[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2013, Cilt 18, Sayı 3, Sayfa(lar) 171-175
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
KOAH'lı Olguların Hastanede Yatış Süresini Etkileyen Faktörler
Gamze KIRKIL1, Figen DEVECİ1, Teyfik TURGUT1, Mehmet Hamdi MUZ1, Suat TÜRKOĞLU2
1Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
2Batman Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Batman, Türkiye
Anahtar Kelimeler: KOAH, Atak, Hastane yatış süresi, COPD, Exacerbation, Duration of hospital stay
Özet
Amaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) akut atak nedeni ile hastanede yatışların, hastalığın ağırlığını gösteren parametreler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 1 yıl süresince KOAH akut atak nedeniyle kliniğimizde yatarak takip edilen hastaların demografik verileri ve laboratuvar özelliklerinin retrospektif olarak incelenerek, hastane yatış süresi ile ilişkili olabilecek çeşitli parametrelerin varlığı araştırıldı.

Bulgular: Çalışmaya alınan 113 olgunun 14'ü (%12.4) kadın, 99'u (%87.6) erkekti. Olguların yaş ortalaması 65.33±8.96 idi. Olguların hastanede yatış süreleri ortalama 16.02±12.85 gün idi. 65 yaş ve üstü KOAH'lı olguların hastanede yatış süreleri 65 yaş altı olgulara göre istatistiksel olarak kısa idi (p=0.047). Yıllık atak sayısı artıkça ortalama yatış sürelerinin uzadığı tespit edildi. Pulmoner hipertansiyonu olan olguların ve yoğun bakım ünite-sinde yatış öyküsü olan olguların ortalama yatış sürelerinin daha uzun olduğu saptandı (sırasıyla, p=0.024, p<0.001). Yatış süreleri ile PaCO2 ve pulmoner arter basıncı arasında pozitif korelasyon saptanırken (sırasıyla r=0.220, p=0.019, r=0.266, p=0.004), oksijen saturasyonu ve FEV1 değerleri arasında negatif korelasyon (sırasıyla r=-0.327, p<0.001, r=-0.191, p=0.043) olduğu gözlendi. Yılda 1'den fazla atak geçirmenin 15 gün ve üzeri hastanede yatış süresi için bağımsız bir risk faktörü olduğu saptandı.

Sonuç: Yılda birden fazla atak geçiren ve yoğun bakım ünitesinde yatış öyküsü olan KOAH'lı hastaların ataklar sırasında hastanede yatış sürelerinin daha uzun olabileceği akılda tutulmalı ve hastalar da bu konuda uyarılmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir ve ölüm nedeni olarak prevalansı giderek artmaktadır1. KOAH akut atakları, hastalığın progresyonunu ve akciğer fonksiyonlarında azalma oranını hızlandırabilir2,3. Ayrıca akut ataklar, kötü prognoz ve %3-10 civarında hastane mortalitesi ile ilişkilidir4. Akut ataklar ve hospitalizasyon, direkt (medikal tedavi, laboratuvar giderleri, hastane ve hekim ücretleri) ve dolaylı (iş gücü kaybı) olarak hastalığın sosyoekonomik ağırlığını oluşturur5. Erken evrelerde ataklar çoğu kez ayaktan geçirilirken, hastalığın ileri evrelerinde hastanede yatışlar artar. Yeni geçirilen her atakta yatış süresi bir önceki yatış süresine göre daha uzun olur6,7. Bazı çalışmalarda KOAH akut atak nedeni ile hastaneye yatışın hastalığın bir ileri safhaya geçtiğinin göstergesi olduğu belirtilmiştir8-10. Bu nedenle hastanede yatışların, hastalığın ağırlığını gösteren parametreler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir11.

