Bu araştırmada öğrencilerin %87.2'si kahvaltı, %93.0'ı öğle yemeği, %94.9'u akşam yemeğini her gün muntazam olarak tüketiyordu. Önder ve arkadaşlarının Ankara Gülveren Lisesi
öğrencilerinde yaptıkları çalışmada %60.7'sinin düzenli kahvaltı yaptıkları bildirilmiştir
21. 1985 yılında Sagun tarafından Ankara'da lise son sınıf öğrencilerinde yapılan araştırmada kız öğrencilerde sabah kahvaltı yapma sıklığı %58.9 iken erkek öğrencilerde bu sıklık %73.3' e ulaşmaktadır
22. Türkan ve arkadaşlarının meslek lisesi öğrencilerinde yaptıkları çalışmalarında öğrencilerin %23.3'ünün düzenli kahvaltı yapmadıkları bulunmuştur
23. Günün önemli bir öğünü olan kahvaltı fiziksel büyüme ve gelişmenin yanı sıra okul başarısı üzerine de etkilidir. Bizim sonuçlarımız bu araştırmalara göre öğrencilerimizin daha yüksek sıklıkta her gün kahvaltılarını yaptıklarını göstermektedir.
Bu çalışmada, öğrencilerin annelerinin %32.2'si (n=115) üniversite mezunu, %24.9'u (n=88) lise, %31.7'si (n=113) ilkokul mezunu olup, % 22.4'ü (n=80) memur idi. Babaların % 54.6'sı (n=195) üniversite, %24.7'si lise (n=88) mezunu, %59.9'u (n=214) esnaf ve %30.0'ı (n=107) memur idi. Öğrencilerin anne ve babalarının eğitim düzeyleri 2003 TNSA değerlerinden yüksek bulunmuştur (3'ün 7'si). 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasına (TNSA-2003) göre kadınların %61'i, erkeklerin %77'si ilkokul ve altı öğrenim düzeyindedir 24.
Özellikle çocukluk, gebelik, emziklilik ve yaşlılık dönemlerinde kemik sağlığı açısından çok önemli olan süt ve yoğurt %62.5 sıklıkta her gün tüketilmektedir. Tablo 4 ‘de görüldüğü gibi C vitamini ve demir dışında makro ve mikro besin öğeleri için iyi bir kaynak olan süt içme alışkanlığının, yoğurt, peynir, yumurta, et gibi temel besin maddelerinin tüketimi düşüktür. 1974 Türkiye Ulusal Beslenme Araştırması sonuçlarına göre süt-yoğurt tüketimi kişi başına günlük 78.7g iken, 1984 yılı araştırmasında 69 grama düşmüştür 25-27. Tezcan ve arkadaşlarının Ankara'da bir ilköğretim okulunda yaptıkları çalışmada süt ve süt ürünlerinin öğrencilerin %75.8'i tarafından her gün düzenli olarak tüketildiğini saptamışlardır 28.
Bizim çalışmamızda en az haftada 1-2 kere ve daha fazla olmak üzere kola tüketimi %40.4, meyve suyu tüketimi %73.4, taze meyve tüketimi %98.6 idi. 1985 yılında Sagun tarafından yapılan Ankara'da lise öğrencilerinde yapılan araştırmada sandviç, simit tüketimi orta sosyo-ekonomik bölgedeki öğrencilerde %78 kola, meyve suyu tüketimi %73 gibi yüksek oranda, meyve tüketimi ise çok daha düşük olarak (%30) bulunmuştur 22. Öğrencilerin besin değeri düşük gıdalardan uzaklaşıp taze sebze, meyve tüketiminin özendirilmesi gerekmektedir. Bizim çalışmamızda en az haftada 1-2 kere ve daha fazla olmak üzere şeker-çikolata tüketimi %88, cips-patates %71.7, kola tüketimi %40.4 idi. Rakıcıoğlu ve arkadaşları çalışmalarında çocukların şeker ve çikolata (%32.8), cips, kraker vb. besinleri (%15.4) ve kolalı içecekleri (%59) tüketim sıklıklarının yüksek olduğu görülmüştür 29.
Bizim çalışmamızda öğrenciler %13.2 sıklıkta hiç et tüketmediğini, %47.3'ü haftada 1-2 kez tükettiğini, %23.5'i yumurtayı her gün tükettiklerini, %49.0'ı kuru baklagilleri haftada 1-2 kez tükettiklerinin ifade etmişlerdir. Tezcan'ın çalışmasında ise öğrencilerin %11.0'inin hiç et tüketmediği, %36.1'inin ise yalnızca ayda 1-2 kez et tükettiği; her gün tüketmeleri gereken yumurtanın ise öğrencilerin sadece %22.0'si tarafından düzenli olarak tüketildiği tespit edilmiştir. Aynı çalışmada her iki öğrenciden birisinin düzenli olarak meyve ve sebze tükettiği ve %77.8'in haftada en az iki kez kuru baklagil tükettikleri belirtilmiştir 28.
