Diferansiye Doğuştan Çarpık Ayak tedavisinde doğumu
takiben en kısa zamanda alçılamaya başlanması
önerilmiştir. Ucuz ve uygulamasının kolaylığı
nedeniyle beyaz standart alçı tavsiye edilmiştir.
Alçılama öncesi ayağa önce esnetici manipülasyon
yapılır. Alçı poliklinikte yeni alçı sarılmadan hemen
önce çıkartılmalıdır.
Ponseti yöntemi yakın zamana kadar ülkemizde
ve bölgemizde pek ilgi görmemiş diğer alçılama
yöntemleri ya da cerrahi tedavi yöntemleri
kullanılagelmiştir. Geniş cerrahi uygulamalarda
başlangıçta görüntünün düzelmesi önemsenmişken3,12 uzun dönem takip sonuçlarında fonksiyonun ve
hareketin korunmasının esas olduğu anlaşılmıştır.
Kapsamlı yumuşak doku gevşetmeleri ile elde edilen
başarılı sonuçların zamanla bozulduğu gözlenmiştir12-14. Ernst ve ark' nın15 yapmış olduğu bir
çalışmada Ponseti yöntemi uygulanan olgular ile
posteromedial gevşetme yapılan olgular karşılaştırılmış
yapılan son takip sonucunda fonksiyonel
değerlendirme puanı Ponseti grubunda daha fazla
bulunmuş. Pasif dorsifleksiyon, pasif inversiyon ve
eversiyon Ponseti grubunda daha iyi olarak bulunmuş.
Laaveg ve Ponseti16 gerektiğinde minimal
invaziv cerrahiyi de ekledikleri konservatif tedavi
yöntemi ile %89 oranında başarı sağlamışlardır.
Literatürdeki en uzun süreli izleme ve en iyi
fonksiyonel sonuçlara sahip olması nedeni ile yönteme
tüm dünyada ilgi duyulmuştur17.
Literatürde farklı tedavi yöntemleri tanımlanmıştır.
Dimeglio ve ark.'nın18 tanımladığı günlük
fizyoterapi ve devamlı hareket makinesinin kullanıldığı
yöntem Avrupada ilgi görmüştür. Uzun süreli
fizyoterapi uygulamasının güçlüğü ve maliyeti bu
yöntemin uygulanmasını sınırlamıştır. Ayrıca bu
yöntemde olguların %28'inde cerrahi tedavi gerektiği
bildirilmiştir.
Amerika ve diğer birçok ülkede yaygın olarak
uygulanan Kite yöntemin de deformite sırayla
düzeltmeye çalışılmış ve ortalama 36 haftada düzelme
sağlanabilmiştir. Kite yönteminde kalkaneokuboid
ekleme karşı kuvvet uygulayarak ayak önünün
düzeltmeye çalışmasını Ponseti bir hata olarak
değerlendirmiş bu durumun topuk varusunu düzeltmeyi
geciktirdiğini ve tedavi süresini uzattığını savunmuştur17.
Ponseti yöntemi ile tedavi edilen DÇA olgularda
Pirani ve ark.19 yapmış oldukları MR çalışmasında
tarsal kemikler arasındaki ilişkinin yanısıra tarsal
kemiklerin anormal şekilli osteokartilajinöz
taslaklarının da tam olarak düzeldiğini göstermişlerdir.
Olgularımızda yapılan radyolojik değerlendirme
sonucunda talonavikuler eklem ilişkisinin düzelmiş
olduğu tespit edilmiştir.
Ponseti tarafından tedavi edilen olguların
ortalama 30 yıllık izleniminde Cooper ve Dietz17
fonksiyonel ve klinik olarak %78 oranında mükemmel
ve iyi sonuç saptamışlar DÇA olmayan kişilerden
oluşan kontrol grubunda ise bu oranı%85 olarak
bulmuşlar.
Willis ve ark.20 Ponseti yöntemi ile tedavi
etmiş oldukları olguların %90 nında başarılı ve
sürdürülebilir bir düzeltme elde dildiğini bildirmişlerdir.
