[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2007, Cilt 12, Sayı 3, Sayfa(lar) 201-205
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Sürekli Spinal ve Epidural Anestezi Yöntemlerinin Anestezik ve Hemodinamik Etkilerinin Karşılaştırılması
Koray ERBÜYÜN, Gülay OK, İdil TEKİN
Celal Bayar Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dalı, MANİSA
Anahtar Kelimeler: Sürekli spinal anestezi, epidural anestezi, hemodinami, prilokain, Continuous spinal anesthesia, epidural anesthesia, hemodynamic change, prilocaine
Özet
Giriş: Epidural ve sürekli spinal anestezi uygulamasının etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Alt ekstremite operasyonu yapılacak 35 olguda, I. gruba (n=18) epidural, II. gruba (n=17) sürekli spinal anestezi uygulandı. % 2’lik prilokainden; I. gruba, başlangıç dozu 15 mL (300 mg), ek doz 5 mL (100 mg); II. gruba, başlangıç dozu 2.5 mL (50 mg), ek doz 1mL (20 mg) verildi. Hemodinamik parametreler, duyusal ve motor blok seviyeleri beş dakikada bir kaydedildi. Peroperatif komplikasyonlar izlendi.

Bulgular: Kalp atım hızı ve kan basıncı, I. grupta 10., II. grupta 45. dakikadan sonra bazal değere göre düşük bulundu. Duyusal blok başlangıç süresi, I. grupta, II. gruba göre uzun bulundu. Duyusal blok etki süresi gruplar arasında farklı bulunmadı. I. grupta motor blok oluşmadı, II. gruptaki olguların tamamında motor blok gerçekleşti.

Sonuç: Epidural anesteziye göre sürekli spinal anestezinin, düşük lokal anestezik dozuyla daha iyi hemodinamik stabilite ve motor blok sağlayarak, daha hızlı etkileyerek ve daha az peroperatif komplikasyona neden olarak hasta konforunu artırdığı ancak daha fazla teknik sorunla karşılaşılabileceği sonucuna varıldı. ©2007, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Epidural anestezi, başağrısı, bulantı ve kusmanın minimal olması, kateter yerleştirildiğinde uzun süreli ameliyatlarda etki süresinin uzatılabilmesi, sensoriyal blok seviyesinin ayarlanabilmesi ve postoperatif analjezi için kullanılabilmesi avantajlarına sahiptir. Ancak etki süresi geç başlamakta ve motor blok görülmemektedir. Kullanılan lokal anestezik miktarı spinal anesteziye göre yüksektir 1.

    Spinal anestezi, etkisinin hızlı olmasına, uygulamasının kolay olmasına ve oldukça iyi cerrahi koşullar sağlamasına rağmen, sınırlı etki süresi nedeniyle uzun süreli ameliyatlarda yetersiz kalmaktadır. İntratekal mesafeye yerleştirilen bir kateter aracılığı ile lokal anestezik dozlarının tekrarlanması, daha uzun ameliyatlarda da spinal anestezinin kullanılmasını mümkün kılar. Verilecek ilacın gereksinime göre belirlenebilmesi, toplam dozu düşürebilir ve hemodinamik değişiklikleri azaltabilir, ayrıca postoperatif analjezi olanağı sağlayabilir 1-3.

    Bu çalışmanın amacı, alt ekstremite cerrahisi uygulanacak hastalarda, iki önemli bölgesel teknik olan epidural ve sürekli spinal anestezinin; hemodinamik parametreler, anestezi kalitesi ve peroperatif komplikasyonlar üzerine olan etkilerini karşılaştırmaktır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Etik Kurul ve olguların onayı alındıktan sonra, alt ekstremite operasyonu planlanan, ASA I-III grubu, 18-65 yaş arasında, 35 olgu çalışmaya alındı. Bölgesel anestezi uygulanmasını istemeyen, kanama testleri bozuk olan, nörolojik bir hastalığı olan ve operasyon süresi çok kısa olacak olgular çalışmaya dahil edilmedi.

