Ümraniye'de bazı 1. basamak sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların GDO konusunda bilgi, tutum ve davranışları ile ilgili olarak yapılan araştırmamızda katılımcıların çoğunun (%84.0) GDO'lardan haberdar olduğu belirlenmişti. Samsun'da üniversite öğrencileriyle yapılan bir çalışmada öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun (%97.53) GDO'lardan haberdar olduğu bulunmuşken, diğer bir çalışmada ise katılımcıların yaklaşık üçte birinin GDO'lardan haberdar olmadığı tespit edilmişti
15,18. Kenya'da ve Çin'de yapılan çalışmalarda ise katılımcıların üçte birinden biraz daha fazlası, Gana'da yapılan bir çalışmada ise katılımcıların üçte ikisi GDO'lardan haberdardı
19-21. ABD'de yapılan bir çalışmada da katılımcıların çok büyük bir çoğunluğu GDO'lardan haberdar idi
22. Araştırmamızdaki sonuç hem yerli hem de yabancı literatüre göre daha yüksek oranda GDO'lardan haberdar olunduğunu göstermektedir. Bu sonuç GDO'larla ilgili tartışmaların özellikle medyada daha fazla yer alması sonucu ortaya çıkmış olabilir. Araştırmaya katılanların büyük bir kısmı gündemi yeterince takip ettiğini düşünüyordu ve televizyon haber almada en çok kullanılan yol olarak tespit edildi. Bu sonucu değerlendirirken çok yüksek oranda haberdar olduğu belirlenen katılımcıların GDO konusunda tam olarak bilgi sahibi olup olmadıkları ya da GDO ile ilgili bilgilerinin ne derece doğru olduğu da belirlenmelidir. Araştırmamızda katılımcıların GDO konusundaki bilgilerinin doğruluğu ölçülmemiştir ve bu araştırmamızın bir kısıtlılığıdır.
GDO'dan haberdar olduğunu belirten katılımcılar GDO'yu çoğunlukla ilk kez televizyondan duyduklarını belirtmişti ve bunu gazete, arkadaş ve internet cevapları izliyordu. Ülkemizde yapılan çalışmalarda da televizyon en önemli bilgi kaynağı olarak bulunmuştu15,23,24. Japonya'da öğrencilerde yapılan çalışmada 1990'lı yıllarda Japonya'da GDO ile ilgili kaygıların, tartışmaların başladığı ve halkın %90'ının genetiği değiştirilmiş organizmaları günlük gazetelerden, televizyondan ve makalelerden duyduğu ifade edilmişti25. Yabancı literatürde yapılmış iki ayrı çalışmada ise televizyon en önemli bilgi kaynağı olarak tespit edilmişti26,27. Araştırmamızda bulduğumuz GDO ile ilgili bilgi kaynakları literatüre benzerdir. Halkın GDO ile ilgili bilgileri başta televizyon olmak üzere medyadan edindiği görülmektedir. Bu iki önemli sonucu bize göstermektedir. Birincisi televizyon başta olmak üzere medya GDO'lar ve diğer insan sağlığını etkileyebilecek konularla ilgili halkın bilgi düzeyinin arttırılması, bilinçlendirilmesi ve dolayısıyla farkındalık oluşturulması için kullanılabilecek en önemli yol olduğudur. İkincisi ise bilgi edinme yolu olarak bu kadar önemli bir rol oynayan medyada doğru bilginin doğru kişiler tarafından verdirilmesinin çok önemli olduğudur. Çünkü ancak doğru bilgi verdirilmesi sayesinde toplumda gerçek anlamıyla bilgi artımı, bilinçlenme ve farkındalık artışı olabilecek ve bu ülkemizde GDO'ların üretimi ve kullanımı konularında doğru davranış ve düşünce oluşmasına yardım edecektir.
Araştırmaya katılanların üçte ikisi GDO'ların en yaygın olarak tarımda kullanıldığını düşünürken, hayvancılık ve sağlık diğer alanlardı. Ülkemizde yapılan çalışmalarda da GDO'ların en yaygın olarak tarımda kullanıldığı belirtilmişti15,18. Araştırmamız ve diğer araştırma sonuçlarında da görüldüğü gibi GDO'ların dünyada en çok kullanıldığı alan tarım ya da besin sektörüdür. Çünkü bu şekilde suya, kuraklığa, soğuğa daha dayanıklı; daha verimli, zararlılara karşı daha dirençli, renk, tat ve koku açısından istenilen özelliklerde vitamin-minerallerden zenginleştirilmiş ürün elde etmek olanaklıdır6. Ancak burada da GDO'ların sağlık ve çevre açısından zararlı etkileri de gözardı edilmemelidir.
