Kist hidatik tedavisinin amacı, kist rüptürünün neden
olabileceği enfeksiyon, tıkanma sarılığı, anafilaktik şok
gibi durumları engellemektir. Kist hidatik hastalığının
geleneksel tedavisi, önemli mortalite, morbidite ve
nüks oranları ile ilişkili olan cerrahidir
7-10. Ameliyat
sonrası genel ölüm oranı, çeşitli cerrahi prosedürlerle
%0 ile %6,3 arasında değişmektedir
2,9. Ameliyat
sonrası komplikasyon oranları, yapılan cerrahi
işlemlere ve kistin yapısına bağlı olarak %12,5 ile %80
arasında değişmektedir
10.
Kist hidatiğin benzimidazol türevleri (mebendazol,
albendazol) ile medikal tedavisi halen tartışmalıdır ve
yüksek oranlarda tedavi edici olmaktan uzaktır. Benzimidazol
türevlerinin kullanıldığı bir seride başarı
oranı mebendazol ile %7, albendazol ile %21 olarak
bulunmuştur 11. Mebendazol ve albendazolün etkinliğinin
karşılaştırıldığı başka bir çalışmada mebendazol
ile tedavi edilen hastaların %50'sinde ve albendazol ile
tedavi edilen hastaların %27'sinde medikal tedavinin
tamamen etkisiz olduğu saptanmıştır 12.
Karaciğer KH perkütan drenajı ilk olarak Mueller ve
ark. 13 ları tarafından bildirilmiştir. Uzun vadeli
sonuçlar, karaciğer hidatik kistlerinin perkütan tedavisinin
tip I ve II ile tip III kistlerin bazı alt grupları için
etkili bir tedavi olduğunu göstermektedir 14. Karaciğer
hidatik kistlerinin perkütan tedavisi, düşük mortalite,
komplikasyon ve nüks oranları ve kısa hastanede kalış süresi ile ilişkili, etkili ve güvenilir bir işlemdir
15.
Ben-Amour ve ark. 16 ları tarafından tanımlanan
PAIR tekniği ponksiyonun, kist içeriğinin aspirasyonunun,
hipertonik salin solüsyonunun enjeksiyonunun ve
tüm sıvının yeniden reaspirasyonunun kısaltmasıdır.
Kateterizasyon tekniği 1993’te Akhan ve ark. 17 ları
tarafından tanımlanmıştır. 6 cm'den küçük kistlerin
(yaklaşık 100 ml' den küçük hacim) PAİR tekniği ile
tedavi edilmesi gerektiğini ve 6 cm' den büyük kistlerin
ise kateterizasyon yöntemi ile tedavi edilmesi gerektiği
öne sürülmektedir 17,18. Biz de çalışmamızda kist
çapı 6 cm’ den küçük 20 hastada PAİR ve 6 cm’den
büyük 64 hastada kateterizasyon yöntemini kullandık.
İşlem öncesi tüm hastalar kist hidatik olarak kabul
edildiği için perkütan kist hidatik tedavisi yapıldı fakat
işlem sonrası 15 hastanın kist hidatik olmadığı veya en
azından aktif hasta olmadıkları görüldü. Ultrasonografi,
kistik karaciğer lezyonlarının ve KH' in araştırılması
için önerilen tanı yöntemidir 19. Literatürdeki raporlar,
KH tanısında ultrasonografi için % 88-98 arasında
bir duyarlılık ve %93-100 özgüllük tanımlamaktadır
20. Serolojik testler içerisinde İHA testi, rutin laboratuvarda
kolay uygulanması ve değerlendirilebilmesinin
yanı sıra düşük maliyetli olması ve kısa sürede
sonuç vermesi gibi avantajları nedeniyle KH tanısında
en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Yapılan
çalışmalarda İHA ile diğer serolojik testler arasında
anlamlı bir farklılık görülmemiştir 21. Bu testin birçok
çalışmada duyarlılığı %60-97,5, özgüllüğü ise
%87-95 olarak belirtilmiştir 21-23. Kistin lokalizasyonuna
göre immün sistemin verdiği antikor yanıtının
değişebileceği, buna bağlı olarak da serolojik testlerin
duyarlılığının azalabileceği de belirtilmektedir 24.
