[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2006, Cilt 11, Sayı 3, Sayfa(lar) 163-165
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Acil Serviste Akut Miyokard Enfarktüsü Tanısı Almış Hastalarda Trombolitik Tedavi Uygulanmasını Etkileyen Faktörler
Şevki Hakan EREN1, Kerim YILMAZ1, İlhan KORKMAZ1, Can AKTAŞ2, Hakan OĞUZTÜRK1, Hakan ALAGÖZLÜ1
1Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı, SİVAS
2Alman Hastanesi Acil Servisi, İSTANBUL
Anahtar Kelimeler: Acil servis, miyokart enfarktüsü, trombolitik tedavi, Emergency department, myocardial infarction, thrombolytic theraphy
Özet
Amaç: Miyokard enfarktüsünden sonraki sağ kalımı belirleyen başlıca faktörler koroner kan akımının hızlıca sağlanması ve komplikasyonların erken tedavisidir. Bu çalışmada, akut miyokard enfarktüsü (AMI) tanısı alan hastaların acil serviste trombolitik tedavi uygulamasını etkileyen faktörler incelendi.

Gereç ve Yöntem: Ocak 2002-Ocak 2003 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi’nde AMI tanısı alan 168 hasta incelendi. Vakalar ile ilgili yaş, AMI tipleri, hastaneye başvuru zamanları ve trombolitik tedavi alan hastaların özelliklerine ait veriler toplandı. Bulgular: AMI tanısı alan bu hastaların 79’una (%47,02) trombolitik tedavi uygulanırken, 22 (%24.72) ST elevasyonu olmayan MI, 47 (%52.81) hastaneye geç başvuru, 15 (%16,85) tanı konulmadaki gecikme, 5 (%5,62) trombolitik tedavi kontrendikasyonu nedeniyle toplam 89 hastaya (%52.98) trombolitik tedavi uygulanamadı.

Sonuç: Hastanemiz acil servisinde AMI tanısı alan hastaların yaklaşık yarısına geç başvuru nedeniyle trombolitik tedavi verilememektedir. Bu tedavi oranının düşüklüğünde hastaların hastaneye geç başvurmalarına neden olan ulaşım sorunu rol oynamaktadır. Tanı konulamama ve kontrendikasyonlar trombolitik tedaviyi az oranda etkilemektedir.©2006, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Akut miyokard enfarktüsü (AMI) ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olması, genellikle toplumun üretken yaş grubunda daha sık görülmesi, akut dönem sonrası komplikasyonlara bağlı olarak ciddi sorunlara yol açması gibi çeşitli nedenlerle önemli bir toplum sağlığı sorunudur 1. Koroner kalp hastalığına bağlı mortalite hızı 1960’lardan bu yana pek çok ülkede yarı yarıya azalmıştır. Bu azalmanın üçte birinin tedavideki gelişmelerden, kalan üçte ikisinin ise toplumda kalp damar hastalığı risk faktörlerinin azaltılmasından kaynaklandığı bildirilmektedir 2,3. Geçirilmiş miyokard enfarktüsü sonrası sağ kalımı belirleyen başlıca faktörler, koroner kan akımının hızlıca sağlanması ve komplikasyonların erken tedavisidir. Koroner kan akımının tekrar sağlanması trombolitik tedavinin uygulaması ve uygulama süresi ile yakından ilişkilidir 1,4.

    AMI düşündüren göğüs ağrısı ile birlikte EKG’de en az 2 komşu derivasyonda 1 mm üstünde ST yükselmesi gösteren ve ilk 12 saat içinde başvuran tüm hastalara trombolitik ilaç verilmelidir. 12 saatten sonra başvuran veya ilk 12 saatlik süreden sonraki dönemde iskeminin varlığını gösteren göğüs ağrısı; ayrıca akut reenfraktüs bulgusu varsa, geç dönemde de olsa trombolitik tedavi uygulanmalıdır. Bunların yanında invaziv tanı ve tedavi yapılamayan fakat AMI’ne bağlı kardiyojenik şok tablosu içindeki hastalara, AMI’ne uyan göğüs ağrısı ile birlikte, yeni geliştiği düşünülen sol dal bloklu hastalara da trombolitik tedavi verilmelidir 4,5.