    Çalışmamızda 1 yıl süresince KOAH akut atak nedeniyle kliniğimizde yatarak takip edilen 113 hastanın demografik verileri ve laboratuvar özelliklerinin retrospektif olarak incelenmesi ve hastane yatış süresi ile ilişkili olabilecek çeşitli parametrelerin varlığının araştırılması amaçlandı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Ocak 2004-Aralık 2004 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’ne akut atak nedeniyle yatarak tedavi gören 113 KOAH’lı olgunun verileri retrospektif olarak incelendi. Olguların yaş, cinsiyet, hastane yatış süreleri, sigara öyküleri, hastalık süreleri, 1 yıl içindeki atak sayıları, arteryel kan gazı değerleri, solunum fonksiyon testleri, beyaz küre değerleri, pulmoner arter basınçları, yoğun bakım ünitesinde kalış süreleri ve mortalite oranları kaydedildi.

    Sonuçlar ortalama ± standart deviasyon şeklinde sunuldu. Verileri değerlendirmede SPSS 16.0 paket programı kullanıldı. p<0.05 değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Korelasyon analizleri Pearson korelasyon testi ile yapıldı.

    Klinik parametrelerin hastanede yatış süresi üzerine etkileri doğrusal regresyon analizi kullanılarak değerlendirildi.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmaya alınan 113 olgunun 14’ü (%12.4) kadın, 99’u (%87.6) erkekti. Olguların yaş ortalaması 65.33±8.96 idi (min: 41, mak; 88, kadın; 63.14±7.56, erkek; 65.64±9.13). Olguların 61’i (%53.98) 65 yaş ve üstü, 52’si (%46.02) ise 65 yaş altındaydı.

    Çalışmaya alınan tüm olguların ortalama hastanede yatış süreleri 16.02±12.85 gün olarak saptandı. Çalışmaya alınan olguların 24’ü (%21.2) hiç sigara içmemiş veya içmiş bırakmış, 89’u (%78.8) ise halen sigara içiyordu. Halen sigara içen olgularda ortalama sigara içme miktarı 54.30±35.44 pk/yıl olarak saptandı. Erkeklerde hastanede ortalama yatış süresi kadınlara göre daha yüksek olarak saptanmasına karşın istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Yine benzer şekilde halen sigara içenlerde ortalama hastanede yatış süresi hiç sigara içmemiş ve içmiş bırakmış olgulara göre daha yüksek saptanmasına karşın istatistiksel olarak anlamlılık bulunmadı. Ancak 65 yaş ve üstü KOAH’lı olguların ortalama hastanede yatış sürelerinin 65 yaş altı olgulara göre istatistiksel olarak kısa olduğu görüldü. Cinsiyet, yaş ve sigara durumuna göre yatış süreleri Tablo 1’de sunulmuştur.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Olguların cinsiyet, yaş ve sigara durumuna göre yatış süreleri

    Hastalık süresine göre değerlendirildiğinde; olguların %58.4’ünde hastalık süresinin 5 yıl ve üstünde olduğu saptandı. Fakat hastalık süresine göre ortalama yatış süreleri açısından istatistiksel fark saptanmadı. Olguların hastalık sürelerine göre ortalama yatış süreleri Tablo 2’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Olguların hastalık sürelerine göre ortalama yatış süreleri

    Olgular 1 yıl içinde geçirdikleri atak sayılarına göre değerlendirildiğinde; olguların %85’inin yılda 1 kez atak geçirdiği ve yılda 4 kez ve üstü atak geçirenlerin oranının %3.5 olduğu saptandı. Yılda 2 kez ile 3 kez atak geçirenler arasında ortalama yatış süresi açısından istatistiksel fark saptanmazken yıllık atak sayısı artıkça ortalama yatış sürelerinin istatistiksel olarak yüksek olduğu saptandı (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: Olguların yıllık atak sayılarına göre ortalama yatış süreleri