    Operasyondan bir gece önce, diazepam kapsül 10mg oral verilen olgular, 8 saatlik açlık periyodundan sonra, operasyon salonuna alınarak, periferik damar yolu açıldı ve 20 dakika içinde 500 mL dengeli elektrolit solüsyonu verildi. I. gruba (n=18) epidural, II. gruba (n=17) sürekli spinal anestezi uygulandı

    Tüm olguların, noninvaziv sistolik ve diyastolik arter basınçları (SAB, DAB), periferik O2 satürasyonları (SpO2), EKG ve kalp atım hızları (KAH) monitörize edildi (Criticare 1100, CSI, USA). KAH, SAB ve DAB her 5 dakikada bir kaydedilerek, değerlendirmeye alındı. Bölgesel dezenfeksiyon sağlandıktan sonra, oturur pozisyonda lomber fleksiyon yaptırılarak L2-3 ya da L3-4 aralığından, %2’lik lidokain 2mL ile cilt altına lokal anestezi uygulandı. I. grupta, epidural 18 G (gauge) Tuohy kanülü ile, direnç kaybı tekniği kullanılarak, epidural aralığa girildi. Epidural kateter (Perifix, B.Braun, Melsungen AG, Germany), içeride 3-4 cm kalacak şekilde yerleştirildi. II. grupta ise (Spinocath®, B.Braun, Melsungen AG, Germany) Perican 18 G epidural kanül (Spinocath kitinin iğnesi) ile direnç kaybı tekniği kullanılarak epidural aralığa girildi. İçerisinde 27 G spinal iğnesi bulunan 22 G spinal kateter, epidural kanül içinde ilerletildi. Kateterin durayı geçtiği hissedildikten ve BOS akımı kateterde görüldükten sonra, spinal iğne kateter içinden çekildi. Kateter spinal aralıkta 1-1,5 cm ilerletildikten sonra epidural kanül çekildi. Tüm kateterlerin ucuna bakteri filtresi takıldı ve cilde tespiti gerçekleştirildi.

    Olgular, yaklaşık 20º Fowler pozisyonunda yatırıldı, maske ile 3L.dk-1 O2 verildi. Sıvı gereksinimleri standart formülle hesaplanarak, İsolyte S ile replase edildi.

    % 2’lik prilokain (Citanest®, AstraZeneca, Lüleburgaz), I. gruba, başlangıç dozu 15 mL (300 mg), duyusal blok düzeyi T12 dermatomuna indiğinde 5 mL (100 mg); II. gruba, başlangıç dozu 2,5 mL (50 mg), duyusal blok T12 dermatomuna indiğinde 1 mL (20 mg) verildi. Ek dozlar kaydedildi.

    Duyusal blok “pin-prick” yöntemi ile değerlendirildi. Maksimal blok düzeyleri saptandı. Blok seviyesi T10'a ulaşıncaya kadar geçen süre (duyusal blok oluşma süresi) kaydedildi. Duyusal blok etki süresi, maksimal analjezi dermatomundan saptanan analjezi seviyesinin iki dermatom alta inmesi için gereken süre kabul edildi. Motor blok, “Bromage” skalasına 4 göre değerlendirildi. Hemodinamik veriler, duyusal ve motor blok seviyeleri 5 dakikada bir kontrol edildi. Peroperatif kan basıncı değerlerinin başlangıç değerlerinin % 30 altına, kalp atım hızının 50 atım.dk-1 altına düşmesi anestezi komplikasyonu olarak kabul edildi ve hipotansiyon 5 mg efedrin, bradikardi 0.5 mg atropin ile intravenöz olarak tedavi edildi. Bulantı, kusma, huzursuzluk (anksiyete, sedasyon gereksinimi) ve operasyon bölgesinde ağrı, peroperatif komplikasyon kabul edildi ve kaydedildi. Olgular postoperatif hemodinamik bulguları stabil hale gelinceye kadar derlenme odasında izlendi. Enfeksiyon, bel ağrısı, postspinal baş ağrısı, parestezi ve nörolojik sekeller gibi komplikasyonlar olguların hospitalizasyon süresince izlendi ve kaydedildi. Hastaneden çıkısından sonra, rutin kontrollerine 3. ve 6. ayında gelen olgular komplikasyonlar açısından değerlendirildi.

