[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2009, Cilt 14, Sayı 1, Sayfa(lar) 042-046
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
4. Ventrikül Tümörlerinin Transvermian Yolla Cerrahi Tedavi Sonuçları
Halil İbrahim SEÇER1, Özkan TEHLİ1, Bülent DÜZ1, Yusuf İZCİ1, Metin KAPLAN2, Engin GÖNÜL1
1Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D., ANKARA
2Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D., ELAZIĞ
Anahtar Kelimeler: 4. ventrikül tümörü, transvermian yaklaşım, telovelar yaklaşım, Fourth ventricle tumors, transvermian approach, telovelar approach
Özet
Amaç: Bu çalışmada, 1996-2006 yılları arasında transvermian yaklaşım ile opere edilip histopatolojik tanıları konulmuş dördüncü ventrikül tümörlü 26 olgunun kayıtları retrospektif olarak incelendi.

Gereç ve Yöntem: Olguların yaşları 5 ile 61 arasında değişmekte olup ortalama yaş 24'dü. 6 olgu pediatrik yaş gurubundaydı. Olguların 15'i erkek, 11'i kadındı. Hastaların hepsine bilgisayarlı beyin tomografisi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) tetkikleri ameliyat öncesi yapıldı. Olguların tamamında hidrosefali mevcuttu. Olguların 7 sine preoperatif dönemde kliniğimizde ya da ilk müracaat ettiği çevre hastanelerde eksternal ventrikül drenajı uygulandı. Olgular postoperatif 3 er aylık periodlarla MRG ile takip edildi. Takip süremiz 12 ile 72 ay arasında değişmekte olup ortalama 19,3 aydır. Olguların tümü konkord pozisyonda, suboksipital kraniektomi sonrası, inferior vermian yaklaşımla opere edildiler.

Bulgular: Cerrahiye bağlı mortalite olmadı. Bir olguda parsiyel serebellar eksizyon yapıldı. Postoperatif dönemde hiçbir olguya reoperasyon uygulanmadı, ventriküloperitoneal şant aplikasyonu yapılmadı.

Sonuç: Transvermian yaklaşımla opere edilen olgularda davranış bozuklukları, mutizm ve orofaringeal apraksi gibi defisitler oluştuğu bildirilse de klasik orta hat yaklaşımı ile 4. ventrikül tümörlerinin eksizyonu etkili, kontrollü, rahat ve kolay bir yöntemdir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Posterior fossanın anatomik olarak küçük bir kompartmandan oluşması nedeniyle bu bölgedeki tümörler hızlı bir şekilde gelişip nörolojik semptomlarla ortaya çıkar ve çoğunlukla hastanın yaşamını tehlikeye sokarlar 1.

    En sık rastlanan semptomlar, tümörün dördüncü ventrikülde obstrüksiyon yapması sonucu oluşan hidrosefali nedeniyledir. Bunlar baş ağrısı, bulantı, kusma, papil stazı, vertigo, ataksi, yürüyüş bozukluğu ve diplopidir 1.

    Posterior fossa tümörlerinin önemli bir bölümünü oluşturan 4. ventrikül tümörlerine cerrahi yaklaşım, ventrikül duvarı ve tabanındaki yapıların kolayca yaralanabilmesi sonucu, ciddi nörolojik defisitlerin gelişme riskinin yüksek olması nedeniyle nöroşirürjenleri daima uğraştırmıştır. Dördüncü ventriküle konvansiyonel suboksipital kraniektomi sonrası, inferior vermis diseksiyonu yaparak veya parsiyel serebellar eksizyon yaparak ulaşılabilir 2,3. Vermian diseksiyon yapmanın ve dentat nukleusu retrakte etmenin, özellikle çocuklarda mutizm, davranış bozuklukları ve orofaringeal apraksi yaptığı bildirilmiştir 4,5,6.

