[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2012, Cilt 17, Sayı 4, Sayfa(lar) 223-227
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Bir Bağımlılık Merkezinde Yatarak Tedavi Gören Hastaların Sosyodemografik Özellikleri
Rabia BİLİCİ1, Görkem KARAKAŞ UĞURLU2, Evren TUFAN3, Tuğba GÜVEN1, Mustafa UĞURLU1
1Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Psikiyatri, Elazığ, Türkiye
2Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri, Ankara, Türkiye
3Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Bolu, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Alkol, Madde kullanımı, Bağımlılık, Alcohol, Substance use, Addiction
Özet
Amaç: Madde kullanımı ve ilişkili bozuklukların, dünyada ve ülkemizde yaygınlığı giderek artmaktadır. Alkol ve madde kullanım bozukluklarının ve eşlik eden psikopatolojilerin geriye dönük değerlendirilmesi bu bozuklukların klinik özellikleri ve tedavileri hakkında bilgilerimizi artırabilir.

Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada bir yıllık süre içerisinde bir bölge hastanesinin AMATEM kliniğinde yatırılarak tedavi edilen hastaların sosyodemografik ve klinik verilerinin belirlenmesi, alkol/ madde kullanım bozukluğuna eşlik eden psikopatolojilerin ve önerilen tedavilerin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Hastaların yatış dosyaları geriye dönük olarak taranmış, sosyodemografik ve klinik verileri Stastical Package for Social Sciences for WindowsTM 16.0 ile hazırlanan bir veritabanına kaydedilmiş ve analizlerde tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır.

Bulgular: Çalışmaya, tümü erkek olan 258 hasta dahil edilmiştir. Tedavi başvurularının en sık kaynak aldığı iller Elazığ (n: 77, % 29.8) ve Van'dır (n: 36, % 14.0). Hastalar arasında en sık kullanılan maddenin esrar olduğu (n=133, % 51.6) ve hastaların en sık denetimli serbestlik süreci ile tedavi başvurusunda bulundukları gözlenmiştir (n=131, % 50.8). En sık I. Eksen tanısının Anksiyete Bozuklukları (n=58, % 22.5); en sık II. Eksen tanısının ise Anti-sosyal Kişilik Bozukluğu (n=30, % 11.6) olduğu saptanmıştır.

Sonuç: Denetimli serbestlik süreci içerisinde tedavi olmak amacıyla başvuran hastalar örneklemin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çoğu hasta ilk ve orta öğretim düzeyinde eğitim görmüştür ve alt-orta gelir düzeylerinde olduklarını bildirmiştir. Başvurular arasında esrar kullanımının yaygınlığı denetimli serbestlik sürecini yansıtabilir. Bulgularımızın ülkemizin çeşitli bölgelerindeki AMATEM'lerine yapılacak başvuruların karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi için bir katkı sağlayabileceği düşünülmüştür.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Madde kullanımı ve ilişkili bozuklukların, dünyada ve ülkemizde yaygınlığı giderek artmaktadır1. Ülkemizde yapılan bir çalışmada yaşam boyu en az bir kez madde kullanma oranı sigara için % 80.2, alkol için % 31.9, diğer bağımlılık yapıcı maddeler için %3.6 olarak saptanmıştır2. ABD'nde 1990-1992 yılları arasında yapılan bir tarama çalışmasında ise madde kullanımı için yaşam boyu yaygınlık oranları eroin için % 1.1, halüsinojenler için % 8.7, kokain için % 11.3; marihuana için % 33.7, yasa dışı maddelerden herhangi birisi için % 37.2 olarak belirlenmiştir1.

