Meme başı adenomu oldukça nadir görülen benign bir patolojidir.
İlk kez 1955'te Jones tarafından tanımlanmıştır
1.
Florid papillomatozis, eroziv adenomatozis, subareolar
duktus papillomatozisi, papiller adenom veya süperfisiyal
papiller adenomatozis olarak da adlandırılır. Taylor ve ark.ve
Goldman ve ark. memenin stromal yapısındaki adenomatöz
proliferasyon nedeniyle meme başı adenomu tanımlamasını
kullanmıştır
5. Farklı miktarlarda epitelyal-myoepitelyal
proliferasyon ve fibröz doku karışımından oluşan bu antiteyi
Rosen ve Oberman 4 gruba ayırmıştır: i) Sklerozan
papillomatozis patern ii) Papillomatozis patern iii) Adenozis
patern iiii) Miks proliferatif tip
1-3.
Meme başı adenomu tesbit edilen hastaların çoğu 40-50
yaş arasındaki kadınlar olup hemen daima tek meme tutulur.
En sık rastlanan klinik bulgu meme başında ağrılı, hassas
kitle ve sertliktir. Bunları sırasıyla meme başında kızarıklık,
erozyon, kaşıntı, kanlı veya seröz akıntı takip eder. Düzensiz
geniş ve deforme meme başı mevcuttur. Semptomlar siklik
olabilir ve premenstruel periyodla artış gösterebilir. Semptomların
başlamasıyla ile tanı konması arasındaki süre de ğişmekle birlikte genellikle birkaç yıldır. Genç hastalarda
sıklıkla ailede meme kanseri öyküsü mevcuttur. Uzun süredir
devam eden meme başının ülsere görünümü nedeniyle klinik
olarak Paget hastalığından ayırtedilmesi oldukça güçtür1-9.
Paget hastalığı ve invaziv adenokarsinoma dışında
intraduktal papilloma, fibrokistik hastalık, mammarian duktus
ektazisi, fibroadenoma, ve kronik subareolar abse de meme
başını tutabildiğinden ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır4-7.
Meme başı adenomu mammografide sınırları net seçilemeyen
nodüler dansite olarak izlenir. Kalsifikasyon içerebilirler.
Ultrasonografide, ön-arka çapı transvers çapından fazla,
düzensiz konturlu, hipoekoik olarak görüldüğünden malign
kitleyi düşündürür1-5.
Gross incelemede adenom sert, iyi sınırlıdır ancak
enkapsüle değildir. Histolojik incelemede, çift tabakalı epitelle
döşeli tübüler yapılar mevcuttur. Duktal proliferasyon ve kistik
alanlar içerir. Belirgin fibröz stromanın eşlik ettiği prolifere
glanduler yapılar nedeniyle pseudoinvaziv paternden bahsedilir
ki bu özelliğinden dolayı invaziv duktal karsinoma ile karışabilir7. Meme başından kanlı-seröz akıntı yapan sebeplerden
intraduktal papillomdan meme başının hemen altında olmaları
ve laktiferröz sinüslerin içlerinde oluşabilmeleri ile ayırt edilir.
Ayrıca meme başı akıntısının ve lezyondan yapılan ince iğne
aspirasyonun sitolojik incelenmesinde intraduktal papillomda
fokal köpük ve iğ hücrelerini içeren, papiller kümeler oluşturan
duktuslar tesbit edilebilir. Kesin tanı konulamadığı durumlarda
immünohistokimyasal çalışmalar yapılabilir5,9.
Aspirasyon biyopsisinin sitolojik incelemesi yanlış pozitif
sonuç verebilir. Tanıda bu hastalık akılda tutulmalı ve
histolojik inceleme için sınırlı ekzisyon yapılmalıdır. Meme
başı adenomu tanısında frozen incelemeler önerilmemektedir8.
Meme başı adenomunda prognoz mükemmel olup tamamen
eksize edildiğinde nüks ihtimali çok düşüktür. Nadiren
maligniteye dönüşen vakalar bildirilmişse de adenom
çoğunlukla prekanseröz değildir. Basit cerrahi exisyon ile
tedavi edilebildiginden tanıda yanılma gereksiz geniş cerrahiye
yol açar1-5.
Sonuç olarak, meme başı adenomu oldukça ender rastlanan
benign bir antite olup intraduktal papillomu klinik,
histolojik ve görüntüleme bulguları açısından taklit edebilmektedir.