    113 olgunun 83’ünde (%73.5) pulmoner hipertansiyon mevcuttu ve ortalama pulmoner arter basıncı 39.55±28.37 mmHg idi. Pulmoner hipertansiyonu olan olguların ortalama yatış süreleri pulmoner hipertansiyonu olmayan olgulara göre istatistiksel olarak yüksek saptandı. 113 olgunun 15’inin (%13.3) yoğun bakım ünitesinde yattığı saptandı ve yoğun bakım ünitesinde yatan olguların ortalama yatış süreleri yoğun bakım ünitesinde yatmayan olgular ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak yüksek saptandı (Tablo 4).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 4: Olguların pulmoner hipertansiyon ve yoğun bakım ünitesinde yatış durumuna göre ortalama yatış süreleri

    Çalışmaya alınan tüm olguların ortalama beyaz küre, PaO2, PaCO2, pH, FEV1, 130 FEV1/FVC değerleri Tablo 5’de gösterilmiştir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 5: Çalışmaya alınan tüm olgularda ortalama beyaz küre, PaO2, PaCO2, pH, FEV1, 133 FEV1/FVC değerleri

    Yatış süreleri ile PaCO2 ve pulmoner arter basıncı arasında pozitif korelasyon saptanırken (sırasıyla r=0.220, p=0.019, r=0.266, p=0.004), oksijen saturasyonu ve FEV1 değerleri arasında negatif korelasyon (sırasıyla r=-0.327, p<0.001, r=-0.191, p=0.043) olduğu gözlendi (Şekil 1, 2).

    Şekil 1: Yatış süresi ile (A) arteryel karbondioksit basıncı (PaCO2) ve (B) pulmoner arter basıncı arasındaki ilişki.

    Şekil 2: Yatış süresi ile (A) arteryel oksijen saturasyonu (SaO2) ve (B) 1. saniye zorlu ekspiratuvar volüm (FEV1) arasındaki ilişki.

    Araştırma kapsamına alınan olgular; 65 yaş üzerinde ve altında olmak, cinsiyet, sigara içme durumu, hastalık süresi, pulmoner arter basıncı, yoğun bakım ünitesinde yatma ve yılda 2 kez veya daha fazla atak geçirme gibi hastanede yatış sürelerini etkileyebilecek risk faktörleri açısından lojistik regresyon analizi ile değerlendirildiğinde; yılda 1’den fazla atak geçirmenin 15 gün ve üzeri hastanede yatış süresi için bağımsız bir risk faktörü olduğu saptandı (OR; 11.431, %CI; 2.291-57.034, p=0.003). Yoğun bakım ünitesinde yatma öyküsü olmasının da, her ne kadar istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, hastanede yatış süresini uzatma açısından riski yaklaşık 4 kat artırdığı gözlendi (OR; 3.894, %CI; 0.845-17.951, 158 p=0.081).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    KOAH’lı hastaların atak dönemlerinde hastanede yatış süreleri üzerine etkili olabilecek parametreleri araştırdığımız bu çalışmada, yılda 1’den fazla atak geçirmenin ve yoğun bakımda yatış öyküsü varlığının hastanede yatış süresini uzattığını, hastanede yatış süresi ile PaCO2 ve pulmoner arter basınç değerleri arasında pozitif korelasyon, SaO2 ve FEV1 değerleri arasında negatif korelasyon olduğunu tespit ettik.

    Çalışmamızda, KOAH hastaları cinsiyetlerine göre gruplandırıldığında hastanede yatış süresinin her iki cinsiyette benzer olduğu görüldü. Esatoğlu ve ark.’nın çalışmasında da her ne kadar erkek KOAH’lılarda kadınlara göre yatış süresi uzun olsa da (17.6’ya karşı 15.8) istatistiksel anlama ulaşmadığı bildirilmiştir12. Farklı hasta gruplarının (diyabet, iskemik kalp hastalığı, astım) dahil edildiği çalışmalarda da cinsiyet farkının hastanede yatış süresini etkilemediği tespit edilmiştir13-15.