    4. ventrikül tümörlerinin cerrahisinde klasik orta hat yaklaşımından başka telovelar (serebellomedüller fissürden) yaklaşım 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16, Matsushima ve arkadaşlarının tarif ettiği, lateral duvar ve lateral reses açılımlarını içeren geniş açılımlı yaklaşım 17 ve endoskopik yaklaşımlar 18 da vardır. Tüm cerrahi yaklaşım yollarının birbirlerine avantaj ve dezavantajları mevcuttur.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    1996-2006 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Beyin ve Sinir cerrahisi Kliniğinde klasik orta hat transvermian yaklaşım ile opere edilen 4. ventrikül tümörlü 26 olgunun kayıtları retrospektif olarak incelendi. Olguların şikayet ve muayene bulguları, radyolojik tetkikleri, tümörlerin patolojik tanıları, cerrahinin sonuçları ve komplikasyonlar değerlendirildi.

    Hastaların hepsine bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) tetkikleri ameliyat öncesi yapıldı. Olguların tamamında hidrosefali mevcuttu. Olguların 2 sine preoperatif dönemde eksternal ventriküler drenajı (EVD) uygulandı. 5 olgu ise çevre hastanelerden EVD uygulanmış olarak kliniğimize sevk edildi.

    Şekil 1: Telovelar ve transvermian yaklaşım yolunun şematik görüntüsü Medulloblastoma: Genellikle medulloblastoma vermisi şişirip foramen Magendi'den protrüde olur. Aspiratöre kolay gelir. Öncelikle bir miktar tümörün içi boşaltıldıktan sonra, Olgular genel anestezi altında prone pozisyonda opere edildiler. Gerekli cilt temizliği yapıldıktan sonra, iniondan başlayıp servikal orta hatta servikal 2. vertebranın spinoz proçesi hizasına kadar devam eden midline cilt-ciltaltı insizyonu yapıldı. Daha sonra orta hatta avasküler bölgeden monopolar koter ile insizyon yapılıp kaslar ayrıldı, paravertebral adaleler ve oksipital kaslar bazen künt diseksiyonla, bazen de monopolar koter kullanılarak diske edildi. Hava embolisinden kaçınmak için mümkün olduğunca yumuşak ve kemik dokulardaki venöz kanamalar kontrol edildi. Yukarıda superior nuchal hat, bilateral mastoid proçesler ve kaudalde servikal 1 ve 2. vertebraların arkusları görülene kadar ekspojur genişletildi. Daha sonra Midas Rex drill ve kerrison ronjur kullanılarak suboksipital kraniektomi yapıldı. Kraniektomi foramen magnuma kadar genişletildi. Dura Y şeklinde açıldı. Bu sırada gerektiğinde oksipital sinüs ve sirküler sinüs koterize edilip kesildi. Araknoid insizyonuyla beyin omurilik sıvısı (BOS) drenajı sağlandıktan sonra inferior serebellar vermis bipolar koagülasyonla açıldı ve 4. ventriküle ulaşıldı. Bu aşamadan sonra tümörün cinsine göre cerrahi teknik belirlenip tümör eksizyonu yapıldı (Şekil 1).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: Telovelar ve transvermian yaklaşım yolunun şematik görüntüsü

    Medulloblastoma: Genellikle medulloblastoma vermisi şişirip foramen Magendi'den protrüde olur. Aspiratöre kolay gelir. Öncelikle bir miktar tümörün içi boşaltıldıktan üzerindeki yalancı kapsül nedeniyle diseke edilebildi. Cerrahisinde spinal yayılımı önlemek için, özellikle obex ve subaraknoid mesafeye pamuk pediler yerleştirildi. Serebellar tonsillerin arasından tümörün çıkarılması sırasında 4. ventrikül çıkışı ve tabanı görüldü. Özellikle 4. ventrikülün tabanının hasarlanmamasına özen gösterildi. Tümörün üst sınırının görülmesi ve diseksiyonu için inferior serebellar vermis bipolar koagülasyonla açıldı. Serebellar pedinkül invazyonu olgularımızda yoktu. Tümör eksizyonu tamamlandıktan sonra lateral resesler ve aquadukt slyvi görüldü.

