[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2007, Cilt 12, Sayı 4, Sayfa(lar) 315-319
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Hipohidrotik Ektodermal Displazi Tanılı Dört Olgu Sunumu: Christ-Siemens-Touraine Sendromu
Saadet AKARSU1, Özlem ELKIRAN1, İsmail ŞENGÜL1, Ceren KARA1, Başak Kandi COŞKUN2, Bengü ÇOBANOĞLU3
1Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatri Anabilim Dalı, ELAZIĞ
2Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı, ELAZIĞ
3Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, ELAZIĞ
Anahtar Kelimeler: Ektodermal displazi, çocuk, Ectodermal dysplasia, children
Özet
Ektodermal displazi ektodermal orjinli doku ve organları etkileyen bir belirtiler grubudur. Ektodermal displaziler hidrotik ve anhidrotik/hipohidrotik olarak ikiye ayrılırlar. Hipotrikoz, anodonti ve anhidroz triadı olan az görülen bir tablodur. Bu nedenle sunmak istediğimiz dört kız hasta; doğumdan itibaren saçlarının seyrek olması, zor uzaması ve kolay dökülmesi yakınmaları ile başvurdu. Sıcak ortamlardan uzak tutulup, kornea zedelenmesine karşı yapay gözyaşı ile izlenen olguların; kızlarda daha az görülmesi yönüyle de sunulması dikkat çekicidir. ©2007, Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Ektodermal displazi ektodermal orjinli doku ve organları etkileyen bir belirtiler grubudur. Hipotrikoz, anodonti ve anhidroz triadı olan az görülen bir tablodur. Onbir klinik subgrup içinde 154 farklı tip tanımlanmıştır. En sıklıkla hipo ya da anhidrotik ektodermal displazi (Christ-Siemens-Touraine syndrome) tablosu görülür. Sendromun özellikleri ilk kez Darwin tarafından tanımlanmış olup genetik, kalıtımsal yönü ve klinik özellikleri Christ, Siemens ve Touraine tarafındandan tariflenmiştir 1. Bu az görülen kalıtsal hastalığın ana özellikleri epidermis ve onun eklerinin (saç, tırnaklar, ekrin ve sebase bezler) anomalileri ile birlikte vücut ısısında artmaya yol açan ter bezlerinin yokluğu ya da daha sıklıkla azalmasıdır. Tanı için konjenital, diffüz, ilerleyici olmayan ve en az bir ektodermal eki içine alan hastalık olmalıdır 2-6.

    Sıklıkla X'e bağlı, bazen otozomal resesif geçiş gösterir. Etkilenmiş hastaların %90’ı erkektir 4,7-10. Olgu sunumları ile hastalığın klinik özellikleri, izlem ve tedavisi gözden geçirilmek istendi. Seyrek olarak görülen sendromun, kızlarda daha az oranda görülmesi yönüyle de sunulmasının dikkat çekici olacağı düşüncesindeyiz.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Olgu Sunusu
    OLGU 1
    Yedi yaşında kız hasta, doğumundan itibaren saçlarının seyrek olması; zor uzaması ve kolay dökülmesi yakınmaları ile kliniğimize başvurdu (Tablo 1). Son bir yıldır kol-diz-bel ağrısı, halsizlik ve saçlarında seyrekleşme-dökülme yakınmasıyla ile akrodermatitis enteropatika tanısı alarak çinko ve B12 vitamini tedavisi yapılmış. Bu tedaviler ile düzelme gözlenmemiş. İki kardeş erken doğum nedeni ile kaybedilmiş olup diğer 3 kardeş sağlıklı olarak saptandı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Olguların klinik ve laboratuar özellikleri.