    İstatistiksel değerlendirmeler için, grup içi karşılaştırmalarda “Friedman bağımlı gruplarda nonparametrik varyans analizi” kullanıldı. Friedman varyans analizi anlamlı çıktığı durumlarda, farklılığı oluşturan ölçümü belirleyebilmek amacıyla post hoc ikili karşılaştırmalar “Wilcoxon Signed Ranks Test” ile güvenlik yüzdeleri düşürülerek yapıldı. Gruplar arası karşılaştırmalarda ise, “bağımsız gruplarda t testi” kullanıldı. Cinsiyet dağılımı “ki-kare”, ASA sınıflaması “Fisher’s exact” testi ile değerlendirildi. P<0,05 ve p<0,01 anlamlı kabul edildi. Değerler ortalama ± SD (standart sapma) olarak verildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    I. grupta 2 olgu, motor blok gereksinimi nedeniyle genel anesteziye geçildiğinden, II. grupta da 1 olgu, pozisyon verilmesi sırasında spinal kateterin yerinden çıkması nedeniyle çalışma dışı bırakıldı. Bu nedenle her iki grubun da olgu sayısı 16 olarak değerlendirildi. Grupların demografik verileri ve operasyon süreleri incelendiğinde iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (Tablo 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Her iki gruba ait olguların demografik verileri ve operasyon süreleri (Ort±SD)

    KAH değerleri, I. grupta, 0. dakika değerlerine göre, 10. dakikadan itibaren istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı oranda düşük bulundu (p<0.01). II. grupta ise, 25. dakikadan sonra düşme saptandı. Bu düşme daha ılımlı idi (p<0.05) (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Gruplara ait KAH ortalamaları (vuru/dk)(Ort ± SD)

    SAB ve DAB değerleri incelendiğinde, I. grupta 0. dakika değerlerine göre, 10. dakikadan sonra, istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı oranda düşük bulundu (p<0.01). II. grupta 0. ve 5. dakika değerlerine göre, 45. dakikaya kadar yapılan tüm ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı, daha sonraki ölçümlerde düşme izlendi (p<0.05) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Gruplara ait SAB ve DAB verileri (mmHg) (Ort ± SD)

    Maksimal duyusal blok düzeyleri gruplar arasında benzer bulundu. Duyusal blok başlangıç süresi, I. grupta istatistiksel olarak anlamlı oranda uzun bulundu. Duyusal blok etki süresi, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı oranda farklı bulunmadı. I. grupta motor blok oluşmadı, II. gruptaki olguların tamamında motor blok gerçekleşti (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Her iki gruba ait duyusal ve motor blok süreleri (dk) (Ort ± SD)

    Grupta 1 olguda kateterin bakteri filtresinden BOS kaçağı gözlendi. Ancak bu olgunun takibinde herhangi bir komplikasyona rastlanmadı. Yine II. gruptan iki olguda kateter yerleştirilirken BOS akışı gözlenmesine rağmen daha sonra kateter ucundan BOS akışının devam etmediği görüldü, 2 olguda ise kateter yerleşimi sırasında BOS akışı gözlenmedi. Ancak kateterin subdural aralıkta olduğu düşünülerek lokal anestezik verildi ve spinal blok gerçekleşti. Bu olgular çalışmadan çıkarılmadı.

    İntraoperatif dönemde I. gruptaki 3 olguda hipotansiyon gelişirken II. grupta sadece 1 olguda hipotansiyon saptandı. Olguların hiçbirinde bradikardi görülmedi. Bulantı-kusma iki grupta da 1 olguda gelişti. I. grupta 9 olguda, II. grupta 2 olguda huzursuzluk gözlendi. Olguların hiçbirinde yetersiz duyusal blok nedeniyle operasyon bölgesinde ağrı gözlenmedi. Her iki grupta da postoperatif dönemde ve 3., 6. ayda yapılan kontrollerinde oluşabileceği öngörülen komplikasyonların hiçbiri izlenmedi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bulgularımız sürekli spinal anestezi grubunda hemodinamik stabilitenin daha iyi olduğunu göstermektedir. Epidural anestezi uygulanan olgularda, ilacın verilmesinden itibaren 10. dakikada başlayan belirgin hipotansiyon ve KAH’ndaki azalma, sempatik blok bulguları olarak değerlendirilmiştir. Sürekli spinal anestezi grubunda ise, subaraknoid aralığa lokal anestezik verilmesinden 25 dk sonra KAH’nda ve 45 dakika sonra OAB’ında saptanan düşme, geç başlayan ve kompanze edilmiş bir sempatik bloğun göstergesi olarak yorumlanmıştır. Nitekim, tek doz spinal ve epidural anestezide, sürekli spinal anesteziye göre, OAB’nın daha düşük izlendiği diğer araştırmacılar tarafından da bildirilmiştir 1,5-7.Favarel ve ark sürekli spinal anestezide 40. dk’da ılımlı bir hipotansiyon saptamışlar; sempatik bloğun yavaş başlayıp ilerlediğini ve bu sürede kardiyovasküler adaptasyonun daha kolay olduğunu ileri sürmüşlerdir. Reisli ve ark 7 da prilokain kullandıkları çalışmalarında 25. dk’da düşme saptamışlar ve bu durumu geç başlayan sempatik bloğa karşı fizyolojik kompanzatuar mekanizmaların devreye girmesi ile açıklamışlardır.