    Psikiyatri kliniklerinde ya da Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Tedavi Merkezlerinde yatarak/ayaktan tedavi edilen hastaların sosyodemografik ve madde kullanım özelliklerini değerlendiren çalışmalar ülkemizde madde kullanımı ile ilişkili bozuklukların zamanla yaygınlaştığını göstermektedir3-9. Türkiye'de 1983 yılından bu yana alkol ve alkol dışı psikoaktif madde kullanımı ile ilgili başvuruların en yoğun olduğu kurum olan T.C. S.B. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezi) kliniğine madde kullanımı nedeni ile yapılan başvuru sayıları 1983 yılında 78 iken, 1996 yılında bu rakam 2917 olarak saptanmıştır. Aynı merkeze, alkol kullanımı ile ilgili bozuklukların tedavisi için başvuru sayıları değerlendirildiğinde 1985'de 1329 olan hasta sayısının 1995 yılında 4653'e yükseldiği bildirilmiştir. Bu veriler ülkemizde alkol ve madde kullanımıyla ilgili bozuklukların giderek arttığı görüşünü destekleyebilir9.

    Alkol ve madde kullanım bozukluklarına diğer psikopatolojiler de sık olarak eşlik etmekte ve eş tanıların varlığı bozuklukların görünümü, tedavi süreci ve gidişini etkilemektedir. Tedavi sürecinde ek tanıların göz önüne alınmaması, tedavi uyumunu düşürmekte ve bozuklukların süreğenleşmesine katkıda bulunmaktadır10. Alkol ve madde kullanım bozukluklarının ve bu bozukluklara eşlik eden psikopatolojilerin geriye dönük değerlendirilmesi bu bozuklukların klinik özellikleri ve tedavileri hakkında bilgilerimizi artırabilir6.

    Bu çalışmada bir yıllık süre içerisinde bir bölge hastanesinin AMATEM kliniğinde yatırılarak tedavi edilen hastaların sosyodemografik ve klinik verilerinin belirlenmesi, alkol/ madde kullanım bozukluğuna eşlik eden psikopatolojilerin ve önerilen tedavilerin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Hastanemiz AMATEM Kliniği 10 yataklı bir klinik olup sadece erkek hastalara takip ve tedavi uygulanabilmektedir. Elazığ'ın da dahil olduğu Doğu ve Güneydoğu Bölgelerindeki illerden 18'ine hizmet verilmektedir. Bu klinikte 2008- 2009 yılları arasında yatarak tedavi gören hastaların yatış dosyaları geriye dönük olarak taranmış, hastaların sosyodemografik verileri, alkol/ madde kullanım örüntüleri, eşlik eden psikiyatrik tanıları, kullanılan tedaviler ve taburculuk şekilleri incelenmiştir. Veriler Statistical Package for Social Sciences for WindowsTM 16.0 ile hazırlanan bir veritabanına kaydedilmiş ve analizlerde tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya, tümü erkek olan 258 hasta dahil edilmiştir. Tedavi başvurularının en sık kaynak aldığı iller Elazığ (n: 77, % 29.8) ve Van'dır (n: 36, % 14.0, Şekil 1).

    Şekil 1: Bölge hastanesi AMATEM'ne 2008- 2009 yılları içerisinde tedavi başvurusunda bulunan hastaların yaşamakta oldukları il merkezleri

    Hastaların ortalama 30.1 yaşında (S.D. 15.0) ve evli olduğu (n: 145, % 56.2), çoğunlukla eşleri ve çocukları (n: 125, % 48.4) ile yaşamakta oldukları saptanmıştır. Hastaların çoğunlukla ilk öğretim (n: 123, % 47.7) düzeyinde eğitim gördükleri saptanmıştır. Hastaların çoğu yeşil kart güvencesinde veya adli olarak yatırılmıştır (sırasıyla n: 71, % 27.5 ve n: 108, % 41.9). AMATEM biriminde 2008- 2009 yılları arasında yatırılarak tedavi edilmiş olan hastaların sosyodemografik özellikleri Tablo 1'de özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: AMATEM Biriminde 2008- 2009 yılları arasında alkol ve madde kullanım bozuklukları tanısı ile yatırılarak tedavi edilen hastaların sosyo-demografik özellikleri

