Tek umbilikal arter gelişimi, umbilikal arterlerin
primer agenezisi, önceden normal olan arterin atrofisi
veya atrezisi, tek allantoik arterin persistansı gibi üç
olası mekanizmayla açıklanabilmektedir. Olguların
çoğunda, önceden oluşmuş umbilikal arterin atrofisi
veya atrezisi söz konusudur
7. Prospektif, nonselektif
çalışmalar TUA insidansını canlı doğumlarda
% 0,27 - % 1,13 olarak bildirmiştir
8-11.
TUA anomalisi tek başına genetik faktörlerin sonucu
olabileceği gibi, çevresel faktörler de bir miktar
rol oynayabilir. Naeye ve ark.12 TUA ve maternal
sigara içiciliği arasında bir ilişki olduğunu gösteren
çalışmaları bu konuda örnek teşkil edebilir. Ancak
bizim çalışmamızda sigara içen gebe sayısı 2 idi. Buna
karşılık 9 gebemizde progesteron kullanımı öyküsü
vardı. Buna ek olarak iki gebemiz yardımcı üreme teknikleri ile gebe kalmış ve bunlardan biri de ikiz
gebelikti. Yardımcı ureme teknikleri ile elde edilen ikiz
gebeliklerde umblikal kordun normal yollarla oluşmuş
ikiz gebeliklerden daha fazla patolojik özellikler gösterdiği
bu patolojik özelliklerdende en sık TUA tespit
edildiği gösterilmiştir13. Biz progesteronun
apoptotik ve atrofik etkilerinden dolayı progesteron
kullanımı ile TUA gelişimi arasında bir ilişki olabileceğini
düşünmekteyiz ancak bu konuda ileri çalışmalara
ihtiyaç olduğu aşikardır.
Yirmi dördüncü gebelik haftasından önce prenatal
tanı konuluyor olması, prenatal tanı ilkeleri açısından
önemlidir. Prenatal dönemde TUA saptanan olgularda,
detaylı ultrasonografik inceleme yapılmalı, ek
konjenital malformasyon saptanması durumunda kromozom
analizine yönelik invaziv girişim uygulanmasının
gerekliliği bildirilmektedir14. TUA kromozomal
anomalili infantların % 6.1-11.3' ünde tespit edilmiştir
ve temel olarak trizomi 18 ve 13 ile birlikte görülmektedir15,16. Bununla beraber TUA tespit edildiğinde
IUGR ve diğer yapısal anomaliler olmadıkça fetal
karyotipleme endikasyonu yoktur17,18. Bizim de
sadece bir olgumuzda Trizomi 18 tespit edildi.
Murphy–Kaulbec ve ark.9 203,240 fetus ve
yenidoğanın yapılan analizinde TUA bulunan ve
kromozomal olarak normal olan fetuslarda en yaygın
konjenital anomalileri; genitoüriner (% 6.48), kardiyovasküler
ve kas iskelet sistemi (% 5.44) anomalileri
olarak bulmuşlardır. TUA' lı yenidoğanların
prematürite, büyüme geriliği oranlarının yüksek olduğunu
göstermişlerdir.
TUA ile ilişkili 37 çalışmanın incelendiği bir meta-
analizde yapısal anomalilerin oranı yenidoğanlarda
% 27 iken, erken abortus materyallerinde, fetal ölüm ve
otopsilerde bu oranın % 66.3' e kadar yükseldiği bildirilmektedir19. Bizim çalışmamızda tüm olgularda ek
yapısal anomali oranı % 29 olarak bulundu. Dagklis ve
ark.20 TUA' lı 643 vakada 424 ( %65.9 ) izole, 219
vakada (% 34.1) ilave yapısal anomali tespit etmişlerdir.
Bizim oranlarımız biraz düşük olarak izlenmektedir
biz bu durumun perinatal incelemede hastalarımıza
ancak ikinci düzey inceleme yapılabilmiş olması ile
ilgili olabileceğini düşünmekteyiz. Kliniklerimizde üst
düzey uzmanlık gerektiren fetal ekokardiografi incelemesi
her olgumuza yapılamamıştır. İkinci düzey ultrason
incelemesi ile hastalarımızdan sadece 2 tanesinde
(% 5.8) intrauterin kalp anomalisi tespit edilebildi ve
doğum sonrası bu oran değişmedi. TUA izlenen olguların
%15-20'sinin kardiyo-vasküler anomalilerle ilişkili
olduğu bildirilmiştir8. Kardiovasküler anomali açısından
da oranımız düşüktür. Doğum sonrası fizik
muayene ile de kalp anomalilerinin atlanmış olabileceğini
düşünmekteyiz.
