İç organ malinitelerinin deri metastazları karaciğer, akciğer,
lenf nodülleri, kemik ve beyin gibi organ metastazlarına göre
az olup %0.5-%9 arasında değişmektedir
3,4. İlk bulgu
olarak deri metastazının ortaya çıkması %0.8 civarında
beklenir ve en sık meme, melanoma, baş ve boyun bölgesinin
mukozal tümörleri ile akciğer, böbrek ve over kanserlerinde
görülür
4-7. Deri metastazları bilinmeyen bir internal
malinitenin ilk bulgusu olabileceği gibi malignite tedavisi
alanlarda veya tedaviden yıllar sonra tedavinin yetersizliğinin
de bir göstergesi olarak ortaya çıkabilir. Deri metastazı
nedenleri, primer neoplazilerin toplumdaki insidansıyla
paralellik gösterir
4-8.
Karsinoma erizipeloides ilk kez 1931 yılında Rasch
tarafından keskin sınırlı eritem, ısı artışı ve endürasyonun
gözlendiği erizipel benzeri tablo olarak tanımlanmıştır 9,10.
KE en sık meme karsinomu ile birlikteliğine rastlandığı için
önceleri 'memenin inflamatuar karsinomu' olarak da
adlandırılmasına rağmen daha sonra akciğer, mide, tiroid,
prostat ve larinks gibi organ maliniteleri ve melanoma ile
birlikteliği de bildirilmiştir 8-19.
Lezyonlar çoğunlukla tutulan meme üzerinde, bölge
drenajını sağlayan yüzeyel ve derin lenfatiklerin ya da lenf
nodlarının tümör hücreleriyle invazyonla tıkanması sonucu
oluşur 2,4,5. Literatürde deri metastazları içerisinde yer
almasına rağmen; KE'nin tümör hücrelerinin deriye komşuluk
yoluyla ulaşmasından dolayı invaziv karsinom olduğu
unutulmamalıdır.
İngilizce literatürde dört meme karsinomu, dört gastrik
adeno karsinom, iki prostat karsinomu, bir tiroid karsinom ve
bir akciğer karsinomunun neden olduğu toplam 12 KE vakası
tanımlanmıştır 8-17. Türkçe literatürde ise üç meme
karsinomu, bir gastrik adeno karsinomu, bir larinks karsinomu
ve bir malign melanomaya eşlik eden toplam altı KE vakası
bildirilmiştir 18-20. Bildirilen olgular içerisinde yaş dağılımı
45 yaş ile 83 yaş arasında değişmekteyken bizim olgumuz 38
yasında olup literatürdeki en genç vakaydı.
Literatürdeki KE vakaları primer karsinom tanısı
aldıktan sonraki 3 ay ile 10 yıl arasında oluşmuştur. KE
genellikle kötü prognozun bir göstergesidir ve hastalar KE
tanısı aldıktan sonra üç ay içinde kaybedilir 8-20. Bizim
olgumuzda invaziv duktal karsinom tanısı konulduktan 29 ay
sonra KE kliniği gelişti ve KE tanısı aldıktan bir ay sonra hasta
kaybedildi.
KE'nin ayırıcı tanısında erizipel, sellülit, radyasyon
dermatiti, elefantiazis ve kontakt dermatit düşünülmelidir.
Erizipelden ayırıcı tanısında lezyonun ağrılı olmaması, ateş
yüksekliğinin eşlik etmemesi ve antibiyotik tedavisine cevap
vermemesi yol göstericidir.
Literatürde bazı KE vakalarının kemoterapi, radyoterapi,
lenfadenektomi ve cerrahi eksizyon sonrasında geliştiği
bildirilmiştir. Bu durum tümör hücrelerinde mutasyon,
mikrosirkülasyonda değişimi ve tedavi sonrası tümör
hücrelerinin dökülmesi şeklinde açıklanmıştır 1, 21.
Hastalığın kesin tanısı histopatolojik incelemede yüzeyel
ve derin dermal lenfatiklerin tümör hücreleri ile invaze olduğu
gösterilerek konur 2,9. Olgumuzun deri biyopsi
incelemesinde yüzeyel ve derin dermal lenfatiklerin tümör
hücreleri ile invaze olduğu görülerek meme karsinomuna
sekonder karsinoma erizipeloides tanısı konuldu.
KE'in özel bir tedavisi yoktur. Altta yatan primer
tümörün tedavisi yeterlidir. Literatürde gastrik karsinomun
neden olduğu KE vakalarında radyoterapi, kemoterapi ve
intralezyonel interlökin-2 tedavisinin oldukça etkili olduğu
bildirilmiştir 14,16.
Sonuç olarak iç organ malignitelerinin deri invazyonları
erizipel, telenjiektazi ve morfea benzeri lezyonlarla
seyredebilmekte ve bu klinik tablolar klinisyen için yanıltıcı
olabilmektedir. Özellikle onkoloji konsültasyonları
değerlendirilirken her türlü klinik tablonun altında iç organ
malignitelerinin deri metastazı olabileceği unutulmamalıdır.
Biz bu çalışmada invaziv duktal karsinomun neden olduğu
memenin inflamatuar karsinomu olan literatürdeki en genç
vakayı sunarken sistemik malignitelerin deri metastazlarına
dikkat çekmeyi amaçladık.