    AMATEM birimine çalışmanın hedeflediği zaman aralığı içerisinde tedavi amacıyla başvuran hastalar arasından en sık kullanılan maddenin esrar olduğu (n=133, % 51.6) ve hastaların en sık denetimli serbestlik süreci ile tedavi başvurusunda bulundukları gözlenmiştir (n=131, % 50.8). Hastaların 161'i geçmişte madde kullanımını bırakmaya çalıştığını (% 64.3); bu hastaların 84'ü (% 32.6) ise geçmişte de yatarak tedavi edildiğini belirtmiştir. AMATEM biriminde 2008- 2009 yılları arasında yatırılarak tedavi edilmiş olan hastaların klinik özellikleri Tablo 2'de özetlenmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: AMATEM biriminde 2008- 2009 yılları arasında alkol ve madde kullanım bozuklukları tanısı ile yatırılarak tedavi edilen hastaların klinik özellikleri

    Değerlendirilen hastaların düzenli olarak madde kullanımına ortalama 22.5 (S.D. 7.9) yaşında başladığı görülmüştür. Ortalama madde kullanım süresi 11.8 (S.D. 9.9) yıl olarak bulunmuştur. Madde kullanımına en uzun ara verilen sürenin ortalaması ise 0.7 (S.D. 1.1) aydır. Kullanılan madde miktarı; alkol için 7.7 standart içki/ gün (S.D. 8.6), esrar için 3.5 sigara/ gün (S.D. 4.1), eroin için ise 1.3 gram/ gün (S.D. 1.4) olarak belirlenmiştir. Hastaların tanıları DSM-IV-TR ölçütlerine göre değerlendirildiğinde en sık I. Eksen tanısının Anksiyete Bozuklukları (n=58, % 22.5); en sık II. Eksen tanısının ise Anti-sosyal Kişilik Bozukluğu (n=30, % 11.6) olduğu saptanmıştır (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: AMATEM Biriminde 2008- 2009 yılları arasında alkol ve madde kullanım bozuklukları tanısı ile yatırılarak tedavi edilen hastalarda eşlik eden I. Ve II. Eksen tanıları

    Çalışmaya alınan 258 hastanın dosyalarındaki tanılar DSM-IV-TR ölçütlerine göre değerlendirildiğinde, en sık üç tanının Kannabis Kötüye Kullanımı (n:109, % 42.2), Opioid Bağımlılığı (n: 75, % 29.1) ve Çoklu Madde Kötüye Kullanımı (n: 33, % 12.8) olduğu saptanmıştır.

    Taburculukta reçete edilen ilaçlar değerlendirildiğinde 91 hastada (% 35.3) antidepresanlar, 104 hastada (% 40.3) antipsikotikler, 43 hastada (% 16.7) benzodiazepinler, 36 hastada ise (%14.0) duygu durum dengeleyiciler kullanılmıştır. Tedavide en sık kullanılan antipsikotik ketiapin iken (n: 68, % 26.4), en sık kullanılan duygu durum dengeleyici karbamazepin (n: 19, % 7.4), antidepresan ise mirtazapindir (n:51, % 19.8, Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: AMATEM biriminde 2008- 2009 yılları arasında alkol ve madde kullanım bozuklukları tanısı ile yatırılarak tedavi edilen hastaların taburculukları sırasında tedavi seçimleri

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Bu araştırmada ülkemizdeki başlıca Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastaneleri içerisinde yer alan ve Doğu ve Güney doğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere çeşitli bölgelerden başvuran hastalara hizmet veren bir bölge hastanesinin Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Tedavi Merkezi'ne 2008- 2009 yılları içerisinde başvuran hastaların sosyo-demografik ve klinik özelliklerinin ve tedavi seçimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmamızın en önemli sonuçları arasında, AMATEM' ne denetimli serbestlik süreci içerisinde tedavi olmak amacıyla başvuran hastaların örneklemin önemli bir bölümünü oluşturduğunun, yine çoğu hastanın ilk ve orta öğretim düzeyinde eğitim gördüğü ve alt-orta gelir düzeylerinde olduğunun saptanması olduğu söylenebilir.