    Bu çalışmada, AMI tanısı alan hastaların acil serviste trombolitik tedavi uygulamasını etkileyen faktörler incelendi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Ocak 2002-Ocak 2003 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine göğüs ağrısı şikayeti ile gelen ve12 kanallı EKG’de AMI görüntüsü, biyokimyasal parametrelerde kardiyak enzim, troponin-I yüksekliği olan 168 hasta çalışmaya dahil edildi. Çalışma retrospektiftir. Vakalar ile ilgili yaş, hastaneye başvuru zamanları ve trombolitik tedavi alan hastaların özelliklerine ait veriler hasta dosyalarından toplandı. AMI tanısı; klasik semptomlarının varlığı (göğüs ağrısı, omuz yada kol ağrısı, terleme, dispne, bulantı kusma, boyun ya da çene ağrısı),12 kanallı EKG’de ekstremite derivasyonlarında ≥1mm, göğüs derivasyonlarında ≥2 mm ST segment elevasyonu, kardiyak enzimlerde (CKNAC/ CK-MB≥% 5) normal sınırların üzerinde yükselme, troponin –I değerinin ≥2 ngr/dl olması ile konuldu. Göğüs ağrısı olup yukarıda belirtilen AMI kriterlerine uymayan bireyler çalışmaya dahil edilmedi.

    Hastaların EKG kayıtları 12 kanallı Nıhon-Kohden Japan marka cihaz ile kaydedilmişti. Hastalardan kardiyak enzimler için vacuette marka vakumlu tüplere 5 cc kan alınıp Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Laboratuarına gönderilmişti. Kan örnekleri ILAB 900/1800 (ITALY) otoanalizöründe çalışılmıştı.

    İstatiksel analiz: Çalışmamızın verileri SPSS (ver =9.05) programına yüklenerek cinsiyet yönünden grupların karşılaştırılmasında ‘chi-square’, yaş yönünden incelenmesinde iki ortalama arası farkın önemlilik testi uygulanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya 130’u (%77,38) erkek, 38’i (%22,61) kadın toplam 168 hasta dahil edildi. Erkek hastaların yaş ortalaması 57.43±1.75, kadın hastaların yaş ortalaması 59±1.10 idi. Yaş ve cinsiyet yönünden istatiksel açıdan anlamlı farklılık yoktu.

    Çalışmaya aldığımız 168 hastanın 18’i (%10,72) göğüs ağrısını takip eden ilk 2 saatte, 29’u (%17,26) 2-4’üncü saatler arasında, 23’ü (%13,69) 4-6’ıncı saatler arasında, 98’i (%58,33) göğüs ağrısını takip eden 6’ıncı saatten sonra hastaneye başvurdu. (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Hastaların hastaneye başvuru zamanı

    Trombolitik tedavi verilemeyen 47 hasta trombolitik tedavinin pek faydalı olmadığı saatlerde (12 saat ve sonrası) geldiklerinden ve göğüs ağrıları olmadığından tedavi kapsamına alınmamıştır.

    Bu hastaların 90’ı (% 53,57) ambulans ile, 78’i (%46,43) yakınlarının araçları ile hastaneye ulaştı. Ambulans veya yakınlarının araçları ile hastaneye gelen hastaların hastaneye ulaşım süresi ve trombolitik tedavi uygulanması arasında anlamlı fark bulunamamıştır.

    Bu hastaların AMI tiplerine göre dağılımı; 22 non Q MI, 23 inferior-posterior-lateral MI, 9 inferior-posterior-sağ MI, 18 izole inferior MI, 25 antero-septal MI, 29 yaygın anterior MI, 11 inferior-posterior MI, 6 postero-lateral MI, 10 anterolateral MI, 15’ i ise izole anterior MI şeklinde idi. (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: AMI nedenlerine göre hastaların dağılımları

    AMI tanısı alan bu hastaların 79’una (%47,02) trombolitik tedavi uygulanırken, 22 (%24.72) non Q MI, 47 (%52.81) hastaneye geç başvuru, 15 (%16,85) tanı konulmadaki gecikme, 5 (%5,62) trombolitik tedavi kontrendikasyonu (son bir yıl içinde geçirilmiş serebrovasküler olay, son bir ay içinde geçirilmiş major cerrahi) nedeniyle toplam 89 hastaya (%52.98) trombolitik tedavi uygulanamadı. (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Trombolitik tedavi verilememe nedenleri