    Hastaları yaşlarına göre değerlendirdiğimizde, 65 yaş üstü olanlarda yatış süresinin daha kısa olduğunu gözlemledik. Literatürde bu bulgu ile ilgili çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. KOAH’lı hastalarda yatış süresi ile yaş arasında korelasyon varlığının araştırıldığı bir çalışmada yaş arttıkça yatış süresinin kısaldığı tespit edilmiştir12. Bu çalışma ile benzer bulgular sunan araştırmacılar yanında13,14,16 hasta yaşı arttıkça yatış süresinin uzadığını bildiren araştırmacılar da mevcuttur17-19. Bu veriler ışığında yaşın tek başına hastanede kalış süresini belirleyebilecek bir faktör olmadığını düşünebiliriz.

    Çalışmamızda hastalık süresi ile hastanede yatış süresi arasında herhangi bir ilişki saptamadık. Bizim bulgumuzla zıt olarak, Esatoğlu ve ark. KOAH süresi 1-11 ay olan hastalarında yatış süresini 9.9 gün, 1-2 yıl olanlarda 15.3 gün, 3-4 yıl olanlarda 19.6 gün ve daha uzun süreli hastalık öyküsü olanlarda 18.6 gün olarak saptamış ve hastalık süresi ile hastanede yatış süresi arasında anlamlı ilişki olduğunu göstermişlerdir12. KOAH’lı hastalar dışında yapılan çalışmalardan birinde diyabetik hastalar çalışmaya dahil edilmiş ve diyabet süreleri ile hastanede yatış süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır13.

    KOAH solunum fonksiyonlarında progresif bir azalma ve tekrarlayan ataklar ile karakterizedir. Stabil seyreden bir olguda nefes darlığında artış ve günlük performansta azalma, balgam miktarı ve renginde değişiklik, öksürükte şiddetlenme, yüksek ateş ve/veya mental durumda bozulmanın eşlik edebildiği kötüleşme dönemi olarak tanımlanan KOAH atağı, KOAH’lı hastanın en sık doktor ve hastane başvuru nedenidir5. KOAH’lı hastaların yıllık atak geçirme sayıları çalışmalarda farklı bulunmuştur. Wedzicha ve ark.20, yıllık atak sayısını 1-4 arasında belirtirken, Yentürk ve arkadaşları21 1-8 olarak tespit etmişlerdir. Çalışmamızda hastalarımızın yıllık atak sayılarının 1-4 arasında değiştiğini, ortalama atak sayısının 1.2 olduğunu saptadık. Bu bulgu, Göçmen ve ark.’nın22 çalışmasında tespit edilen 1.4 sayısı ile uyumludur. KOAH’lı hastalarda atak sayısı arttıkça hastanede yatış süresinin uzadığı tespit edilmiştir. İlk atak nedeni ile hospitalize edilen hastalarda ortalama yatış süresi 15.1 gün, 2. atak nedeni ile hospitalize edilenlerde 16.7 gün, 3. atak nedeni ile hospitalize edilenlerde 18.7 gün ve 4. atak nedeni ile hospitalize edilenlerde 23.4 gün olarak belirlenmiştir12. Biz de çalışmamızda yılda 1’den fazla atak geçirmenin hastanede yatış süresini belirgin olarak uzattığını tespit ettik. KOAH’lı hastalarda her atağın solunum fonksiyonları biraz daha kötüleştireceği göz önünde tutulursa, tekrarlayan ataklarda hastalık şiddetinin giderek artacağı ve bunun da hastenede kalış süresini uzatacağı düşünülebilir.

