Uterus leiomyomu en sık görülen jinekolojik tümördür ve myometrium içindeki yerlerine göre üç gruba ayrılır; subseröz, intramural ve submuköz
1. Parazitik leiyomyomlar, aslında pedinküllü subserozal leiyomyomlar olup uterusa komşu yapılar (mesane ve rektum), periton veya omentuma yapışarak uterustan kopabilir ve peritonda serbest olarak izlenerek neovaskülarizasyonla kendi kanlanmalarını sağladıkları, düşünülmektedir
2. Literatürde spontan olarak uterus ile bağlantısını kaybeden leiomyomların karın organlarına tutunarak parazitik myomlar oluşturabildikleri, bazı leiomyomların ise GnRH analogları ve uterus arter embolizasyonu sonrası uterustan kanlanmalarını kaybettikten sonra diğer organlardan (mesane ve rektum) beslenme sağlayarak parazitik myomların oluşmasına neden olabildiklerinden bahsedilmektedir
6. Uterus leiomiyomları parazitik leiomyom için en sık görülen risk faktörü olarak kabul edilse de diğer etiyolojiler de düşünülmelidir.
Parazitik leiomyomun etyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte son zamanlarda, “iatrojenik” parazitik leiomyomların, laparoskobik myomektomi sırasında morselasyon yöntemi ile alınan myom kitlesinden kopan küçük parçaların karın boşluğunda kalabileceğini ve kan akışının gelişmesiyle Peritona implante olabileceğini öne süren ikinci bir teori geliştirildi 3. Laparoskopik myomektomi sonrası paraziter myomektomi insidansı %1,2'dir 2,10. Diğer yazarlar morselasyonlu laparoskopik cerrahiden sonra %0.12'lik bir insidans bildirmiştir 10. Olgumuzun herhangi bir ilaç kullanımı veya ameliyat öyküsü yoktu.
Parazitik leiomyom boyutları küçük ise asemptomatik olabilir. Semptomatik olgularda en sık karın/pelvik ağrı, kitle, basınç, şişkinlik ve vajinal kanama yanısıra komşu organlarla ilgili bazı semptomlar da görülür 7. Olgumuzun karın ağrısı ve şişkinlik şikayeti mevcut idi.
Leiomyomlar sıklıkla ultrasonografik (US) incelemelerle teşhis edilse de parazitik leiomyomların yerleşim yerleri tanıda güçlüklere neden olabilir. Bu nedenle ek radyolojik incelemelere ihtiyaç duyulabilir. Ekstrauterin leiomyomları saptamak için en kullanışlı yöntemler US, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) görüntülemedir 8. Parazitik myomların teşhisinde ideal olan spesifik bir tanı yöntemi yoktur. Lezyonları uterustan uzakta bulma eğilimi göz önüne alındığında, kesin tanı histolojik olarak doğrulama gerektirir. Parazitik leiomyom ile konvansiyonal leiomyom histopatolojik olarak benzer histopatolojik görünüme sahiptir. Histolojik alt tip tayini açısından detaylı histopatolojik inceleme ve immunohistokimyasal çalışma yapılmalıdır 2,5,6,8.
Parazitik leiomyomların ayırıcı tanısında yeri olan bir tanı, düz kas liflerinin öncülleri olan hücrelerden oluşan leiomyoblastomadır. Leiomyoblastomalar, mezodermal embriyonel hücrelerin matür ve immatür öncü düz kas liflerinden oluşan tümörler olup gastrointestinal, ürogenital ve kan damarlarından kaynaklanabildiği bilinmektedir. Ayırıcı tanıda yer alan diğer hastalık/durum dissemine intraperitoneal leiomyomatozis, abdominopelvik visseral ve periton yüzeyinde bulunan, benign düz kas hücrelerinin multifokal proliferasyonuyla oluşan, uterus ve peritoneal kavitede çok sayıda myom gelişimi ile tanımlanan nadir görülen klinik bir tablodur 9.
Özellikle büyük veya şüpheli malignite vakalarında, laparoskopi veya laparotomi yoluyla parazitik leiomyomun total eksizyonu kesin tedavi için yeterli olacaktır. Parazitik leiomyom diğer organlara yakın olduğunda, multidisipliner yaklaşım ile tedavi edilmelidir 2,9,10. Hastamızda laparotomi ile eksizyon yapıldı.
Sonuç olarak; parazitik leiomyomlar, uterus leiomyomlarının nadir görülen bir alt tipi olup histolojik olarak iyi huylu olmalarına rağmen, görüntüleme yöntemleri ile malign tümörleri taklit edebilir ve tanısal bir zorluk teşkil edebilir. Parazitik leiomyomlar anormal damarlanma ve diğer organlara yapışıklıklar yapabilmesi sebebiyle preoperatif muayenelerde akılda tutulmalı ve olası kanama durumunda yeterli kan temini sağlanmalıdır Ayrıca yeterli bir cerrahi eksplorasyon ve pelvik anatomiye hakim cerrahi bilgi gereklidir.