    Ependimoma: Komşu nöral dokularla iyi demerkasyon hattı oluşturduklarından diseke edilebilirler. Çoğunlukla nöral dokulara infiltre olmazlar. 4 olguda tümör obekste lokalizeydi ve 4. ventrikül içine doğru büyümüşlerdi. Tümörler kolaylıkla inferior serebellar vermisin açılması ile total eksize edildi. Ancak 4. ventrikülde hypoglossal ve vagal trigondan kaynaklanan ve nöral dokulara infiltre olan tümörlerde total eksizyon için agresif davranılmamalıdır. 2 olgumuzda tümörün lokalizasyonu ve orijini bu şekildeydi, ancak nöral doku invazyonu bir olguda mevcutken diğerinde yoktu. Bu olgularda dikkatli bir diseksiyon ile 4. ventrikül tabanı diseksiyonu yapıldı. Nöral doku invazyonu olan olguda total rezeksiyon sağlanamazken diğerinde tümör total eksize edildi.

    Hemanjioblastoma: Olguların tümünde tümörün kistik kompanenti mevcuttu. Bilindiği gibi hemangioblastomlar vasküler tümör olduklarından, kanama riskini ortadan kaldırmak için, kistik kısmı boşaldıktan sonra tümörün mural nodülü bir bütün halinde çıkarılmaya çalışıldı. Tümör beslenmesi fazla olduğundan tümörün eksizyonu sırasında tümörün çevresi ve sap kısmı bipolar koter ile koagüle edildi. Tümör gerçek bir kapsül içermediğinden, kapsülün çıkarılmasına çalışılmadı. Mural nodülün çıkarılması yeterli olarak kabul edildi. Bir olguda geniş solid tümör mevcuttu ve oldukça lateralde yerleşmişti. Bu olguda tümör eksizyonu için parsiyel serebellar eksizyon yapıldı.

    Koroid Pleksus Papillomu: Koroid pleksus tümörleri geniş, frajil ve vaskülarize tümörlerdir. Bu nedenle cerrahinin en önemli noktası tümörün pedinkülünde bulunan tümörü besleyen damarların bulunması ve oblitere edilmesidir. Özellikle pediatrik hastalarda bunun önemi büyüktür. Ancak geniş ve kısa pedinküllü tümörlerde bu her zaman mümkün olmayabilir. Olgularımızın tamamı erişkin hastaydı ve tamamında tümörün orijin aldığı pedinkül öncelikle bulunup koagüle edildikten sonra tümör total olarak çıkarıldı. Hemodinamiyi bozacak şekilde kanama olmadı.

    Koroid Pleksus Karsinomu: Koroid pleksus karsinomları sıklıkla 4. ventrikül tabanına infiltredirler. Olgularımızın birinde tümör striae medullaris ile birlikte vagal ve hypoglossal trigon üzerinde 4. ventrikül tabanını invaze etmişti. Diğer iki olguda tümör stria medullarisin üzerinde, fasial kollikulusların üzerine invazeydi. Bu iki olguda tümör 4. ventrikül tabanına invazyon nedeniyle total rezeke edilemedi. İlk olguda ise tümör total rezeke edildi.

    Astrositoma: Bu tümörün dominant hücreleri olan astrositomlar fibriler, gemiositik, protoplasmik ve pilositik olarak sınıflandırılabilirler. Posterior fossada sıklıkla pilositik astrositoma görülür. Pilositik astroistom kistik kompanentli mural nodül içerir. Erişkinlerde daha nadirdir. Pilositik astroistom olgularında kist boşaltıldıktan sonra mural nodülün çıkarıldı. Bir olguda kist duvarı da çıkarıldı, diğer olgularda kist duvarı çıkarılmadı. Diğer astrositoma olgularımız, daha çok serebellar yayılım gösterip 4. ventrikül posterior duvarında lokalize grade I ve grade II astrositomalardı. Grade I ve bir grade II astrositoma olgusunda total rezeksiyon yapılırken, diğer grade II astrositoma olgusunda, pedinküler yayılım nedeniyle total eksizyon yapılamadı.