    KOAH’da progresif sistemik inflamasyon varlığı nedeni ile akciğer dokusunda zamanla destrüksiyon gelişir ve mevcut olan hava akımı kısıtlanması daha da artar. Bu da hastane başvurularını ve hospitalizasyon oranlarını artırır23. Çalışmamızda hava akımı kısıtlamasının bir göstergesi olan FEV1 değeri ile hastanede yatış süresi arasında negatif korelasyon olduğunu tespit ettik. Göçmen ve ark.’nın çalışmasında da FEV1 değeri azaldıkça hastane başvuru sayılarının arttığı ve hastanede kalış sürelerinin uzadığı saptanmıştır22. Başka bir çalışmada, FEV1 değeri ile alevlenme nedenli hastanede yatış sayı ve süresi KOAH için mortalitenin bağımsız risk faktörü olduğu belirtilmiştir24. Ayrıca diğer bir çalışmada, ağır evre KOAH’lı hastaların diğer evredeki hastalara göre hospitalizasyon indekslerinin ve mortalite oranlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir25. FEV1 değeri düşüklüğü sadece hastanede yatış süresini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda rehospitalizasyon riskinin artışını da etkiler8. Taşçı ve ark.’nın26 çalışmasında FEV1 değeri %50’in altında olan hastalarda tekrar hastaneye yatış sayısının 3’ten fazla olduğu belirtilmiştir.

    Çalışmamızda yoğun bakım ünitesinde yatışın hastane yatış süresini anlamlı şekilde uzattığını ve PaCO2 değerleri yüksek olan hastalarda yatış süresinin daha uzun olduğunu tespit ettik. PaCO2 değerleri yüksek olan KOAH’lı hastaların daha sık dekompanse solunumsal asidoza girebildikleri tahmin edilebilir. KOAH’lı hastaların atak dönemlerinde, hastaneye başvurularında solunumsal asidozun belirginleşerek mekanik ventilatöre ihtiyaç duydukları görülmüştür27.

    Sonuç olarak, yılda birden fazla atak geçiren, yoğun bakım ünitesinde yatış öyküsü olan, PaCO2 değerleri yüksek, SaO2 değerleri düşük ağır KOAH’lı hastalarda atakların daha uzun süreli olacağı ve bu hastaların her an hastaneye yatış ihtiyacı olabileceği akılda tutulmalı ve hastalar da bu konuda bilgilendirilmelidir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Murray CJ, Lopez AD. Alternative projections of mortality and disability by cause 1990–2020: Global Burden of Disease Study. Lancet 1997; 349: 1498-504.

    2) Donaldson GC, Seemungal TA, Bhowmik A, Wedzicha JA. Relationship between exacerbation frequency and lung function decline in chronic obstructive pulmonary disease. Thorax 2002; 57: 847-52.

    3) Kanner RE, Anthonisen NR, Connett JE. Lower respiratory illnesses promote FEV(1) decline in current smokers but not ex-smokers with mild chronic obstructive pulmonary disease: results from the lung health study. Am J Respir Crit Care Med 2001; 164: 358-64.

    4) Connors AF Jr, Dawson NV, Thomas C, et al. Outcomes following acute exacerbation of severe chronic obstructive lung disease. The SUPPORT investigators (Study to Understand Prognoses and Preferences for Outcomes and Risks of Treatments). Am J Respir Crit Care Med 1996; 154: 959-67.

    5) Ruchlin HS, Dasbach EJ. An economic overview of chronic obstructive pulmonary disease. Pharmacoeconomics 2001; 19: 623-42.

    6) Kaya A, Kaya S, Gülbay BE, Saryal SB. KOAH atağında tedavi. In: Bartu Saryal S, Acıcan T (Editors). Güncel Bilgiler Işığında Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi, 2003; 191-216.

    7) Erdinç E. KOAH atağı. In: Ekim N, Türktas H (Editors). Göğüs Hastalıkları Acilleri. Birinci baskı, Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi, 2000; 231-39.

    8) Fan VS, Curtis R, Tu SP, McDonell MB, Fihn SD. Using quality of life to predict hospitalization and mortality in patients with obstructive lung diseases. Chest 2002; 122: 429-36.

    9) Osman IM, Godden DJ, Friend JA, et al. Quality of life and hospital re-admission in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Thorax 1997; 52: 67-71.