    Fizik bakıda deri ince, kuru, hafif buruşuk ve pullanma göstermekte olup sağ kol, diz ve yüzde eski ekimozları vardı. Boyunda 1x1 cm düzensiz kenarlı cafe au lait lekeleri, sırt bölgesinde 3 ve karın derisinde 1 adet 4x1 cm çaplı hipopigmente leke saptandı. Saçlar belirgin kısa olup doğumdan beri hiç kesilmemişti. Kaş, kirpik ve diğer vücut kılları da zayıf-seyrek olan hastada atipik yüz görünümü (çıkık alın, malar hipoplazi, çökük burun kökü, geniş burun delikleri, periorbital hiperpigmentasyon, düsük kulaklar ve yapışık kulak kepçeleri) gözlendi (Şekil 1A, Şekil 1B). Burun içi atrofik ve kurutlu idi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1A: Atipik yüz görünümü ve kaş-kirpik-vücut kıllarının zayıf-seyrek olusu (ön) (Olgu 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1B: Belirgin seyrek-sarı-zayıf-kısa saçlarla ektodermal displazili olgu (arka) (Olgu 1).

    Laboratuarda hemoglobin (Hb): 11.8 g/dl, beyaz küre (WBC): 2.800/mm3 (nötrofil (ANC): 1.680/mm3), trombositler (Plt): 125.000/mm3, eritrosit sedimentasyon hızı (ESR): 23 mm/h olup biyokimyasal değerlerinde patoloji saptanmadı. Serum çinko düzeyi: 68.6 mg/dl (normal: 64-118 mg/dl), serum demiri: 49 mg/dl, total demir bağlama kapasitesi: 270 mg/dl, ferritin: 98 mg/dl ve laktat dehidrogenaz (LDH): 326 U/L idi. Serum immunoglobulin (Ig) G ve A seviyeleri, doğal öldürücü (NK) hücreleri yaşa göre normal oranlarda saptandı. Kanama diyatezi yönüyle yapılan incelemeleri ve kemik iliği aspirasyonu normal olarak değerlendirildi. Gözyaşı bezleri normal olup işitme testleri normaldi.

    OLGU 2
    Altı yaşında kız hasta ateş, kusma ve şuur bulanıklığı yakınmaları ile başvurdu (Tablo 1). Saç-kasların seyrek olması, az terleme, özellikle gözlerinde yanma/ışığa bakamama şikayetleri vardı. Baş ağrısı, fışkırır tarzda (8-10 kez/gün) kusma yanı sıra uykuya meyil gözlenmiş. Öyküsünden doğumda saç/kaslarının olmadığı, 2 yaşına doğru seyrek çıktığı; çıkan saçlarının yavaş uzadığı ve kolaylıkla döküldüğü öğrenildi. Saçları 6 yaşına kadar yalnızca bir kez kestirilmiş. Annede iki aylıktan itibaren 3 yaşına kadar ateşli nöbet gözlenmiş.

    Fizik bakısında şuur konfüze, deri kuru olup yer yer pullanmalar mevcuttu. Karaciğeri 3 cm olarak ele gelen olguda ense sertliği ve babinski refleksi negatif idi.

    Laboratuarda Hb: 11 g/dl, WBC: 6.700/mm3 (ANC: 5.600/mm3), Plt: 434.000/mm3 ve ESR: 16 mm/h olup biyokimyasal parametreleri normal idi. Gözde kseroftalmi saptandı. Lomber ponksiyonda hücre görülmedi ve kültürlerinde üreme olmadı. Batın ultrasonografisinde karaciğer boyutu 121 mm olup artmış ve parankim ekosu azalmış (fulminan hepatit açısından anlamlı) saptandı. İntraabdominal diğer organlara ait patoloji izlenmedi. Serum çinko düzeyi: 89 mg/dl olup demir, LDH, Ig’ler ve kemik iliği normal olarak saptandı.