    Ülkemizdeki diğer AMATEM'lerinde, geçmişte yürütülmüş olan araştırmaların sonuçları ile elde ettiğimiz sonuçlar karşılaştırıldığında, örneklemimizin tümüyle erkek hastalardan oluştuğu, esrar kullananlar, düşük eğitim ve sosyoekonomik düzeyden gelen hastaların daha fazla olduğu gözlenmektedir. Çakmak ve Evren BRSHH AMATEM'nde 1983- 1988 yılları arasında yürütmüş oldukları ve alkol/ madde kullanım bozuklukları nedeniyle tedavi başvurusunda bulunan 1828 hastayı değerlendirdikleri araştırmalarında olguların % 93.5'ini erkek hastaların oluşturduğunu, % 27.0'sinin lise ve yüksek okul mezunu olduklarını ve örneklemlerinde en sık kullanılan maddenin % 47.0 ile eroin olduğunu saptamışlardır9. Bu araştırmada Çoklu Madde Kötüye Kullanımı/ Bağımlılığı yaygınlığı % 19.0 olarak bildirilmiştir. Aynı merkezde 1998 yılında yürütülmüş olan ve 520 olgunun değerlendirildiği diğer bir araştırmada da hastaların % 29.0'unun lise ve yüksek okul mezunu olduğu, en sık kullanılan maddenin % 61.0 ile eroin olduğu ve hastaların % 23.0'ünde Çoklu Madde Kötüye Kullanımı/ Bağımlılığı olduğu bildirilmiştir9. Aynı merkezden elde edilen 1998- 2002, 1990 ve 1991-1995 yılları verileri de benzer olarak BRSHH AMATEM'de tedavi arayışında bulunan hastaların bizim örneklemimizin aksine, baskın olarak erkeklerden oluşsa da kadın hastaları da kapsadığını, hastaların eğitim ve sosyo-ekonomik düzeylerinin elde ettiğimiz sonuçlara göre daha yüksek olduğunu ve yine çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçların aksine en çok kullanılan maddenin eroin olduğunu göstermektedir11. Örneklemimizin çoğu denetimli serbestlik kapsamında gönderilen hastalardan oluşmaktadır. Bu araştırmaların verileri ile elde ettiğimiz sonuçlar arasındaki fark bundan kaynaklanıyor olabilir. Çünkü ülkemizde madde bağımlılarının tedavi edilerek topluma kazandırılmaları için yeni bir yaklaşımı ortaya koyan denetimli serbestlik tedbiri uygulamaları 2005 yılı itibariyle uygulamaya girmiştir12. Hastaların birçoğunda esrarın bağımlılık yapmadığı ve tedavisinin gerekmediği yanlış inancı nedeniyle önceki yıllarda esrar kullanımı nedeniyle tedavi başvurularının daha az olduğu, ancak 2005 yılında başlayan denetimli serbestlik tedbiri uygulamaları nedeniyle bu kişilerin hastanelere başvurularının sağlanmasıyla Kannabis Kötüye Kullanımı tanılarının artmış olduğu düşünülmektedir13. Veriler arasındaki bu farkın ayrıca örneklemimizin daha çok Doğu ve Güney doğu Anadolu Bölgesinden köken almasına, dolayısıyla eğitim, gelir ve sosyoekonomik düzeylerinin BRSHH'na başvuran hastalarınkine oranla daha düşük olmasına bağlı olduğu düşünülebilir. Nitekim Doğanavşargil ve arkadaşlarının araştırmasından elde edilen sonuçlar da eroin kullanımının daha çok üst sosyo-ekonomik düzeyden, eğitimli bireyler arasında yaygın olabileceği görüşünü desteklemektedir14. Diğer yandan Bulut ve arkadaşlarının Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Birimi'ne 2001-2005 tarihleri arasında başvuran 126 hastayı değerlendirdikleri araştırmalarında en sık kullanılan maddelerin alkol (% 46.8) ve eroin (% 42.1) olduğunu bildirmeleri, madde tercihlerinin köken alınan bölgeden daha çok yaşanılan şehrin büyüklüğü, ekonomik gelişmişlik düzeyi, bireylerin gelir ve eğitim düzeyleri gibi faktörlerden etkilenebileceğini düşündürebilir15.