Öğrencilerde antropometrik ölçümler sonucu yaş ve cinse özel BKİ persentil değerleri hesaplanarak, bireyin zayıf, normal, fazla kilolu ya da obez olup olmadığı tespit edildi. Bu sonuçlara göre 7 yaşındaki erkek ve kız öğrencilerde, 9 yaş kız ve erkeklerde, 10 yaş erkeklerde, 11 ve 12 yaş kızlarda zayıflık yoktu. Fazla kiloluluk sadece 14 yaş kız ve erkeklerde tespit edilmedi, obezite ise sadece 11 yaş erkeklerde yoktu. Zayıflık 14 yaş kızlarda %13.3, fazla kiloluluk 7 yaş erkeklerde %33.3, obezite 10 yaş erkeklerde %20.0 ile en yüksek değerlerde bulundu (Tablo5 ). Lissau ve arkadaşları 15 ülkenin 13 ve 15 yaşlarındaki 29242 çocuğunun BKİ'lerini karşılaştırdıkları çalışmalarında, en yüksek obeziteyi Amerika'da, en düşük obeziteyi ise Litvanya'da saptamışlardır 20. Amerika'da 1988-1994 yılları arasında yapılan Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması (NHANES) III ‘de 12-19 yaş döneminde obezite prevelansı %10.5 iken, NHANES 1999-2000 da bu oran %15.5'e yükselmiştir 30. Kanada'da 9-12 yaş grubu 2108 çocukta yapılan, BKİ'lerinin National Health and Nutrition Examination II'ye (NHANES II) göre değerlendirildiği çalışmada erkeklerin % 35.2'sinde fazla kiloluluk, %15.1'inde obezite saptanmış olup; bu oranlar kızlar için sırasıyla % 33.0 ve %13.3 olarak bulunmuştur 31. Bu oranlar bizim çalışma-mızdaki bulduğumuz değerler ile uyumlu idi. Ülkemizde ise bu konuda sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bundak ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, 18 yaş Türk erkek çocuklar için fazla tartılı olma oranını %25, obezite oranını %4 olarak bildirmişlerdir. 14 yaş Türk kızları için ise fazla tartılı olma oranını % 15, obezite oranını %1 olarak bildirmişlerdir 4. Cinaz ve arkadaşları ise 12600 okul çocuğunu kapsayan geniş bir saha çalışması yaparak BKİ persentil değerlerini çıkartmıştır. Çalışmalarında obezite prevalansını % 7.5, fazla kilolu çocuk prevalansını ise %6.3 olarak saptamışlardır 32. Aslan ve arkadaşları Ankara Eryaman Sağlık Ocağı bölgesindeki lise 2. sınıf kız öğrencilerinde yaptıkları çalışmada PEM oranını %36.0 olarak tespit etmişlerdir 5. Bu sonuçlar bizim çalışmamız ile uyumlu idi.
Bizim çalışmamızda fazla kilolu olma ve obezite malnütrisyondan fazla bulunmuştur. Bu durum ailelerin sosyo ekonomik yönden iyi olmaları ve öğrencilerin istedikleri zaman gıda maddelerine kolay ulaşabildiği şeklinde yorumlanabilir.
Bu çalışmanın sonuçlarını özetleyen ve sağlıklı beslenme alışkanlığının önemini, beslenme bozukluklarının yol açabileceği sağlık sorunlarını ve çözümlerini konu alan broşür, vb. hazırlıkların yapılması planlanmış ve okulun idaresi ile iletişime geçilmiştir. Bireylerin yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesi, doğru beslenme alışkanlıkları kazanması; toplumda obezite, kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser vb. hastalıkların görülme riskinin azalması, protein enerji malnütrisyonu, vitamin-mineral yetersizliklerinin önlenmesi vb. beslenme ile ilgili sağlık sorunlarının en aza indirilmesinde rol oynayan koruyucu etmenlerden biridir. Kemik gelişimi, bilişsel yetenek ve okul performansındaki artış ve ileri yaşlarda görülen bazı hastalıkların önlenmesinde de çocuklukta kazanılan beslenme alışkanlıklarının önemi büyüktür 33,34. Beslenme konusunda yapılan araştırmaların daha yararlı olabilmesi için beslenme durumunu ortaya koyan kriterlerin yaş gruplarına uygun seçilmesi, sonuçların dikkatle yorumlanması ve doğru müdahale programlarının sağlık ve eğitim hizmetlerinin bütüncül yaklaşımı içinde yürütülmesi gerekmektedir 3,34. Çocuklukta kazandırılan sağlıklı beslenme alışkanlıklarının pekiştirilmesinde okul ortamı büyük önem taşımaktadır. Öğrencilerinin beslenme durum ve alışkanlıklarını saptamaya yönelik yapılmış olan bu çalışma ileride yapılması planlanan benzer çalışmalara veri tabanı oluşturmak açısından önemlidir.
TEŞEKKÜR
Çalışmamızın yürütülmesinde desteklerini gördüğümüz Konya İl Milli Eğitim Müdürüne, Abdullah Aymaz İlköğretim Okulu Müdürü, rehberlik öğretmeni ve sınıf öğretmenlerine teşekkürlerimizi bildiririz.