TUA ile ilişkili anomaliler; yarık dudak ve damak,
kas iskelet sistemi anomalileri (Clubfeet, Rocker
bottom feet, polidaktili, clino-syndaktili, ekstremite
redüksiyon defektleri)21 vertebral anomaliler, ürogenital anomaliler (Renal agenezi, renal hipoplazi
veya displazi, atnalı böbrek, hidroureter ve hidronefroz,
mullerien duktus agenezisi veya anomalileri, wolf
kanal agenezisi veya anomalileri, dış genital organların
malformasyonu). Kardiyovasküler (VSD, ASD, PDA,
trunkus anomalileri, valvuler anomaliler), GİS
(özofagial atrezi veya stenoz, trakeo-özofagial fistül,
imperfore anüs, omfolosel ve gastroşizis). Kranio-nöral
sistem (nöral tüp defektleri, anensefali, meningomiyelosel,
holoprosensefali, hidrosefali, mikrosefali,
vs). Göz anomalileri, pulmoner hipoplazi veya aplazi,
laringeal atrezi, diafragmatik herni, kistik higroma,
hidrops fetalis diğer görülebilen anomalilerdir22,23.
Görüldüğü üzere TUA ile ilişkili anomaliler vucutta
hemen her sistemi ilgilendirebilmektedir. Bizim çalışmamızda
bu anomalilerden farklı olarak bir olgumuzda
tirod agenezisi mevcuttu. Türkçe ve İngilizce tıp literatüründe
TUA ile birlikte tiroid agenezisi bildiren herhangi
bir çalışma bulamadık. Bu vakanın en azından
Türkçe ve İngilizce literatürde ilk olduğunu düşünüyoruz.
Normal fetuslarda TUA varlığı, fetal sirkülasyonda
ciddi sınırlama oluşturup kan akımına karşı direnci
artırarak, fetüse daha az oksijen gitmesine neden olmaktadır.
Bununla birlikte, Cederqvist24 tek
umbilikal arter varlığı ile doğum kilosu ve prematürite
arasında herhangi bir ilişki bulamamıştır. Bu durum
Bryan ve Kohler' in bulgularına ters düşmektedir11.
Horton ve ark.25 izole TUA' lı yenidoğanların
doğum kilosunu ortalama 3279 ± 404 gr, kontrol grubunda
ise 3423 ± 74 gr. bulmuşlardır. Bizim de gebelik
haftasına göre küçük olan bir olgumuz vardı ancak
bu olguda trizomi 18 tespit edildi. İzole TUA tespit
edilen olgularımızda doğum kiloları normal sınırlar
içindeydi.
Burshtein ve ark.26 TUA' lı olguların doğum
kilolarını normal umbilikal damarlı olgularla karşılaştırdıklarında
daha düşük bulmuşlardır (2.844± 733 ve
3.197±530 gr). İnfertilite tedavisi alan annelerin bebeklerinde
kontrol grubuna göre TUA ya yatkınlık olduğunu
tespit etmişlerdir. TUA' lı fetuslarda fetal büyüme
geriliği, polihidramniyos ve oligohidramniyos,
ablasyo plasenta, plasenta previa ve kordon sarkması
risklerinin ve sezaryen oranının arttığını göstermişlerdir.
TUA' lı yenidoğanların birinci ve beşinci dakika
apgarlarının daha düşük olduğunu göstermişlerdir.
Normal umbilikal kordlu olanlara göre TUA' lı olgularda
perinatal mortalitenin daha yüksek olduğunu
tespit etmişlerdir.
Bu bilgiler ışığında tüm gebelere ikinci trimester
ayrıntılı ultrasonagrafi incelemesi yapılması gerekliliği
açıktır. Buna ek olarak bu incelemeyi yapan gerek
radyolog gerekse kadın doğum uzmanı olsun umblikal
kordon, en azından sayı anomalileri bakımından mutlaka
incelenmelidir. TUA tespit edilen olgular ise gerek
prenatal gerekse postnatal daha ileri ve ayrıntılı incelemeye
yönlendirilmelidir.