    Ameliyat sonrası hastalar 24 saat yoğun bakım ünitemizde tutuldu. Hastaların vital ve nörolojik bulguları takip edildi. Hastalara postoperatif 6. saatte ve 24. saatte olmak üzere iki kez BBT çekildi. Olgulara 3 gün profilaktik olarak antibiotik verildi. Komplikasyon gelişmeyen tüm hastalar postoperatif 5. günde taburcu edildiler.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Olguların yaşları 5 ile 61 arasında değişmekte olup ortalama 24'dü. 6 olgu pediatrik yaş gurubundaydı. 15'i erkek, 11'i ise kadındı. Semptomların başlangıç süresi lezyonun türüne bağlı olarak 15 gün ile 1 yıl arasında değişmekteydi. En sık karşılaşılan semptom baş ağrısı olurken, papil stazı olguların 24'ünde mevcuttu. Olgularda sık görülen semptom ve bulgular Tablo 1'de görülmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: En sık görülen semptom ve bulgular

    Cerrahiye bağlı mortalite görülmedi. Postoperatif dönemde hiçbir olguya ventriküloperitoneal şant uygulanmadı. Proeperatif dönemde drenajı olan hastaların drenajları postoperatif 24. saat kontrol BBT'leri görüldükten sonra çekildi. Yara yeri enfeksiyonu ve herhangi bir nedenden dolayı reoperasyonumuz olmadı. Bir olguda postoperatif 3. günde BOS fistülü gelişti. Cilt sütürü revizyonu yapılmasına rağmen düzelme olmaması üzerine 5 gün süre ile hastaya lomber devamlı direnaj uygulandı.

    Koroid pleksus karsinomlu 57 yaşında bir olgu postoperatif erken dönemde solunum distresi sonrası gelişen pnömoni sonucu ve koroid pleksus karsinomlu 61 yaşındaki bir diğer olgumuz postoperatif 12 ayda kardiak arrest sonucu ex oldu.

    Tümörlerin yaş ve cinsiyete göre histopatolojik tanılarına dağılımı Tablo 2'de görülmektedir. Buna göre 5 olguda hemanjioblastoma, 3 olguda medulloblastoma, 3 olguda koroid pleksus papillomu, 3 olguda pleositik astrositoma (Şekil 2), 6 olguda epandimoma (Şekil 3), 3 olguda koroid pleksus karsinomu, 2 olguda grade II astrositoma ve bir olguda grade I diferansiye astrositoma tespit edildi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Histopatojik tanılar


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: 9 yaşında Pleositik Astrositom olgusunun A: preopoperatif sagital B: Preopaeratif aksial C: Postoperatif sagital D: postoperatif T1 sekans MR görüntüleri


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: 22 yaşında Epandimoma olgusunun A: preopoperatif sagital B:Preopaeratif aksial C: Postoperatif sagital D:postoperatif T1 sekans MR görüntüleri

    Olgular postoperatif 3 er ay ara ile MRG ile takip edildi. Takip süremiz 12 ile 72 ay arasında değişmekte olup ortalama 19,3 aydır. Halen 26 olgunun 9 tanesi takipte olup, 3 olgu postoperatif 12-15. ay, 5 olgu postoperatif 15-18. ay, 2 olgu postoperatif 18-21. ay, 3 olgu postoperatif 21-24. ay, 2 olgu postoperatif 24-36 ayda takipten çıktılar.

    Olguların 11'inde (%42,30) geçici ataksi oluştu. 2 (%7,6) olguda postoperatif 3. ay kontrolünde kaybolan nistagmus ve bir pediatrik olguda postoperatif 3. ayda oldukça düzelen mutizm (%3,8) tespit edildi. 4. ventrikül tabanına invaze olan bir ependimoma olgumuzda ise geçici tek taraflı hypoglossal sinir felci oluştu.