    Buna karşılık Çoklu Madde Kötüye Kullanımı/ Bağımlılığı için saptamış olduğumuz yaygınlığın (% 26.0) genel olarak önceki verilere paralel olduğu gözlenmektedir9,14.

    Örneklemimizde ortalama yaşın 30.1 olduğu ve bu sonucun 2000 yılı içinde BRSHH AMATEM'ne başvuran hastalar için bildirilen ortalama yaşa (28.2) göre daha fazla olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan ve alkol/ madde kullanım bozuklukları için tedavi başvurusunda bulunan hastaların, ülkemizin batısında aynı yakınmalarla tedavi başvurusunda bulunanlara göre daha yaşlı olabilecekleri düşünülebilir. Doğanavşargil ve arkadaşlarının Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Bağımlılık Tedavi Birimi'nde son on yılda başvuran 325 hastayı değerlendirdikleri araştırmasında hastaların yaş ortalamasının 27.6 (S.D. 10.4) olarak bildirilmesi de bu önermeyi destekleyebilir. Aynı araştırmada düzenli olarak madde kullanmaya başlama yaşı ortalamasının 18.8 olarak bildirildiği (S.D. 8.2) görülmüştür14. Örneklemimizde ise hastaların düzenli olarak madde kullanımına ortalama 22.5 yaşında (S.D. 7.9) başladığı saptanmıştır. Dolayısıyla hastalarımızın düzenli olarak madde kullanımına ülkemizin Batı bölgelerinde yaşayanlara göre daha geç başladığı düşünülebilir. Bulut ve arkadaşlarının (2006) Gaziantep ÜTF Hastanesine tedavi başvurusunda bulunan hastaların ortalama yaşını 22.4 olarak bildirmeleri ise, örneklemimizin köken aldığı şehirlerin Gaziantep'e göre daha az gelişmiş, sanayileşmiş olmasından dolayısıyla kullanılan maddelere erişimin daha zor olmasından kaynaklanabilir15.

    Örneklemimizde eşlik eden anksiyete bozuklukları ve depresif bozuklukların, ASKB'nun ve self mutilatif davranışların yaygınlığı dikkat çekicidir. Alkol ve madde kullanım bozukluklarına eşlik eden psikopatolojiler tedavi süreci ve gidişi etkilemektedir. Bu nedenle klinisyenlerin tedavi sürecinde ek tanıları sorgulamaları ve tedavi seçimlerini buna göre yapmaları uygun olacaktır10. Alkol ve madde kullanım bozukluklarında ketiapinin kötüye kullanım potansiyeli hakkındaki yakın dönem veriler dikkate alındığında bu ilacın dikkatli kullanılması gerektiği söylenebilir16.

    Çalışmamızın en önemli sınırlılıklarının geriye dönük olması, klinik ve sosyodemografik verilerin hastaların dosya kayıtlarından elde edilmesi ve verilerin tek bir merkeze başvuran, tümü erkek olan, çoğunun alkol ve madde kullanım bozuklukları nedeniyle tedavi sürecine denetimli serbestlik gibi adli süreçler ile yönlendirildiği hastalardan yani nispeten seçilmiş bir örneklemden elde edilmesi olduğu söylenebilir. Dolayısıyla elde edilen sonuçlar toplum içerisinde yaşamını sürdüren ve tedavi arayışında bulunmasa da alkol/ madde kullanım bozuklukları için tanı ölçütlerini karşılayan hastalara genellenemeyebilir. Alkol ve madde kullanım bozuklukları tanılarını karşılayan hastaların ülkemizde giderek artmakta olduğu ve bu hastaların tedaviye erişimini kolaylaştırmak için Sağlık Bakanlığı öncülüğünde çeşitli girişimlerin sürdürülmekte olduğu göz önüne alındığında, ülkemizdeki çeşitli AMATEM'lerine başvuran hastaların sosyodemografik ve klinik özellikleri ve tedavi seçimlerinin birbirleriyle karşılaştırılarak değerlendirilebileceği ek araştırmalara ihtiyaç duyulduğu ve araştırmamızın bu yönde bir adım oluşturabileceği söylenebilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Uluğ B. Madde kullanımı ile ilişkili bozukluklar. Güleç C, Köroğlu E(Eds). Psikiyatri Temel Kitabı. 1.Baskı, Ankara: MedioGraphics Ajans Matbaacılık Hizmetleri, 1997; 299-320.