Araştırmamızda GDO'dan haberdar olanlarının dörtte üçünden fazlası GDO'lu gıdalar tüketmiş olabileceklerini düşünmektedir. Ülkemizde İzmir ve Ankara'da yapılan çalışmalarda katılımcıların dörtte üçü GDO'lu gıdalar tükettiklerini düşünüyordu5,23. Avrupa Birliği ülkeleri, Çin ve Endonezya'da yapılan çalışmalarda ise bu değer katılımcıların yarıya yakını yada yarısından biraz daha fazlası arasında değişmekte idi12,28,29. Araştırmamızın sonuçları ülkemizdeki araştırmalarla paralellik gösterirken yabancı literatüre göre çok yüksektir. Bu sonuç katılımcıların GDO'lu ürünler konusundaki bilgi eksikliklerini gösteriyor olabilir. Aynı zamanda katılımcıların belki de bu bilgi eksiklerine bağlı olarak katılımcılarının piyasadaki gıda ürünlerine karşı daha fazla şüpheci yaklaştığını düşündürebilir. Ayrıca araştırmamızda GDO'dan haberdar olanların çok önemli bir kısmı da şu ana kadar aldığı ürünlerde GDO'lu olduğunu gösteren bir açıklama (etiket, sembol vb.) görmediklerini belirtmişlerdi. Bu sonuç katılımcıların piyasadaki gıda ürünlerine karşı şüpheci yaklaşımı görüşlerini desteklerken aynı zamanda da alışverişlerinde aldıkları ürünlerin etiketli olmasına ve dolayısıyla niteliklerine de önem verdiklerini ve inceleyerek satın aldıklarını gösteriyor olabilir.
GDO'dan haberdar olan katılımcıların büyük çoğunluğu üzerinde GDO'lu olduğu belirtilen bir ürünü almayacağını belirtirken yarısından çoğu da GDO'lu ürünün fiyatı normal ürünlerden daha ucuz olsa da ürünü satın almayacağını bildirmişti. Ülkemizde yapılan çalışmalarda katılımcıların çoğu GDO'lu olduğu belirtilen ürünleri kesinlikle tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdi5,15,23. Almanya'da ve Çin'de yapılan çalışmalarda ise katılımcıların yarısından daha azı GDO'lu olduğu belirtilen ürünleri kesinlikle tercih etmeyeceklerini belirtmişlerdi13,30,31. Ülkemizdeki literatürle yabancı literatür arasında farklılık göze çarpmaktadır. Bunun nedeni GDO'larla ilgili kesin bir bilgilenmenin olmaması nedeniyle oluşan bir tedirginlik olabilir. Aynı zamanda insanların ülkemizde GDO'ları daha riskli olarak değerlendirmeleri ve bu konuda daha şüpheci davranmaları da bu sonucu doğurmuş olabilir.
Araştırmada GDO'dan haberdar katılımcılar en çok domates, mısır, tavuk ve pirinçte GDO olabileceğini belirtmişlerdi. Ankara'da yapılan bir çalışmada da domates, mısır, tavuk ve pirinç GDO olabilecek ürünler olarak belirtilmişti5. Ankara'da yapılan bir başka çalışmada ise domates-biber-kabak ve soya-mısır-pamuk en çok ekimi yapılan GDO'lu ürünler olarak bildirilmişti23. Araştırmamızın sonucu literatüre benzerdir. Dünyada en sık ekimi yapılan GDO'lu ürünlerin başında mısır, soya, pamuk ve kanola bitkisinin geldiği bilinmektedir6,18. Bu sonuç araştırmaya katılanların bu konuda doğru bilgiye sahip olduklarını göstermektedir.
Araştırmamızda yapılan çok değişkenli analiz sonucunda bekar olma durumu GDO'dan haberdar olma durumunu azaltırken, katılımcıların GDO'ların gündemi yeterince takip ettiğini düşünme durumu ve katılımcının çalışması GDO'lardan haberdar olma durumunu arttırıcı faktörler olarak bulunmuştu. Araştırmamızda gündemi yeterince takip ettiğini düşünmenin GDO'lardan haberdar olma durumunu arttıran faktör olarak çıkması da özellikle medya aracılığıyla bilgilenmenin kişileri etkilediğini düşündürmektedir.
Sonuç olarak araştırmamıza katılanların çoğu GDO'lardan haberdardı. GDO'lardan haberdar olmayı çalışıyor olmak ve gündemi yeterince takip edebilme durumu arttırıcı yönde etkilerken, bekar olmak azaltıcı yönde etkilemekte idi. Ülkemizde GDO'lu ürünlerle ilgili halkın bilgi düzeyi ve tutumlarına yönelik araştırmaların daha çok yapılması ve bilgi kaynağı olarak önemli bir yere sahip olan medyanın da etkin bir şekilde kullanılması önemli olacaktır. Medyanın bilgilendirme görevini yerine getirirken özellikle sağlık çalışanlarının da etkin şekilde kullanılması gerekmektedir. Sağlık çalışanlarının doğru bilgilerle toplumu bilgilendirmesi GDO'lu gıdalara yönelik şüphelerin giderilmesi ve toplumda GDO'lu ürünlerle ilgili farkındalık oluşmasına katkı sağlayacaktır.