    Serimizde 22 olguda (%84,6) total tümör rezeksiyonu sağlandı. Bu olgularda takip süresince nüks tümör görülmedi. Ependimoma, koroid pleksus karsinoma, grade II astrositoma ve medulloblastomalı toplam 14 olguya postoperatif radyoterapi uygulandı. 2 koroid pleksus karsinomu, 1 grade II astrositoma, 1 epandimoma olgusunda total rezeksiyon sağlanamadı. Bu olguların takibinde tümör boyutlarında büyüme saptanmadı.

    Reoperasyona gerek duyulmadı. Bu 4 olgudan 2'si halen takibimizdedir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    4. ventrikül tümörlerinin eksizyonu için klasik yöntem olan ve inferior serebellar vermis insizyonu sonrası her iki taraftaki vermisin lateral retraksiyonunu içeren transvermian yaklaşım Dandy ve Kempe tarafından tarif edilmiştir 3,9. Vermian insizyon patolojiye ulaşana kadar uvula, piramid, tuber ve foliumu içerebilir, ancak komplikasyonlardan kaçınmak için vermian insizyonunun kısa tutulması gerektiği bildirilmiştir 19. Olgularımızda inferior vermis insizyonu Tanrıöver ve arkadaşlarının 16 tarif ettiği gibi kranialde fastigiumun hemen üzerinde sonlandırıldı. Tela koroidea ve inferior medullar velumun orta hattan açılması ile aquaduktan obekse kadar, üstte sınır superior medullar velum, laterallerde ise vestibüler alanın medialinde stria medullarisler olmak üzere ekpojur sağlandı. Tümörün lokalizasyonuna göre gerektiğinde laterale doğru telar insizyon ilerletilip foramen Luschka'ya kadar akspojur genişletildi. Bu yöntemin 4. ventriküle ulaşmak için tolere edilebilir iyi bir yöntem olduğu bilinse de vermis insizyonunun, denge ve yürüme bozukluğu, trunkal ataksi, baş ve boyunda salınım ve nistagmusla karakterize kaudal vermis sendromuna neden olabileceği bildirilmiştir 20,21. Ayrıca vermian insizyon yapmanın ve dentat nukleusu retrakte etmenin, özellikle çocuklarda mutizm, davranış bozuklukları ve orofaringeal apraksi yaptığı gösterilmiştir 4,5,6. Bu komplikasyonlardan dolayı 4. ventriküle ulaşmak için alternatif cerrahi yollar tarif edilmiş ve bu yaklaşım şekillerinin mikrocerrahi anatomisi bildirilmiştir 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,22. Serimizde 11 olguda geçici ataksi, 6 pediatrik olgunun ise sadece birinde geçici mutizm görülmüştür.

    Mikrocerrahi anatominin gelişmesi ile posterior fossa ve 4. ventrikül anatomisi Rhoton ve arkadaşları tarafından ayrıntıları ile ortaya konmuştur 12,14,15,16. Rhoton ventriküler kavitenin, aquaduktan obekse ve lateralde reseslerle sınırlanmış pedinküler yüzeye kadar ortaya konabilmesi için foramen Luschka ya kadar tela koroidea ve inferior medüller velumun açılması gerektiğini bildirmiştir 14. Bugüne kadar izole olarak telakoroidea ve inferior medüller velumun açılmasına bağlı gelişen nörolojik defisit ve komplikasyon bildirilmemiştir.

