.

    43) Savlı E. Rodentlerde antidepresan aktivitenin davranışsal değerlendirmesinde deneysel depresyon modelleri. Harran Tıp Dergisi 2012; 9: 28-31.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]