    Sürekli spinal, epidural ve tek doz spinal anestezinin hemodinamik etkileri karşılaştırıldığında, sürekli spinal anestezinin OAB üzerine etkisi gözlenmez iken, epiduralde %15, tek doz spinalde ise %9 oranında düşüş saptanmış, her 3 grupta da KAH’nda belirgin değişiklik görülmediği bildirilmiştir 8. Sutter ve ark. 9, 457 olguluk serilerinde, sürekli spinal anestezinin kardiyovasküler stabilitesinin, epidural anesteziye göre daha iyi olduğunu belirtmişlerdir. Sürekli spinal anestezinin avantajı blok seviyesi, yoğunluğu ve süresinin kontrol edilerek kardiyovasküler stabilitenin korunmasıdır. Bu nedenle hemodinamisi stabil olmayan, yaşlı ve cerrahi sürenin uzayabileceği tahmin edilen olgularda önerilmektedir.

    Spinal anestezi, etkin, hızlı, mental duruma minimal etkili, kan kaybında ve tromboembolide azalma sağlayan bir yöntemdir. Motor blok oluşur ve duysal blok daha hızlı başlar. Subaraknoid kateterle epidurale göre cerrahiye stres yanıt daha fazla baskılanır 10. Kashanipour 1 ve Mollmann 11, sürekli spinal ile epidural anesteziye göre daha iyi duyusal blok sağlandığını, daha kısa sürede etkisinin başladığını ve motor blok oluştuğunu ileri sürmüşlerdir. Petros ve ark. 12 da, duyusal blok kalitesinin daha iyi olusunu ve motor blok görülmesini, sürekli spinal anestezinin avantajları arasında belirtmişlerdir. Bu çalışmada da sürekli spinal anestezi grubunda duyusal bloğun daha hızlı başladığı ve tüm olgularda motor blok oluştuğu izlenmiştir. Epidural ve sürekli spinal anesteziyi karşılaştıran araştırmalarda duyusal blok süreleri lokal anesteziğin dozu, volümü, konsantrasyonu ve hasta pozisyonu gibi pekçok faktörle değişmekle birlikte, gruplar arasında farklı bulunmamış ancak blok kalitesinin, Sürekli spinal anestezide daha üstün olduğu belirtilmiştir 1,9,11. Bizim bulgularımız da bu verileri desteklemektedir.

    Sürekli spinal anestezide kateter yerleştirilirken ve çıkartılırken teknik sorun riski söz konusudur 12-17. Muralidhar ve ark.’nın 18 çalışmasında gözlediği gibi bizim de olgularımızdan ikisinde, kateterden BOS akışı gözlenmemesine rağmen kateterin yerleşiminin doğru olduğu düşünülmüş ve iğnenin durayı geçtiğinin hissedilmesinin yeterli gösterge olduğu sonucuna varılmıştır. 1 olguda kateterin bakteri filtresine bağlantı yerinin yeterince sıkıştırılmadığı gözlenmiştir. Böyle durumlarda BOS kaybı ve enfeksiyon riskinin artacağının unutulmaması gerektiği farkedilmiştir. 1 olguda da, kateter yerleştirilirken BOS gelişi gözlenmesine rağmen, ilaç verileceği sırada kateter ucundan BOS gelişi izlenememiş, buna rağmen ilaç verildiğinde spinal bloğun gerçekleştiği görülmüştür. Kateterin yerinin doğrulanması için BOS gelmesi çok objektif bir kriter olsa da, zaman zaman BOS akımındaki değişiklikler nedeniyle yanılsamalar olabileceği dikkati çekmiştir. Standl ve ark 17 sürekli spinal anestezi tekniğinde, katetere bağlı teknik problemle % 12 oranında karşılaşmalarına rağmen, olgular %89 oranında teknikten memnun kalmışlar ve %91 oranında genel anesteziye tercih edeceklerini bildirmişlerdir.