Noam ve ark.9 beş yıllık takip sonucunda%89
oranında başarılı ve aileyi memnun eden sonuç elde
edildiğini bildirmiş ve tedavinin başarısının ortez
kullanımının etkilediğini belirtmiştir. Milind ve ark.21 beş yıllık takip sonucunda %89.79 mükemmel
sonuç bildirmiş ve ortez kullanımına uyumsuzluğun
başarısızlığın ana nedeni olduğunu belirtmiştir. Ankur
ve ark.8 ponseti yönteminin özellikle gelişmekte
olan ülkelerde, cerrahi tedavi imkanı olmayan
bölgelerde DÇA tedavisinde başarılı ve etkin bir
şekilde uygulanabileceğini; ortez uygulamasının
tedavinin önemli bir bölümünü oluşturduğunu bildirmiş
ve düşük sosyoekonomik düzeyin ihmal ve
uyumsuzluğu arttırdığını belirtmiştir.
Olgularımızın tamamı düşük sosyoekonomik
düzeyde idi (yeşil kartlı). Ailelerin bir kısmında
tedavinin cerrahi girişimler ile yapılma ön yargısı
vardı. Tedavi başlangıcında ve devamında ailelerin
eğitimi ve motivasyonu sağlanmaya çalışılmış
hastaların aynı güne çağrılarak alçı değişimlerinin
yapılmış olması motivasyonu arttıran önemli bir faktör
olarak değerlendirilmiştir. Olguların çok yakından
takip edilmesine, alçılama öncesi ve sonrası orteze
uyumun tekrar tekrar anlatılmasına, olguların sık
aralıkla kontrole çağrılmasına rağmen beş aile ortez
uygulamasına uyum sağlayamamış ve çalışma dışında
bırakılmıştır. Ailelerin çocuğun ağlaması ya da iki ayak
birbirine bağlı kaldığı için yürüyemeyeceklerini ile
sürerek ortezi kullanmak istememesi veya ortezin orta
kısmındaki metal bölümleri çıkararak sadece
ayakkabıları kullanmak istemesi önemli bir sorun
olarak ortaya çıkmıştır. Bazı aileler ayağın düzeldiğini
bu nedenle ortezin gereksiz olduğunu ifade etmekte idi.
Bazı olgularda ortezin uygun olmaması nedeni ile
tekrarlayan düzeltmeler ailelerin uyumunu azaltmakta
idi. İhtiyaca cevap verecek uygun ve rahat ayakkabı
yapabilecek eğitimli ortotistin bulunmaması önemli bir
sorun olarak ortaya çıkmıştır.
Bursalı, Ponseti yöntemini uyguladığı primer
olguların tümünde; başka merkezlerden gönderilip tedaviye sonradan başlanan olgularında %75'inde
düzelme sağlandığını bildirmiştir22. Ponseti yöntemi
ile başlangıç düzeltme hızı Herzenberg ve ark.23
%100, Morcuende ve ark.24 %98, Tindal ve ark.25
%98 başlangıç düzeltme hızı bildirmişlerdir.
Çalışmamızda başlangıç düzeltme hızımız (%100)
literatür ile uyumlu olarak bulunmuştur.
DÇA tedavisinde birincil hedef tam fonksiyonel
ağrısız bir ayak ile uzun vadeli düzeltme sağlamaktır.
Geniş cerrahi uygulamalar ile deformitenin
düzeltilmesi ve başarı oranının yükseltilmesi
planlanmış iken nüks ve diğer deformitelerin ortaya
çıkması nedeni ile yeniden konservatif tedavi
yöntemleri gündeme gelmiş ve bunlar arasında da
Ponseti yöntemi ön plana çıkmıştır. Bu nedenle DÇA
tedavisinde ponseti yöntemini kullandık. Erken dönem
sonuçların bildirildiği bu çalışmada deformiteler büyük
cerrahi girişimler uygulanmadan düzeltilebilmiştir.
Ponseti yöntemi ile DÇA tedavisinde başarılı bir
sonuç için yöntemin kurallarına uygun şekilde titizlikle
uygulanması, olguların sık ve yakından takibi,
ailelerinde eğitimi esas olduğu gibi kullanılacak
ortezinde deneyimli kişilerce yapılmasının önemli bir
etken olduğu düşünülmektedir.