    Nişasta testi ile anhidroz (sağlıklı cins ve yaşıtları ile karşılaştırmal) saptandı (Şekil 2A). Deri biyopsisi ektodermal displazi ile uyumlu (yüzeyde hiperkeratoz gösteren epidermis, altındaki dermada sebase glandların tamamen kaybolması; ekrin bezlerin ise oldukça azalması, izlenebilen ekrin bezlerin basıklaşmış ve tek tabakadan ibaret) görüldü (Şekil 2B).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2A: Nişasta testi ile sağlıklı cins ve yaşıtlarına göre hipohidroz (Olgu 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2B: Ekrin ter bezlerinin iyi gelişmediği görülen deri biyopsisi (Olgu 2).

    OLGU 3
    Üçbuçuk yaşındaki kız hasta yürürken zorlanma, ayak parmaklarının ucuna basarak yürüme, saç ve kaslarının doğumdan itibaren seyrek olması, üst yankesici dişlerinin olmaması yakınmalarıyla başvurdu (Şekil 3A, Tablo 1). Doğumdan itibaren saç ve kaslarının seyrek, diş çıkarmasının ise geç olduğu öğrenildi. Yürümeye 2 yaşında sadece tutunarak ve parmak uçlarına basarak başlamış. Daha önce saçlarının seyrek olması yakınmasıyla doktora götürüldüğü, beslenme bozukluğu ve vitamin eksikliğine bağlı saç kaybı olduğu söylenerek çinko ve çeşitli vitamin preparatları verildiği öğrenildi. Ailede benzer yakınmaları olan başka birey yoktu.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: Dişlerde seyrek yapı (Olgu 3).

    Fizik bakıda vücut ağırlığı 3-10 p, boyu 10-25 p olup cilt hafif kuru, saçları ve kasları seyrekti. Üst iki yan kesici dişi olmayan hastanın dişlerinde çürük ve erken diş kaybı saptanmadı. Sakral bölgede spina bifida okülta saptanan hastanın, nörolojik muayenesinde alt ve üst ekstremitelerde derin tendon reflekslerinde artış ve alt ekstremitelerinde spastik güçsüzlük vardı.

    Laboratuar incelemelerinde Hb: 13.1 g/dl, WBC: 7.200/mm3 (ANC:2160/mm3), Plt: 228.000/mm3 olup biyokimyasal paremetreleri normal idi. Kan çinko, folik asit, bakır düzeyleri normal olan hastanın beyin manyetik rezonans görüntüleme (MRI)’sinde non-komunike hidrosefali ve korpus kallozum disgenezisi, lumbosakral MRI’ında sakral düzeyde spina bifida ile uyumlu posterior füzyon defekti saptandı. Nonkomunike hidrosefali açısından takibe alındı.

    OLGU 4
    Onsekiz aylık kız hasta terlememe, sadece iki adet dişinin olması ve çıkan dişlerinde şekil bozukluğu yakınmaları ile başvurdu (Tablo 1, Şekil 4A, Şekil 4B). Öyküsünden doğduğunda hiç kaşı ve saçı olmayan hastanın cildinin çok ince ve kuru olduğu, hemen hiç terlemesinin olmadığı öğrenildi. İlk dişi 14 aylıkken normale göre daha sivri olarak bozuk şekilli çıkan hastanın özgeçmişinde özellik yoktu. Fizik bakısında ağırlık ve ve boyu 10-25 persentil, baş çevresi 3-10 persentil olup ciltte ve burun mukozasında kuruluk vardı. Hastanın üst damakta biri henüz tam çıkmamış, 2 adet koni şeklinde orta kesici dişi vardı. Tam kan sayımı ve biyokimyasal incelemeleri normal olarak saptandı.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4A: Atipik yüz görünümü (ön) (Olgu 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 4B: Küçük ve koni şeklinde üst kesici dişler (Olgu 4).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Dermatologlar ve pediatrisyenler, ektodermal displazi hastalığı ile; epistaksis ve burundan kurutların düşmesi yakınması ile karşılaşırlar. Atrofik rinit ve nazal kavitede kurutlar saptanır. İnfant döneminde dahi atrofik rinit gözlenir 11,12. Vücudun tümü üzerinde seyrek sarı kıllar gösteren kuru düz deri vardır. Yüz görünümünde basık burun kökü, belirgin supraorbital kıvrım, kuru öne çıkık dudaklar vardır ve kulak kepçesi yelpaze şeklindedir. Oral kavitede yüksek damak, ve kusurlu diş yapısı gözlenir. Üçüncü olgumuzdaki gibi dişler total ya da parsiyal olarak yok olabilir. Dişlerin yokluğunda alveolar kemik gelişmediği için alveolar çıkıntılar tamamen ya da parsiyal olarak yoktur. Bunların sonucu olarak dudaklar öne doğru çıkıktır. Diş eksikliği ve alveol kretin aplazisine bağlı ortaya çıkan sorunlar protetik düzenlemeler ile giderilir 3-8,13,14. Her dört hastamızında yüz görünümü belirtilen tarifle uyumluydu. Özellikle olgu 3 ve 4’de dişlere ait patoloji belirgindi.