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Akut miyokard enfarktüsüne bağlı ölümlerin %50’si ilk bir saat içinde olmakta ve başta ventriküler fibrilasyon olmak üzere büyük çoğunluğu ritim bozukluğuna bağlı nedenlerle olmaktadır 5. Son 10 yıl içinde teşhis ve tedavi yöntemlerinin gelişmesine bağlı olarak AMI’ne bağlı ölümler %30 oranında azalmıştır. AMI’ne bağlı ölümlerde hastaneye taşınma ve hastanın tanı alıp tedaviye başlama süresi büyük rol oynamaktadır. Hastanın göğüs ağrısının başlamasından itibaren hızlı bir şekilde en yakın sağlık kuruluşuna nakli ve tedaviye en kısa sürede başlanması AMI ’ne bağlı ölümleri büyük oranda azaltmaktadır 1,5.

    Ritzmann ve arkadaşları, AMI’lü hastaların %15’ inin semptomların başlamasından sonra 6 saat içinde hastaneye ulaşabildiklerini bildirmişlerdir 6.

    Schou ve arkadaşları hayati önem taşıyan vakaların %66’ sının ambulansla hospitalize edildiğini ve acil merkezine ulaşmada gecikme olduğunu bildirmişlerdir 7.

    Schneider ve arkadaşları da göğüs ağrısı olan hastaların ancak %42’ sinin acil servise ambulansla geldiklerini ve bu hastaların ortalama olarak 6 saat içinde acil servise ulaştıklarını bildirmişlerdir 8.

    Canto ve arkadaşları da AMI’lü hastaların yaklaşık yarısının ambulansla getirildiğini ve bu hastaların göğüs ağrısının başlamasından itibaren 6 saat içinde acil merkezine ulaştıklarını bildirmişlerdir 9.

    Bizim incelememizde acil servise göğüs ağrısı ile başvurup AMI tanısı alan hastaların %53,57’sinin acil servise ambulansla getirildiğini tespit ettik. Hastaneye gelen hastaların yarıdan fazlasının (%52.80) geç dönemde hastaneye geldiği bulundu.

    Akut miyokard enfarktüsünde erken koroner reperfüzyonun önemi kanıtlanmıstır 10-12. Reperfüzyonun sağlanmasında başvurulan ilk tercih trombolitik tedavidir ve mortalite üzerine en olumlu etkisi semptomların başlamasından sonraki ilk 30 dakikadır. Bunu sırasıyla 30-90 ve 91-360 dakika içerisinde verilen trombolitik tedavi izlemektedir. Altıncı saatten sonra verilen tedavinin de mortaliteyi anlamlı derecede etkilediği bilinmektedir 10-14, ayrıca 6. saatten sonra verilen trombolitik tedavinin infarktüs alanına da anlamlı bir etkisinin olduğu belirtilmiştir 15.

    AMI’lü hastaların yarısından çoğuna trombolitik tedavi verilebilmektedir 13,14. Ülkemizde yapılan çok merkezli bir çalışmada bu oran %69 oranında tespit edilmiştir 16.

    Çalışmamızda trombolitik tedavi verilen hastaların oranı %47,02 iken ilk 6 saatlik oran %41.66 olarak tespit edilmiştir.Hastalara trombolitik tedavi verilememenin en sık nedeni geç dönemde hastaneye başvurulması (%52.80) olarak tespit edildi.

    Bugün için gelişmiş ve sağlık organizasyonu üst düzeyde olan ülkelerde bile trombolitik tedavi, uygulama endikasyonu olan hastaların ancak 2/3 kadarında yapılabilmektedir 1,12. Ülkemizde de uygulanmasında sakınca olmayan tüm AMI’lü hastalara bilinçli bir şekilde, mümkün olduğunca kısa sürede trombolitik tedavi verilebilmelidir.

    Sonuç olarak, hastanemiz acil servisinde AMI tanısı alan hastaların yaklaşık yarısına geç başvuru nedeniyle trombolitik tedavi verilememektedir. Bu tedavi oranının düşüklüğünde hastaların hastaneye geç başvurmalarına neden olan ulaşım sorunu rol oynamaktadır. Tanı konulamama ve kontrendikasyonlar tedavideki başarı oranını az oranda etkilemektedir.

