Visceral leishmaniasis 80’den fazla ülkede endemik olan tedavi edilmezse %100’e varan oranda ölümle seyredebilen protozoan bir hastalıktır. Olguların %90’dan fazlası Hindistan/Banglades/Nepal, Sudan ve Brezilya’da görülmektedir
4. Bir Akdeniz ülkesi olan ülkemizde çocuklarda VL etkeni olarak L. infantum izole edilmiştir
5.
Ülkemizde ilk olgu 1916’da Trabzon’da tespit edilmiştir 6. Sağlık Bakanlığı verilerine göre olgu sayısı 1989-1996 yılları arasında 5111, 1997-2003 yılları arasında ise 222 olarak bildirilmiştir 7. Ülkemizde VL olguları, bölgelerin iklim durumuyla yakından ilişkili olarak genellikle Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinden bildirilmiştir 8. Diğer bölgelerden ise daha nadir olgu sunumları yapılmıştır 9-11. Bu olgu bilebildiğimiz kadarıyla son on yılda Elazığ’dan bildirilen ilk VL olgusudur.
2000-2003 yılları arasında 19 VL’li çocuğu kapsayan bir çalışmada VL tanısının bir olgu hariç 1-19 günde konulduğu bildirilmiştir. Tüm hastalarda ateş ve solukluk şikayetleri bulunduğu, bu şikayetlerle eş zamanlı olarak 9 hastada pnömoni ve 2 hastada ise üriner sistem infeksiyonu belirtilmiştir 12. Çalışmada sunduğumuz hastanın, üriner sistem şikayetleri ile başvurduğu ve geçmişinde pnömoni tanısıyla hastanede üç kez yattığı göz önünde bulundurulduğunda, bu tür şikayet ve tanılı hastalıkların VL’ye eşlik eden bir olay olabileceğini göz önünde bulundurmanın gerekliliğine inanmaktayız.
Visceral leishmaniasis, düzensiz ateş, kilo kaybı, hepatosplenomegali ve anemi ile karakteristik bir hastalıktır. Bu tablo sıtma, pnomoni, salmonelloz, bruselloz, tifo, tüberküloz, dizanteri ve schistosomiasis ile sıklıkla karışabilmektedir 13. Olguda sunulan şikayetlerle başvuran hastalarda öncelikli olarak bahsedilen tanılar düşünülmekte ve tanı konulamadığı ve hastanın ampirik tedaviye cevap vermediği durumlarda VL’den şüphelenilmektedir. Ayrıca ilimizde VL’nin çok nadir görülmesi tanıda gecikmelere yol açmaktadır.
Kan tablosunda karekteristik olarak anemi, lökopeni, trombositopeni ve hipergammaglobunemi görülmektedir. Anemi, epidemi durumları dışında bu olguda olduğu gibi derin değildir.
VL’ni rutin tanısında; (i) klinik bulgular, (ii) dalak, kemik iliği veya lenf nodu aspirasyon materyalinden boyanmış preparatlarda leishmania amastigotlarının tespiti, (iii) kültür, (iv) leishmania antikor veya antijenlerini tespit eden immünolojik testler ve (v) PCR gibi moleküler tekniklerin birlikteliğinden yararlanılır. Deneyimli birinin bakısıyla bile tek bir preparatdaki mikroskop duyarlılığı %50-85 civarındadır. Dalak aspirasyon materyalinden, kemik iliği ve lenf nodu aspirasyon materyallerinden daha fazla leishmania tespit edilmektedir 14. Olgunun tanısında kemik iliği aspirasyon materyalinin Giemsa ile boyalı direkt bakısına ek olarak ELISA testinden yararlanılmıştır. Serolojik testlerin leishmania tanısında duyarlılığı %90’ın üzerindedir. VL’li hastalarda karakteristik hipergammaglobunemiyi gösteren Formol-gel testi de genel olarak tarama testi olarak kullanılabilmektedir.
Ülkemiz, visseral leishmania açısından endemik bir bölgede bulunmakla birlikte, VL ilimizde çok nadir görülmektedir. Bu olgu sunumu ile VL’ye, tanısında çekilen zorluklara ve çözüm yollarına katkı sağlanacağını ümit ediyoruz.