    Ektoderm dışı embriyolojik tabakalardan gelişen dokularla ilgili bozukluklar sıkça gözlenir. Lakrimal kanalda tıkanıklık, korneal opasite, katarakt, hipoplastik ya da olmayan meme bezleri ve iletim tipi işitme kaybı görülmüştür. Atopik hastalıkların insidansı yüksekdir. Solunum ve gastrointestinal sistemin müköz bezlerinin zayıf gelişimi infeksiyonlara yatkınlık yapar. Seksüel gelişim genellikle normaldir. Etkilenmiş erkek çocukların %30’u hiperpireksi veya solunum sistemi infeksiyonları ile ilk 2 yaşda ölürler 6. Birinci olgumuzda klinik yakınmaya neden olmayan ateş atakları gözlenmiştir. Oysa üçüncü olgumuzda nörolojik olarak etkilenmeye yol açarak geç yürüme, alt ve üst ekstremitelerde derin tendon reflekslerinde artış ve alt ekstremitelerde spastik paraparezi gelişmiştir.

    Hipohidrotik ektodermal displazi geni linkage analizi ile X kromozomunun Xq12-13.1 bölgesi içinde lokalize bulunmuştur. Buna rağmen hipohidrotik ektodermal displazinin ne moleküler patogenezi ne de geninin yapısı tanımlanmamıştır 4,15-17. Anhidrotik ektodermal displazi cinse bağlı resesif geçiş gösterir. Etkilenmiş erkeklerde tam, kızlarda parsiyel formda belirti verir 8. Etkilenmiş hastaların %90’ı erkekdir. Komplet sendrom kızlarda görülmez. Heterozigot kızlar değişken klinik bulgulara sahiptir veya hiç klinik bulgu göstermezler. Ancak taşıyıcılar diş kusurları, seyrek saç, azalmış terleme ve dermatolojik anomalilerin değişen derecelerini gösterebilirler. Azalmış ya da olmayan terleme belirgin özelliğidir. Biyopsi ekrin bezlerin olmadığını ya da iyi gelişmemiş olduğunu gösterir. Bu prenatal teşhisde kullanılabilir.

    Bu hastaların yüz özellikleri ve görünümü süphelidir. Hipotrikoz yaygındır. Ancak kuru deri, ince, seyrek, sarı ve kuru saç inkomplet olabilir. Periorbital hiperpigmentasyon olabilir. Parsiyal ya da total anodonti vardır. Tırnaklar ince ve köprülüdür. Deri yumuşak, ince, kuru ve düzdür. Katarakt gelişebilir. Çocukluk döneminde muhtemelen geçirilen hipertermik epizotlar nedeniyle bazı olgularda mental retardasyon olabilir. Sifiliz, lepra gibi durumlardan burun içi kavite değişiklikleri nedeniyle ayırt edilmelidir. Nazal durum tamamen düzeltilemez. Deprese nazal köprü ağır inflamatuar reaksiyon sonucu büyüyen nazal ve septal kemiklere kan sağlayabilme nedeniyle oluşur. Midfasiyal hipoplazi meydana gelir 6,10.