    Telovelar yaklaşım, ismini 4. ventrikülün inferior tabanını oluşturan tela koroidea ve inferior medüller velumdan alır. Bu iki yapı inferiordan açıldığında tonsil kolaylıkla süperolaterale doğru retrakte edilir, tonsil, vermis ve medulla arasında bulunan serebellomedüller fissür diseke edilip genişletilir, böylelikle lateral reses ve foramen Luschka'ya kadar ekspojur sağlanır. Telovelar yaklaşımın en büyük avantajı, özellikle 4. ventrikülün süperolateral kısmı ve Foramen Luschka'nın daha iyi ortaya konmasıdır 7,16. Ayrıca servikal birinci vertebranın posterior arkusunun eksizyonun, cerrahi yaklaşım açısını artırarak ekspojuru genişlettiği bildirilmiştir 7. Bu yaklaşım şeklinin 4. ventrikül tümörleri için uygun bir cerrahi yaklaşım yolu olduğu bildirilse de8,9,11,13,22, daha çok 4. ventrikülün küçük tümörlerinde uygun olduğu, geniş tümörlerde ise total tümör eksizyonu sırasında retraksiyona bağlı vermis, tonsil veya serebellumda yaralanmalar olabileceği, tümörün diseksiyonu sırasında vasküler ve/veya önemli nöral merkezlerin hasarlanabileceği bildirilmiştir. Telovelar yaklaşımla opere edilen olgularda azımsanmayacak miktarda serebellar ataksi, mutizm gibi nörolojik defisitler rapor edilmiştir13,17. Büyük tümörlerde defisitleri azaltabilmek için retraksiyon ve diseksiyonun birlikte yapılması ve tümörün içten dekompresyonu önerilmiştir8,13. Geniş tümörlerde, vermian hasarı azaltmak için serebellomedüller yaklaşım, 1 cm lik inferior vermian insizyonla kombine edilebilir4.

    Yine Matsushima ve arkadaşları 4. ventrikül açılımını 3 şekilde tarif etmişlerdir: geniş açılım, lateral duvar açılımı ve lateral reses açılımı. Geniş tümörlerde ve akuadukt lezyonlarında, bilateral uvulotonsiller ve medüllotonsiller diseksiyonun yapılmasını önermiştir17. Bunun dışında 4. ventrikül tümörlerinin cerrahisi için nöroendoskopik teknikler18 de bildirilmiştir.

    Olgularımızda tümör rezeksiyonu suboksipital kraniektomi ve inferior vermis insizyonu ile yapıldı. Serimizde mortalite oranımız %7.69, morbidite oranımız ise %53,84 dür. Postoperatif gelişen defisitler kalıcı olmamış, takiplerimizde defisitlerin hızla düzeldiği görülmüştür. Transvermian yaklaşımla opere edilen 26 olgunun %84,6'sında total tümör rezeksiyonu sağlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Sonuç
    4. ventrikül tümörleri özellikli cerrahi gerektirir patolojilerdir. Patolojiye ulaşmada birçok cerrahi yol bildirilmiş, bu bölgenin ve ulaşım yollarının mikrocerrahi anatomisi tarif edilmiş olsa da 4. ventrikül tümörlerinin cerrahi tedavisinde temel prensip 4. ventrikülün duvarlarında büyük defisitlere neden olabilecek yapıların bulunduğunu akıldan çıkarmamaktır. Bilindiği gibi bu yapılar, dentat nukleus, serebellar pedinküller, ventrikül tabanı, posterior inferior cerebellar arter ve dallarıdır 14.

    Transvermian yaklaşımda sıklıkla postoperatif pediatrik olgularda mutizm, davranış bozuklukları ve orofaringeal apraksi oluşturduğu bildirilse de 4. ventrikül tümörlerinin cerrahisinde temel prensibe dikkat edildiği sürece, transvermian yaklaşım etkili, kontrollü, rahat ve kolay bir yöntemdir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Zabek M. Primary posterior fossa tumours in adult patients. Folia neuropathol 2003; 41:231-236.

    2) Frazier CH. Remarks upon the surgical aspects of tumors of the cerebellum. NY State J Med 1905; 18:272-280 ve 332-337.

    3) Kempe LG: Operative Neurosurgery. In: Kempe LG (Editor). Operative Neurosurgery, Cilt 2, Wien, New York: Springer, 1970: 14-17.