    Bu sonuçlar, AMI mortalitesinde hastane öncesi yaklaşımın ve olumsuz bazı faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda toplumun büyük bir kesiminin AMI konusunda çok duyarlı olmadığı, semptomlar konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını göstermektedir. Yardımcı sağlık personelinin eğitimi ve ulaşım konusundaki olumsuzluğun giderilmesi trombolitik tedavi oranı ve başarısını arttırıp mortalitede azalma sağlayacaktır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Fuster V, Alexander RW, O’Rourke R. The Heart. Kaynak E (Çeviren). 10. baskı, İstanbul: AND Danışmanlık, 2002.

    2) Tunstall-Pedoe H, Kuulasmaa K, Mahonen M et al. Contributions of trends in survival and coronary events rates to changes in coronary heart disease mortality: 10-year results from 37 WHO MONICA Project populations. Lancet 1999; 353:1547- 1557.

    3) Capewell S, Beaglehole R, Seddom M et al. Explanation for the decline in coronary heart disease mortality rates in Auckland, New Zealland, between 1982 and 1993. Circulation 2000; 102:1511-1516.

    4) American College of Cardiology/America Heart Association task force on assessment of diagnostic and therapeutic cardiovascular procedure: Guidelines for the early management of patient with acute myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 1990;137:249- 252.

    5) Candan İ, Oral D. Kardiyoloji. 1. baskı, Ankara: Ankara tıp yayınları, 2002:605-787

    6) Ritzmann P, Frey R, Ruttimann S. Acute myocardial infarction: time delay from onset of pain to hospital presentation and thrombolysis. Schweiz Med Wochenschr 2000; 6;130:657-663.

    7) Schou J. Delayed mobilization of the emergency physician in prehospital missions. Eur J Emerg Med 1999;6(4):337-340.

    8) Schneider SM, Cobaugh DJ, Leahey NF. Gatekeepers: a missed opportunity for safe transport. Acad Emerg Med 1998;5:587-592.

    9) Canto JG, Zalenski RJ, Ornato JP et al. National Registry of Myocardial Infarction 2 Investigators.Use of emergency medical departments in acute myocardial infarction and subsequent quality of care: observations from the National Registry of Myocardial Infarction 2. Circulation 2002;10:106:3018-3023.

    10) Bardelli G, Maggi G, Maggi A et al. Successive ischemic events to a first acute myocardial infarct treated with fibrinolysis. An analysis of GISSI-2 patients considered reperfused by a clinical criterion. G Ital Cardiol 1995 ;25:463-472.

    11) Baigent C, Collins R, Appleby P et al. 10 year survival among patients with suspected acute myocardial infarction in randomised comparison of intravenous streptokinase, oral aspirin, both, or neither. The ISIS-2 (Second International Study of Infarct Survival) Collaborative Group.BMJ 1998; 316: 1337-1343.

    12) Berger AK, Radford MJ, Krumholz HM. Factors associated with delay in reperfusion therapy in elderly patients with acute myocardial infarction: Analysis of the Cooperative Cardiovasculer Projet. Am Heart J 2000;139:985-992.

    13) Yarzebski J, Goldberg RJ, Gore JM et al. Temporal trents and factors associated with extent of delay to hospital arrival in patients with acute myocardial infarction. The Worcester Heart Attack Study. Am Heart J 1994;128:255-263.

    14) Cadwell MA, Froelicter ES, Drew BJ. Prehospital delay time in acute myocardial infarction: An exploratory study on relation to hospital outcomes and cost. Am Heart J 2000; 139:788-796.

    15) Raitt MH, Maynard C, Wagner GS et al. Relation between symptom duration before trombolytic therapy and final myocardial infarct size. Circulation 1996; 93:48-53.

    16) TÜMAR Çalışma Grubu: Çok merkezli çalışma. Akut miyokard infarktüsü sonrası hastane içi dönem prognozunda cinsiyetin önemi:Türk Akut Miyokard İnfarktüsü Çalışması.XVI. Ulusal Kardiyoloji Kongresi Bildiri Özetleri 11-14 Ekim 2000: SB 73

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]