Başta katarakt cerrahisi olmak üzere hemen tüm göz içi
müdahalelerde VEM'ler ön kamaranın bütünlüğünü sağlamak,
darbeleri emmek (aletlerden, implantlardan, fakoemülsifikasyon
sırasında oluşan vibrasyondan), kornea endotelinin
yüzeyini örterek korumak, cerrahi saha oluşturmak veya
yapıların yer değiştirmesini sağlamak, cerrahinin daha güvenli
ve rahat bir ortamda geçmesine yardımcı olmak amacıyla
sıklıkla kullanılmaktadır.
Bu maddeler yararlarının yanı sıra yüksek moleküler
ağırlığı ve viskoziteleri nedeniyle postoperatif erken dönemde
trabeküler dışa akımı engellediği için cerrahi sonrası GİB'ında
belirgin artışa neden olabilmektedirler 2,7-9.
En yaygın kullanılan VEM'lerden biri de sodyum
iyalurinattır. Sodyum hiyalurinat omurgalı organizmaların hemen hemen tüm bağ doku matrikslerinde bulunan lineer,
dalsız, düzensiz sarmal yapıya sahip büyük bir polisakkarit
moleküldür. Hücrenin plazma zarı tarafından sentezlenir. Bu
madde antijenik, inflamatuar, pirojen, ve toksik olmadığı için
güvenlidir.
VEM'ler her ne kadar temizlenmeye çalışılsa da bu her
zaman mümkün olamamaktadır. Komplikasyonsuz katarakt
cerrahisi uygulanan 40 olguluk bir çalışmada, cerrahi sonrası
ön kamaraya verilmiş olan VEM tamamen çıkarılmaya
çalışılmasına rağmen 28 olguda cerrahiden sonra 1.saatte
GİB'ları 30mmHg'nin üzerinde tespit edilmiştir 10. Katarakt
cerrahisi sonrası VEM'ye bağlı GİB artışı ilk 4-6 saatte tepe
değere ulaşmakta ve 24-48 saat içinde kabul edilebilir
değerlere inmektedir 1,2-7
Cerrahi sonrası erken dönemde VEM'e bağlı artan GİB,
hastalarda şiddetli göz ağrısına sebep olabilmektedir. Aynı
zamanda artmış GİB'na bağlı korneal ödem de
izlenebilmektedir 5,6. Korneal ödem, sebep olduğu görme
azlığı ve bulanıklığı ile cerrahi sonrası görmesinde düzelme
bekleyen hastaları olumsuz yönde etkilemektedir.
Aterosklerotik ve glokomlu olgularda GİB'nın artması
glokomatöz hasarda artma, iskemik optik nöropati ve santral
retinal ven tıkanması gibi patolojilere neden olabilir 3,4.
GİB'nın yükselmesini engellemek için katarakt
cerrahisinden önce veya cerrahiden hemen sonra kullanılan
antiglokomatöz ilaçlar GİB'nın yükselmesini önlemede etkili
olmaktadır 11,12. Bununla beraber postoperatif tüm
hastalarda GİB artmadığı için, profilaksi rutin olarak
yapılmamaktadır.
Belirtilen yöntem ile ön kamaradan VEM boşaltmanın
GİB'nı hemen işlem sonrası normal düzeylere indirdiğini tespit
ettik. Postoperatif korneal ödem ve göz ağrısındaki dramatik
düzelme, görme keskinliğinin artması, GİB'ının azalması ve ek
bir maliyet gerektirmemesi bu işlemin avantajları olarak
sayılabilir. Artan GİB'na bağlı oluşan korneal ödemin
uygulanan işlem ile belirgin azaldığını, hastaların bulanık
görme şikâyetlerinin anlamlı derecede düzeldiğini tespit ettik.
Dört aylık takipte hiçbir hastada yara yeri sızıntısı, üveit,
endoftalmi gibi herhangi bir komplikasyon olmadı.
Kesi yerinden ön kamara içeriğinin boşaltılmasının
katarakt cerrahisi sonrası erken dönem GİB yükselmesi ve
artan GİB'nın sebep olduğu korneal ödem, görme azlığı ve göz
ağrısını ortadan kaldırmada hızlı, güvenilir, etkin ve ucuz bir
yöntem olduğu görüşündeyiz.