    2) Sevinçok L, Küçükardalı Y . Genç erkeklerde madde kullanımı: Sosyodemografik Özellikler ve Psikiyatrik Tanılar. Türk Psikiyatri Dergisi 2000; 11: 40-8.

    3) Beyazyürek M, Alpkan L, Karamustafalıoğlu KO, Özer ÖA, Anıl MK: Uyuşturucu madde bağımlılarında sosyodemografik özellikler. Düşünen Adam 1990; 3: 59-61.

    4) Beyazyürek M, Alpkan L, Eradamlar N, Karamustafal ıoğlu KO, Özer ÖA: Madde bağımlılığı ve yüksek öğretimde psikososyal faktörler. Düşünen Adam 1990; 3: 7-9.

    5) Türkcan A, Çakmak D. AMATEM'e 1998 yılı içinde yatan hastaların sosyodemografik ve madde kullanım özellikleri. 35. Ulusal Psikiyatri Kongresi Özet Kitabı, 1999.

    6) Mırsal H, Kalyoncu A, Pektaş Ö, Mırsal N, Beyazyürek M. Alkol bağımlılığında klinik özellikler ve sosyodemografik değişkenler. Bağımlılık Dergisi 2000; 1: 81-5.

    7) Ögel K. Türkiye'de Madde Bağımlılığı. IQ Kültür Sanat Yayıncılık İstanbul, 2002; 99-139.

    8) Kuloğlu M, AtmacaM. Psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda nikotin bağımlılığı. Kriz Dergisi 2001; 9: 33-8.

    9) Çakmak D, Evren C. Alkol ve madde kullanım bozuklukları. Özgül matbaacılık 2006.

    10) Evren C, Dalbudak E. Yatarak tedavi gören erkek alkol bağımlılarında dürtüsellik kişilik özelliği ile klinik değişkenlerin korelasyonu. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009; 19: 15-23.

    11) Ögel K. Sigara, Alkol ve Madde Kullanım bozuklukları: Tanı, Tedavi ve Önleme. Yeniden Yayınları İstanbul, 2010.

    12) Evren C. Yasadışı madde kullananlarda denetimli serbestlik: psikiyatrik izleme süreci. Psikiyatride Güncel 2011; 1: 26-39.

    13) Ögel K, Tamar D, Evren C, Çakmak D. Bir geçiş maddesi olarak esrar. Türkiye'de Psikiyatri 2000; 2: 30-5.

    14) Doğanavşargil GÖ, Sertöz ÖÖ, Coşkunol H, Şen G. EÜTF Psikiyatri anabilim dalı bağımlılık tedavi biriminin hasta verilerinin on yıllık geriye dönük olarak incelenmesi: Madde kullanan hastaların sosyodemografik özellikleri. Bağımlılık Dergisi 2004; 5: 115-20.

    15) Bulut M, Savaş H A, Cansel N. Gaziantep Üniversitesi alkol ve madde kullanım bozuklukları birimine başvuran hastaların sosyodemografik özellikleri. Bağımlılık Dergisi 2006; 7: 65-70.

    16) Evren C, Karatepe HT, Aydın A, Dalbudak E, Çakmak D. Alkol/madde bağımlılarında ketiapinin etkisi ve kötüye kullanımı: olgu serisi ve gözden geçirme. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009; 19: 148-54.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]