    Sürekli spinal anestezideki düşük postspinal baş ağrısı oranları, iğne çekildikten sonra dural delikte kalan kateterin bu deliği doldurması ve epidural alana BOS kaçağının olmamasına bağlanmıştır. Kateter, inflamatuar yabancı cisim reaksiyonu geliştirmekte ve BOS kaçışını önlemektedir 19-21. Hiçbir olgumuzda postoperatif dönemde başağrısına rastlanmamıştır. Bir olgumuzda görülen bakteri filtresindeki BOS kaçağı kısa sürede farkedilerek önlendiğinden, postspinal başağrısı oluşmadığı düşünülmüştür.

    Mollmann ve ark 22 epidural anestezide, sürekli spinal anesteziye göre daha sık bulantı-kusma gözlemiştir. Ancak bizim çalışmamızda her iki grupta da düşük oranda bulantı ve kusma görülmüştür. Epidural anestezi grubunda daha fazla huzursuzluk saptanması, sürekli spinal ile daha iyi analjezi sağlanmasına, daha kısa sürede etki görülmesine ve motor blok oluşmasına bağlanmıştır.

    Bugüne kadar katater ucundan alınan kültürlerde düşük oranda, ancak postoperatif 72. saatte artan kontaminasyona rastlanmış ve klinik enfeksiyon görülmemiştir 17,23. Çalışmamızda hiçbir olguda klinik olarak lokal veya sistemik enfeksiyon bulgusu gelişmemiştir.

    Sürekli spinal anestezi tekniğinde, sinir liflerinin yüksek konsantrasyonlarda lokal anesteziklere maruz kalması nedeniyle nörolojik hasara rastlanabileceği belirtilmiştir 8,22,24-26. Ayrıca, kateterin cauda equinayı ve spinal sinirleri hasarlaması, ve conus medullarise penetre olması gibi nedenler de nörolojik komplikasyonlara yol açabilir 13,14,16. Kateterin 1 cm’den fazla ilerletilmemesi ve stilenin zamanında çekilmesine özen gösterilerek yapılan uygulamalarımız sonucunda nörolojik komplikasyonla karşılaşılmamıştır. Prilokainin, lidokaine göre daha az oranda geçici nörolojik hasara yol açması nedeniyle, orta ve kısa süreli spinal anestezide iyi bir alternatif olduğu öne sürülmektedir 27.

    Sonuç olarak, epidural anesteziye göre sürekli spinal anestezinin, etki başlama süresinin daha hızlı olduğu ve düşük lokal anestezik dozuyla daha iyi hemodinamik stabilite ve motor blok sağlayabileceği, ancak daha fazla teknik sorunla karşılaşılabileceği kanısına varılmıştır. Sürekli spinal anestezi doğru hastada, doğru endikasyon ve doğru teknikle kullanıldığında güvenli ve yararlı bir tekniktir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Kashanipour A, Strasser K, Klimscha W, Taslimi R, Aloy A, Semsroth M. Continuous spinal anesthesia versus continuous epidural anesthesia in surgery of the lower extremities. A prospective randomized study. Reg Anesth 1991; 14:83-87.

    2) Hurley R. Continuous spinal anesthesia. Int Anesth Clin 1989; 27: 46-50.

    3) Lambert DH. Continuous spinal anesthesia. Anesth Clin North America 1992; 10:87-102 .

    4) Bromage PR. Mechanism of Action, Epidural Analgesia. Philadelphia, WB Saunders; 1978. p. 119-159.

    5) Favarel-Garrigues JF, Sztark F, Petitjean ME, Thicoipe M, Lassie P, Dabadie P. Hemodynamic effects of spinal anesthesia in eldery: Single dose versus titration tbrough a catheter. Anesth Analg 1996; 82: 312-316.

    6) Demirel CB, Katı İ, Tuncer YC, Hüseyinoğlu ÜA, Silay E. Yaşlı hastalarda tek doz spinal anestezi ile sürekli spinal anestezi yöntemlerinin anestezik ve hemodinamik etkilerinin karşılaştırılması. Türk Anest Rean Cem Mecmuası 2001; 29:563- 569.