    Deri biyopsisi ile tanı konulur. Palmar deri biyopsi için uygun bölgedir. Terlemenin azalması ya da yokluğu palmar deriye uygulanan pilokarpin iyontoforezi ya da o-falaldehid ile saptanabilir. Etkilenmiş çocukların avuç içi çizgilerinde terleme porları görülmez ve taşıyıcı kızlarda sayıları azalmıştır. Sırta alkol içinde iyodun %2’lik solüsyonu uygulanarak takiben hintyağı içinde mısır nişastası süspansiyonu kullanılarak ter bezleri saptanabilir. Bu test taşıyıcıları tespit etmede faydalıdır. Linkaj analizi prenatal ve erken neonatal tanı için uygulanır 5,9-11,18. Hastalarımızın dördünde de nişasta testi ile sağlıklı cins ve yaşıtlarına göre karşılaştırılarak hipohidroz saptandı ve deri biyopsileri tamamen uyumlu bulundu.

    İmmün yetmezlikli anhidrotik ektodermal displazili hastalarda çok sayıda ve ağır bakteriyal hastalıklarla sonuçlanan konak savunması bozulmuştur. Bu hastalarda yapılan immünolojik çalışmalar, polisakkaritlere karşı spesifik serum antikorlarının yokluğunu 18,19, çoğu hastada düşük serum IgG ve/veya IgA seviyelerini 18-21 ve bazı hastalarda bozulmuş NK aktivitesini göstermektedir 22. Hastalarımızda ağır ve tekrarlayan infeksiyon öyküsü saptanmadı. İmmunolojik olarakta tetkikleri tamamen normaldi.

    Bu çocukların tedavisi yüksek çevre ısısına maruziyetten korunmayı içerir. Erken diş değerlendirmesi gereklidir. Suni gözyaşları kusurlu lakrimasyon olan hastalarda korneayı korur. Alopesi için peruk kullanımı önerilir 5,9-11,17,23.

    Bu az görülen hastalık literatür bilgileri eşliğinde tekrar gözden geçirildi. Olgularımızın kız olması ilgi çekici özelliğini daha da artırmaktadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Palit A, Inamadar AC. What syndrome is this? Christ-Siemens- Touraine syndrome (anhidrotic/hypohidrotic ectodermal dysplasia. Pediatr Dermatol 2006; 23: 396-398.

    2) Segurado Rodriguez MA, Ortiz De Frutos FJ, Cornejo Navarro P, et al. Hypohidrotic ectodermal dysplasia: A cause of fever of unknown origin. An Esp Pediatr 2002; 56: 253-257.

    3) Clarke A, Phillips DI, Brown R, Harper PS. Clinical aspects of Xlinked hypohidrotic ectodermal dysplasia. Arch Dis Child 1987; 62: 989-996.

    4) Vargas GA, Fantino E, George-Nascimento C, Gargus JJ, Haigler HT. Reduced Epidermal Growth Factor Receptor Expression in Hypohidrotic Ectodermal Dysplasia and Tabby Mice. J Clin Invest 1996; 97: 2426-2432.

    5) Ayşe Berna Anıl, Işıl Yücesoy, Gülseran Arslan, Özem Arıdaşır, Gönül Aydoğan. Ektodermal displazi. Göztepe Tıp Dergisi 2003; 18: 126-128.

    6) Fazilet Karakoç, Gökhan Baysoy, Bülent Karadağ, Abdullah Bereketi, Elif Dağlı. Ektrodaktili ektodermal displazi-clefting sendromuna eşlik eden bir trakeal bronkus olgusu. Türk Pediatri Arsivi 2001; 36: 75-78.

