Primer odağın saptanması, uygun kemoterapi rejimlerinin uygulanması ve hedefe dönük tedavilerin yapılabilmesi açısından önem taşımaktadır. Primeri bilinmeyen karsinomlarda immünperoksidaz markerları ile tümörün tipini belirlemek hatta zaman zaman primer odağı ortaya koyabilmek mümkün olabilmektedir
7.
Primer odağın belirleme çalışmalarında öncelik temel biyokimyasal testlerin uygulanmasıdır. Bu amaçla en sık CA 19–9, CA 125, CA 15–3 ve CEA gibi tümör markerları kullanılmaktadır8.
Ancak serum tümör markerlarının benign durumlarda da artış göstermesi ve spesifik olmamaları nedeniyle primer tümör odağının saptanmasından ziyade tedavi sonrası hasta takibinde kullanımı önerilmektedir9. Ancak prostat spesifik antijen (PSA), alfa fetoprotein (AFP), human koryonik gonadotropin (hCG) gibi daha spesifik marker değerlerinin yüksekliği, klinik bulgular da mevcut ise prostat Ca ve germ hücreli tümör varlığını düşündürür10.
İçi boş organları değerlendirmedeki yetersizliği ve kişiye bağımlı olması nedeniyle sonuçların güvenilirliğinin düşüklüğü ultrasonografinin dezavantajlarını oluşturur. Bilgisayarlı Tomografi (BT), PBK'larde primer odak tespitinde sık kullanılan bir yöntemdir. Ancak yüksek doz radyasyon içermesi, kullanılan kontrast maddeye bağlı olarak alerjik reaksiyonlar ve nefrotoksisite gelişebilmesi, tek seansta tüm vücut görüntülemesinin yapılamaması dezavantajlarıdır. Ayrıca BT anatomik bir görüntüleme yöntemidir. Bu nedenle lezyonun metabolik karekterleri ile ilgili bilgi verememekte, bu da yorumda yanlışlıklara yol açabilmektedir. Abdominal ve pelvik BT'nin ise primer odak tespitindeki etkinliği %30-35'ler düzeyindedir11.
PET/BT, hem tek seansta tüm vücut görüntülemeye imkân tanıması, hem de biyokimyasal fonksiyonları ortaya koyabilmesi bakımından diğer yöntemlerden ayrılmaktadır.
Hu ve ark'nın12 yaptıkları PBK tanısı almış 149 hastadan oluşan bir çalışmada PET/BT ile 50 hastada (%33.6) malignite ile uyumlu FDG uptake'i saptanmış, bunların 37'sinde (%24.8) PET/BT ve histopatolojik inceleme ile primer odak tespit edilebilmiştir. Vakaların 13'ü ise (%8.8) yanlış pozitiflik olarak kabul edilmiştir. Yanlış negatiflik ise 6 hastada (%4.4) ortaya konmuştur. Çalışma sonucunda PET/BT ile sensitivite %86, spesifite %87.7 olarak saptanmıştır. Fencl ve ark'nın13 2007 yılında yaptıkları PBK tanısı olan 190 hastadan oluşan bir çalışmada primer odak saptanabilme oranı %47, sensitivite %94 ve spesifite % 86 olarak ortaya konmuştur. Pelosi ve ark.14 39 lenf nodu ve 29 visseral biyopsi ile metast atik karsinom olduğu kanıtlanmış 68 hasta üzerinde yaptıkları çalışmada 24 hastada (%35,2) PET/BT'nin primer odağı ortaya koyabildiğini söylemişlerdir. Bu çalışmada pozitif prediktif değer (PPD), %82 olarak tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda ise PPD %97,4 olarak saptanmıştır.
Kwee ve Kwee15 433 hastadan meydana gelen toplam 11 çalışmanın metaanalizi sonucunda PET/BT ile primer tümör saptanma aralığını %22-73 olarak ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada primer tümör deteksiyon oranı ise 433 hastada 162 olarak tespit edilmiştir. Sonuçta primer tümör deteksiyon oranı %37 olarak bulunmuştur. Total sensitivite ve spesifite ise %84 olarak tespit edilmiştir. Bu metaanalize göre akciğerler %33 ile en çok primer tümör tespit edilen organken, akciğerleri %16 ile orofarinks ve %5 ile pankreas kanserleri takip etmektedir15. Bizim çalışmamızda PET/BT'nin primer lezyonu saptayabilme oranı 37/51 vaka (%72,5) olarak ortaya konmuştur. Sensitivitesi %90,2, spesivitesi %90 olarak saptanmıştır. Akciğerler %29,4 ile en çok primer odak tespit edilen organdır. Akciğerleri %15,7 ile kolon ve %9,8 ile pankreas takip etmektedir.
Sonuç olarak, PET/BT'nin primer odak tespitindeki rolüyle ilgili araştırmalar devam etmektedir. Çeşitli çalışmalarda farklı sonuçlar bulunmasına rağmen genel kanaat PET/BT'nin primer odak saptanmasında kullanılabilecek bir tetkik olduğudur. Biz de çalışmamızda PET/BT'nin primer odak saptanmasında etkinliği %72,5 olarak bulduk. Bu sonuca göre PET/BT'nin, PBK tumor odağının tespitinde kullanımı önerilebilir.