    7) Reisli R, Horasanlı E, Demirbilek S, Dikmen B, Yiğitbaşı B, Göğüs N. Tek doz ve sürekli spinal anestezinin hemodinamik ve anestezik etkilerinin karşılaştırılması. Türk Anest Rean Cem Mecmuası 1999; 27:21-26.

    8) Klimscha W, Weinstable C, Ilias W, Mayer N, Kashanipour A, Schneider B, Hammerle A. Continuous spinal anesthesia with a microcatheter and low-dose bupivacaine decreases the hemodynamic eff\'ects of centroneuraxis blocks in elderly patients. Anesth Analg 1993; 77: 275-280.

    9) Sutter PA, Gamulin Z, Forster A. Comparison of continuous spinal and continuous epidural anaesthesia for lower limb surgery in elderly patients. Anaesthesia 1989; 44: 47-50.

    10) Van Gessel EF, Forster A, Schweizer A, Gamulin Z. Comparison of hypobaric, hyperbaric and isobaric solutions of bupivacaine during continuous spinal anesthesia. Anesth Analg 1991; 72:779- 784.

    11) Mollmann M. Continuous spinal anaesthesia.Anaesthesist 1997; 46:616-621.

    12) Petros AJ, Smith D, Barnard M, Ronzoni G, Carlı F. Continuous spinal anesthesia: Dose requirements and characteristics of the block. Regional Anesthesia 1993; 18:52-54.

    13) Ata S, Shulmen MS. Causes for diffıculty with placement of continuous subarachnoid catheters. Anesthesiology 1991; 75:A1092.

    14) Van Gessel EF, Alain F. Continuous spinal anesthesia: Where do spinal catheters go? Anesth Analg 1993; 76:1004-1007.

    15) Hurley RJ, Lambert DH. Continuous spinal anesthesia with microcatheter tecnique: Preliminary experience. Anesth Analg 1990; 70:97-102.

    16) Van Gessel E, Foster A, Gamulin Z. A prospective study of the feasibility of continuous in university hospital. Anesth Analg 1995; 80: 884-885.

    17) Standl T, Eckert S, Schulte am Esch J. Microcatheter continuous spinal anaesthesia in the post-operative period: a prospective study of its effectiveness and complications. Eur J Anaesthesiol 1995; 12:273-279.

    18) Muralidhar V, Kaul HL, Mallick P. Over-the-needle versus microcatheter-through-needle technique for continuous. Reg Anesth Pain Med 1999; 24: 417-421.

    19) Horlocker TT, Mcgregor DG, Matsushige DK, Scliroeder DR, Besse JA. A retrospective review of 4767 consecutive spinal anesthetics: Central Nervous system complications. Anesth Analg 1997; 84:578-584.

    20) Denny N, Masters R, Pearson D, Read J, Shhota M, Selander D. Postdural puncture headache after continuous spinal anesthesia. Anesth Analg 1987; 66: 791-794.

    21) Mahisekar UL, Winnie AP, Vasireddy AR, Masters RW. Continuous spinal anesthesia and post dural puncture headache: a retrospective study. Reg Anesth 1991; 16:107-111.

    22) Mollmann M, Cord S, Holst D, Landwehr U. Continuous spinal anaesthesia or continuous epidural anaesthesia for post-operative pain control after hip replacement?: Eur J Anaesthesiol 1999; 16:454-461.

    23) Pappa X, Pouliou K, Nastou H, Davinou K, Kyriakido A. The potential for contamination of continuous spinal catheters. Acta Anaesthesiol Belgica 1994; 45:107-112.

    24) Chan VWS, Chung F, Gomez M, Seyone C, Baylon G. Anesthetic and hemodynamic effects of single bolus versus incremental titration of hyperbaric spinal lidocaine trough microcatheter. Anesth Analg 1994; 74:117-123.

    25) Rigler ML, Drasner K, Bohner D. Cauda equina syndrome after continuous spinal anesthesia. Anesth Analg 1991; 72; 275-281.

    26) Pleym H, Spigset O. Peripheral neurologic deficits in relation to subarachnoid or epidural administration of local anesthetics for surgery. Acta Anaesthesiol Scand 1997; 41: 453-460.

    27) Ostgaard G, Hallaraker O, Ulveseth OK, Flaatten H. A randomised study of lidocaine and prilocaine for spinal anesthesia. Acta Anaesthesiol Scand 2000;44: 436-440.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]