    7) Sinha V, Sinha S. Anhidrotic ectodermal dysplasia presenting as atrophic rhinitis and maggots. Indian Pediatrics 2003; 40: 1105- 1106.

    8) Kerr CB, Well RS, Cooper KE. Gene effect in carriers of anhidrotic ectodermal dysplasia. J Med Gen 1966; 3: 169-170.

    9) Zonana J. Hypohidrotic (anhidrotic) ectodermal dysplasia: molecular genetic research and its clinical applications. Semin Dermatol 1993; 12: 241-246.

    10) Mehmet Yıldırım, Vahide Baysal, Özden Çandır. Anhidrotik ektodermal displazi (olgu raporu). Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi 2000; 20: 366-368.

    11) Baer ST, Coulson IH, Elliman D. Anhidrotic ectodermal dysplasia: ENT presentation in infancy. J Laryngol Otol 1988; 102: 458-459.

    12) Sachidananda R, Nagadi A, Dass AA, Praveen Kmar BY. Anhidrotic ectodermal dysplasia presenting as atrophic rhinitis. J Laryngol Otol 2004; 118: 556-557.

    13) Günseli Köymen, Şeniz Karaçay, Feridun Başak, A Erman Akbulut, Ceyhan Altun. Ektodermal displazi olgusunda kombine dişsel tedavi. Gülhane Tıp Dergisi 2003; 45: 79-81.

    14) Yavuz I, Baskan Z, Ulku R, ve ark. Ectodermal dysplasia: Retrospective study of fifteen cases. Arch Med Res 2006; 37: 403-409.

    15) Zonana J, Clarke A, Sarfarazi M, et al. X-linked hypohidrotic ectodermal dysplasia: localization within the region Xq11-21.1 by linkage analysis and implications for carrier detection and prenatal diagnosis. Am J Hum Genet 1988; 43: 75-85.

    16) Naeem M, Jelani M, Lee K, et al. Ectodermal dysplasia of hair and nail type: mapping of a novel locus to chromosome 17p12- q21.2. Br J Dermatol. 2006; 155: 1184-1190.

    17) Zonana J, Jones M, Browne D, et al. High-resolution mapping of the X-linked hypohidrotic ectodermal dysplasia (EDA) locus. Am J Hum Genet 1992; 51: 1036-1046.

    18) Zonana J, Elder ME, Schneider LC, et al. A novel X-linked disorder of immune deficiency and hypohidrotic ectodermal dysplasia is allelic to incontinentia pigmenti and due to mutations in IKK (NEMO). Am J Hum Genet 2000; 67: 1555-1562.

    19) Carrol, ED, Gennery AR, Flood TJ, Spickett GP, Abinun M. Anhidrotic ectodermal dysplasia and immunodeficiency: the role of NEMO. Arch Dis Child 2003; 88: 340-341.

    20) Doffinger R, Smahi A, Bessia C, et al. X-linked anhidrotic ectodermal dysplasia with immunodeficiency is caused by impaired NF-B signaling. Nat Genet 2001; 27: 277-287.

    21) Thomas C, Suranyi E, Pride H, Tyler W. A child with hypohidrotic ectodermal dysplasia with Dai YS, Liang MG, Gellis SE, Bonilla FA, Schneider LC, Geha RS, Orange JS. Characteristics of mycobacterial infection in patients with immunodeficiency and nuclear factor-kappaB essential modulator mutation, with or without ectodermal dysplasia. J Am Acad Dermatol 2004; 51: 718-722.

    22) Courtois G, Smahi A, Reichenbach J, et al. A hypermorphic IB mutation is associated with autosomal dominant anhidrotic ectodermal dysplasia and T cell immunodeficiency. Clin Invest 2003; 112: 1108-1115.

    23) Hobkirk JA, Nohl F, Bergendal B, Storhaug K, Richter MK. The management of ectodermal dysplasia and severe hypodontia. International conference statements. J Oral Rehabil 2006; 33: 634-637.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Olgu Sunusu
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]