Kuru ve Baysal 25 ın çalışmasında İHA testi sonuçları
organ yerleşimleri açısından incelenmiş ve karaciğerde
yerleşen KH olgularının akciğere yerleşenlere
göre daha yüksek oranda pozitiflik verdiğini, bunun da
istatistiksel açıdan anlamlı olduğunu vurgulamışlardır.
Çalışmamızda perkütan tedavisi yapılmış karaciğer
yerleşimli kistler çalışmaya alındı. Çalışmamızda İHA
testi duyarlılığı %72, özgüllüğü %80 olarak tespit
edilmiş olup önceki çalışmalarla benzerdir.
Serolojik testlerin (Casoni intradermal testi, Weinberg
testi, kompleman fiksasyonu ve indirekt hemaglütinasyon)
güvenilir olmadığı belirtilmektedir 26. Aktif
hastalığa maruziyet veya varlığın teşhisi için bazı spesifik
antikorlar (IgG, IgM, IgA) kullanılmasına rağmen,
negatif serolojik sonuçların KH hastalığı dışlamada
yeterli olmadığı belirtilmektedir 27. Serolojik tanıda
kullanılan testlerden biri olan İHA testinde, hasta serumunda
spesifik anti E. granulosus antikorlarının
aranması hedeflenmektedir. KH’ in serolojik tanısında
güvenilir, uygulaması kolay, ekonomik olması ve kısa
sürede sonuç alınabilen yöntem olması sebebiyle tercih
edilmektedir. İHA testinde titrasyon oranı yükseldikçe
testin güvenilirliği artmaktadır 28. KH tanısı için İHA
testinde 1/360 ve üzerindeki titrelerin anlamlı olduğu,
düşük titrelerde yanlış pozitiflik riskinin arttığı bildirilmiştir
29. Çalışmamızda İHA testi pozitif olan 53 hastanın 31’ inde titre 1/360’ ın üzerinde idi. Ayrıca
çalışmamızda İHA testi hasta olanların 19’ unda
(%27.53) negatif, hasta olmayanların ise 3’ünde (%20)
pozitif sonuç vermiştir. Bu da testin duyarlılığı yüksek
olsa da kesin tanı için tek başına yeterli olmadığını
göstermektedir.
Eozinofili, helmint enfeksiyonuna karşı konağın yanıtının
temel bir özelliğidir. Parazitik solucanların larva
evreleri, spesifik antikorlar veya tamamlayıcılar varlığında
eozinofiller tarafından in vitro olarak öldürülür
30. Parazitik enfeksiyonlarda eozinofilinin derecesi,
parazitin türü ve bunun konakçıdaki gelişimi, göçü ve
dağılımı ve ayrıca konağın bağışıklık tepkisi tarafından
belirlenir 31. Eozinofilinin tespiti, genellikle endemik bölgelerde bir KH göstergesi olabilir 5. Çalışmamızda
eozinofilinin parazitik enfeksiyonlara olan hassasiyeti
göz önüne alınarak KH tanısında kullanılabilirliği
açısından değerlendirilmeğe çalışıldı. Fakat çalışmamızda
ortaya çıkan sonuçlara bakıldığında KH tanısında
eozinofilinin anlamlı olmadığı sonucuna varıldı.
Sonuç olarak KH hastalarının kesin tanısında işlem
öncesi kullanılabilecek bir radyolojik yöntem veya
serolojik test şimdilik mevcut değildir. Radyolojik
görüntüleme yöntemi olarak ultrasonografi ve serolojik
testlerden İHA testinin beraber kullanılması kesin tanı
için yeterli olmasa da önerilebilir.
Çıkar Çatışması: Yazarlar çıkar çatışması beyan etmemişlerdir.