    4) Dailey AT, McKhann GM II, Berger MS: The pathophysiology of oral pharyngeal apraxia and mutism following posterior fossa tumor resection in children. J Neurosurg 1995; 83:467-475.

    5) Pollack IF, Polinko P, Albright AL, Towbin R, Fitz C: Mutism and pseudobulbar symptoms after resection of posterior fossa tumors in children: incidence and pathophysiology. Neurosurgery 1995; 37:885-893.

    6) Van Callenberg F, De Laar AY, Plets C, Goffin J, Caesar P: Transient cerebellar mutism after posterior fossa surgery in children. Neurosurgery 1995; 37:894-898.

    7) Deshmukh VR, Figueiredo EG, Deshmukh P, Crawford NR, Preul MC, Spetzler RF: Quantification and comparison of telovelar and transvermian approaches to the fourth ventricle. Neurosurgery Suppl 2006; 58:202-207.

    8) El-Bahy K: Telovelar approaches to the fourth ventricle: operative findings and results in 16 cases. Acta Neurochirurgica 2005; 147:137-142.

    9) Gök A, Alptekin M, Erkutlu İ: Surgical approach to the fourth ventricle cavity through the cerebellomedullary fissure. Neurosurg Rev 2004; 27:50-54.

    10) Kellogg JX, Piatt JH Jr: Resection of fourth ventricle tumors without splitting the vermis: the cerebellomedullary fissure approach. Pediatr Neurosurg 1997; 27:28-33.

    11) Matsushima T, Fukui M, Inoue T, Natori Y, Baba T, Fujii K: Microsurgical and magnetic resonance imaging anatomy of the cerebellomedullary fissure and its application during fourth ventricle surgery. Neurosurgery 1992; 30:325-330.

    12) Mussi ALM, Rhoton AL Jr: Telovelar approach to the fourth ventricle: microsurgical anatomy. J Neurosurg 2000; 92:812-823.

    13) Rajesh BJ, Rao BRM, Menon G, Abraham M, Easwer HV, Nair S: Telovelar approach: technical issues for large ventricle tumors. Childs Nerv Syst 2007; 23:555-558.

    14) Rhoton AL Jr: The posterior cranial fossa: microsurgical anatomy and surgical approaches. Neurosurgery 2000;47:7-92.

    15) Rhoton AL Jr: Cerebellum and fourth ventricle. Neurosurgery Suppl 2000; 47:7-27.

    16) Tanrıöver N, Ulm AJ, Rhoton AL Jr, Yasuda A: Comparison of the transvermian and telovelar approaches to the fourth ventricle. J Neurosurg 2004; 101:484-498.

    17) Matsushima T, Inoue T, Inamura T, Natori Y, Ikezaki K, Fukui M: Transcerebellomedullary fissure approach with special reference to methods of dissecting the fissure. J Neurosurg 2001; 94:257-264.

    18) Matula C, Reinprecht A, Roessler K, Tschabitscher M, Koos WT: Endoscopic exploration of the IVth ventricle. Minim Invasive Neurosurgery 1996; 39-3:86-92.

    19) Sekhar LN: Midline and paramedian posterior fossa approaches to cerebellar and brainstem lesions. In: Sekhar LN, de Oliveira E (Editors). Cranial Microsurgery: Approaches and Techniques, New York: Thieme, 1999:378-399.

    20) Holmes G: The Croonian lectures on the clinical symptoms of cerebellar disease and their interpretation. Lancet 1922; 1:1177-1182 ve 1231-1237.

    21) Holmes G: The Croonian lectures on the clinical symptoms of cerebellar disease and their interpretation. Lancet 1922; 2:59-65 ve 111-115.

    22) Ziyal İM, Sekhar LN, Salas E: Subtonsillar-transcerebello-medullary approach to lesions involving the fourth ventricle, the cerebellomedullary fissure and the lateral brainstem. Br J Neurosurg 1999; 13:276-284.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]