    10) Traver GA. Measures of symptoms and life quality to predict emergent use of institutional health care resources in chronic obstructive airways disease. Heart Lung 1988; 17: 689-97.

    11) Grossman R, Mukherjee J, Vaughan D, et al. A 1-year community based health economic study of ciprofloxacin vs usual antibiotic treatment in acute exacerbations of chronic bronchitis. Chest 1998; 113: 131-41.

    12) Esatoğlu AZ, Bozat S. Survey on the lenght of stay for the patients with chronic obstructive pulmonary disease: an appli-cation on Atatürk Chest Disease Hospital. J Ank Med Sch 2002; 24: 165-76.

    13) Özgen H. Hasta bakım kontrolünün hastane yönetimi açısından önemi. Unpublished Msc. Thesis, Hacettepe University, Institute of Health Science, 1993; Ankara.

    14) Şeref B. Hipertansiyon ve iskemik kalp hastalıklarının hastanede kalış süreleri yönünden incelenmesi. In: M. Çoruh (editor). Sağlık Yönetiminde Devamlı Kalite İyileştirme. Ankara: Haberal Eğitim Vakfı, 1997; 275-82.

    15) Mawajdeh S, Hayajdeh Y, Al-Qutob R. The effect of type of hospital and health ınsurance on hospital length of stay in Irbid, North Jordan. Health Policy and Planning. Irbid Jordan 1997; 12: 166-72.

    16) Dowd B, Johnson A, Madsoni R. Inpatient length of stay in twin cities health plan. Medical Care 1986; 24: 496-510.

    17) Dinçer T, Aloğlu E, Şahin İ. Yatış süresine ve varyansına etki eden faktörlerin kontrol edilebilirliği. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi 1995; 3: 21-61.

    18) Munoz E, Rosner F, Chalfin D, Goldstein J, Margolis I, Wise L. Age, resource consumption and outcome for medical patients at an academic medical center. Arch Intern Med 1989; 149: 1946-50.

    19) Hedges JR, Osterud HR, Mullins RJ. Adult minor trauma patient: Good outcome in small hospitals. Ann Emerg Med 1992; 21: 402-6.

    20) Wedzicha JA. Exacerbations. Chest 2002; 121:136-41.

    21) Yentürk E, Alkan N, Bahar Y, Toraman YA, Tuncay E. Akut atak nedeniyle hospitalize edilen KOAH olgularının özellikleri ve yatış süresini etkileyen faktörler. Akciğer 2007; 13: 16-21.

    22) Göçmen H, Ediger D, Uzaslan E, Ege E. Stabil KOAH’lı hastalarda hastanede yatış anamnezi ile spirometrik değerler ve amfizem paterni arasındaki ilişki. Fırat Tıp Dergisi 2009; 14: 254-59.

    23) Senior RM, Shapiro SD. Chronic obstructive pulmonary disease. Epidemiology, pathophysiology and pathogenesis. In: Fishman AP(ed). Pulmonary disease and 288 Disorders. Third ed, New York: McGraw-Hill, 1998; 645-82.

    24) Esteban C, Quintana JM, Aburto M, et al. Predictors of mortality in patients with stable COPD. J Gen Intern Med 2008; 11: 1829-34.

    25) Groenewegen KH. Mortality and mortality related factors after hospitalization for acute exacerbation of COPD. Chest 2003; 124: 459-67.

    26) Taşçı C, Arık D, Uçar E, Özkan M, Tozkoparan E, Bilgiç H. Yatarak tedavi gören KOAH’lı hastaların retrospektif olarak değerlendirilmesi (Bir yıllık izlem). J Clin Anal Med 2011; 2: 4-6.

    27) Çalıkoğlu M. KOAH Alevlenmesine bağlı akut solunum yetmezliğinde Non-297 invazif mekanik ventilasyon. Solunum KOAH Alevlenmesi Ek Sayısı, 2009; 22-9.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]