SARS-CoV-2 viral pnömoni salgını sonrası pandemi ilan edilen coronoviridae ailesine ait yeni bir coronavirüstür ve tüm dünyayı etkisi altına almış, Covid 19 pandemisi olarak adlandırılmıştır
8. Covid 19 pandemisi, toplumlarda yüzyıllardır süregelen birçok alışkanlığı değiştirerek, hayatımıza yüz maskesi kullanımı, el hijyeni ve sosyal mesafe kuralları gibi alışkınlıkların ön plana çıkmasına sebep olmuştur. Bu alışkanlıkların sadece Covid 19 enfeksiyonu değil, aynı zamanda birçok viral enfeksiyonun bulaşmasını da engellediği bildirilmiştir
9. Macıntyre ve ark.
10 yaptığı bir çalışmada yüz maskesi kullanımının influenza bulaşını belirgin şekilde azalttığını bildirmişlerdir. Rabie ve Curtis’in
11 yaptığı bir çalışmada el yıkamanın solunum yolu enfeksiyonlarını azalttığını bildirmişlerdir.
Viral hastalıklar, ASNİK’in etyolojisinde en yaygın tanımlanabilir neden olarak bildirilmiştir 2. Sitome-galovirüs, herpes zoster, herpes simplex tip 1, influenza B, enterovirüs ve rubeola'ya karşı antikorlar gibi yüksek serum antiviral antikor seviyeleri, ASNİK’li hastaların serumundan izole edilmiştir 1. Viral enfeksiyonların patogenezinde koklear sinirin ve kokleanın viral invazyonu, kokleadaki latent virüsün yeniden aktivasyonu ve koklear yapıların immün aracılı hasarı gibi hipotezler öne sürülmüştür 4.
Covid 19 enfeksiyonundan sonra viral invazyon, hipoksi, hiperkoagülopati ve immün aracılı mekanizmaların virüsün nöroinvazyonunda rol aldığı öne sürülmüştür 12. Mustafa’nın 13 yaptığı bir çalışmada asemptomatik Covid 19 hastaları ve enfekte olmayan hastalar arasında otoakustik emisyon genliği ve saf ton odyometrileri karşılaştırmış ve Covid 19 hastalarında otoakustik emisyon genliklerinin ve yüksek frekanslı saf ton eşiklerinin daha kötü olduğunu ve Covid 19’un kokleanın tüylü hücrelerinde hasara neden olabileceğini öne sürmüştür. Bozdemir ve ark. 14 yaptığı bir çalışmada ise Covid 19 hastalarında distorsiyon ürünü otoakustik emisyonlar genliklerinin yüksek frekanslarda azalma eğilimi gösterdiğini ve bu bulgularla Covid 19’un kokleada dış tüylü hücre hasarı yapabileceğini öne sürmüşlerdir. Bu çalışmalar Covid 19 ile koklear hasar arasında potansiyel bir ilişki olabileceğini düşündürmektedir.
Covid 19’ un ASNİK yapıp-yapmadığı konusunda tartışmalar devam etse de pandemi döneminde Covid 19 enfeksiyonunun ASNİK’e yol açtığını bildiren çalışmalarda vardır 15-16. Kılıç ve ark. 15 yaptığı bir çalışmada, çalışmaya alınan 5 ASNİK hastasına Covid 19 için RT-PCR testi yapılmış ve bir hastada test pozitifliği tespit edilmiştir. Lamonier ve ark. 16, yayınladığı bir vaka raporunda Covid 19 enfeksiyonu sırasında ASNİK oluştuğunu bildirmişlerdir. Çalışmamız da pandemi döneminde ASNİK ön tanısı ile başvuran tüm hastalara Covid-19 RT-PCR testi yapıldı ve bir hastamızda test pozitif olarak saptandı. Buda SARS Cov-2 enfeksiyonunun ASNİK’e yol açabileceğini düşündürmektedir.
Covid 19 pandemi sürecinde ASNİK insidansı Vural ve ark. 17 tarafından araştırılmış ve ASNİK tanısı ile başvuran hastaların sayısını pandemi öncesi ve pandemi dönemi olarak karşılaştırmıştır. Pandemi döneminde 68 hasta, pandemi öncesi ise 41 hasta olarak belirtilmiş, pandemi dönemindeki hasta sayısındaki ve insidansındaki artışın, istatistiksel olarak anlamlı olduğunu bildirmişlerdir. Aslan ve ark. 18 Ocak 2019-Ocak 2020 ile Nisan 2020-Nisan 2021 dönemleri arasında ASNİK hasta sayılarını karşılaştırmış, Nisan 2020- Nisan 2021 döneminde istatistiksel olarak anlamlı olmasa da ASNİK hasta sayısının azalmış olduğunu bildirmişlerdir.
Çalışmamızda, pandemi öncesi dört yıl ve pandemi sonrasındaki iki yıldaki hasta sayısı ve insidansı değerlendirilmiştir. Bu uzun zaman periyodunda pandemi öncesi ve pandemi sonrası hasta sayısı ve insidansı karşılaştırıldığında, pandemi döneminde ASNİK hasta sayısının ve insidansının istatistiksel olarak anlamlı olmasa da azalma olduğunu saptandı. ASNİK hasta sayısı ve insidansındaki azalmanın; pandemi döneminde yüz maskesi kullanımı, el hijyeni, sosyal mesafe gibi önlemlerin yanında, hastanelerin SARS-CoV-2 enfeksiyon bulaşında artmış riskli ortam olarak görülmesi ve bu nedenle hastaların hastanelere başvurudan kaçınması olarak düşünülebilir.
Covid-19 pandemisi sürecinde uygulanan yüz maskesi kullanımı, el hijyeni, sosyal mesafe gibi fiziksel önlemler, viral enfeksiyon bulaşını önleyerek ASNİK insidansında kısmen de olsa azalmaya yol açmış fakat pandemi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. Çalışmamızın sonuçlarına göre Covid-19 pandemisinin ASNİK insidansında değişikliğe neden olmadığı söyleyebiliriz.