Hantavirüs insanda iki ciddi akut ateşli hastalığa yol açar. Bunlar KARS ve HKS'dur. Fare ve bazı kemirgenler hantavirüs taşıyıcısıdır. Virüsü taşıyan asemptomatik kemiriciler idrarı, dışkısı, sekresyonları ile çevreyi ve ortam havasını enfekte edebilir. Enfekte kemirgenlerden insana bulaşma yolu en sık olarak virüs bulaşlı çıkartılarının, solunması aracılığıyla olduğu düşünülmektedir. Kemirgenin insanı ısırmasıyla virüs geçişi çok nadirdir. Hantavirüsün temasla insandan insana geçişi nadiren bildirilmiştir
2. Hantavirüs enfeksiyonlarında yoğun immün sistem aktivasyonu sonucu vasküler geçirgenliğinin artması ile klinik belirtiler ortaya çıkar. Pulmoner ödem sonucu solunum yetmezliği, hipotansiyon, oligürik renal yetmezlik, kardiyojenik şoka kadar gidebilen ölümcül bir tabloya yol açabilir
6.
KARS inkübasyon periyodu bir-sekiz hafta arasında değişir. Hastalık klinik seyrine göre beş döneme ayrılmıştır. Prodrom, hipotansif, oligürik, poliürik ve iyileşme dönemleri1,2,5. Prodrom dönem genelde üç-yedi gün sürer. Bu dönemde ateş, döküntü, bulantı, kusma, karın ağrısı, halsizlik sıktır. Vasküler geçirgenliğin artması sonucu boyun ve yüzde flushing görülebilir. Vasküler geçirgenliğin artması ile retroperitoneal bölgede ödem gelişir ve buna bağlı sırt ağrısı ortaya çıkar. Trombositopeni ve kanamaya ait belirtiler (peteşi, epistaksis, konjonktivada kanama gibi) geç prodrom dönemde olabilir. Albüminüri geç prodrom dönemde olur ve renal tutulumun ilk belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Hipotansif dönem subfebril ateş ile veya ateşsiz olabilir. Trombositopeni, bulantı, kusma belirginleşir. Proteinüri artar. İdrarda eritrosit ve lökosit silendirleri vardır. İdrar miktarı giderek azalır. Hemokonsantrasyon sonucu hematokrit değerinde artış olur. Lökosit sayısı sıklıkla 30.000 mm³ değerine kadar çıkar. Hastaların %15'inde şiddetli şok görülür. Oligürik dönemde şiddetli kanamaya ait belirtiler olabilir (hemoptizi, hematüri, gastrointestinal kanama gibi). İdrar çıkışı belirgin azalır, serum kreatinin değerlerinde artış olur. Bu dönemde idrar miktarında azalma ve sıvı yüklenmesi nedeni ile hipertansiyon gelişebilir ve ölüme yol açan akciğer ödemi görülebilir. İdrar çıkışında azalma ve tedavi ile sıvı yüklenmesi nedeni ile diyaliz tedavisi gerekebilir. KARS'a bağlı ölümlerin yarısı oligürik dönemde olur. Poliürik dönemde hastanın idrar çıkışı artar, poliüriye girer. Poliüriye bağlık elektrolit dengesizliği gelişebilir. İyileşme döneminde ise hasta klinik olarak düzelmeye başlar. İyileşme dönemi haftalar sürebilir5.
KARS laboratuvar bulguları tanıda yardımcı olabilir. AST ve ALT düzeyleri genelde artmıştır. LDH ve C-reaktif protein (CRP) düzeylerinde de artış görülür. Kan üre ve kreatinin düzeylerinde yükselme, trombositopeni, lökositoz, proteinüri, hematüri sık görülen bulgulardır. Elektrokardiyografi genelde normaldir, bazen spesifik olmayan ST-T dalga değişiklikleri görülür. Pulmoner infiltrasyon nadir görülür ve sıklıkla hidrasyona bağlı gelişir. Pulmoner ödem ve plevral efüzyon nadiren görülebilir1,5.
Hantavirüs enfeksiyonlarının tanısında en sık ve yaygın kullanılan testler serolojik testlerdir. Semptomların başlaması ile birlikte hasta serumunda IgM ve IgG tipi antikorlar saptanabilir düzeye ulaşır. Bu antikorları saptamak için enzyme linked immunosorbent assays (ELISA), strip immunoblot tests (SIA), western blot, indirect immunofluorescence assay (IFA) kullanılabilir. Akut dönemde IgM tipi antikorların serumda gösterilmesi veya ardışık serum örneklerinde IgG titresinde en az 4 kat artış saptanması ile hantavirüs enfeksiyonu tanısı konur1,7.
Hantavirüs enfeksiyonlarının günümüzde spesifik bir tedavisi yoktur. Semptomatik destek tedavisi yapılır. Hastanın organ ve doku perfüzyonu için yeterli sıvı elektrolit desteği sağlanmalıdır. İdrar çıkışı, böbrek fonksiyonları, sıvı durumu yakın takip edilmelidir. Böbrek yetmezliği durumunda diyaliz tedavisi gerekebilir. Hastaya oksijen desteği verilmelidir, solunum yetmezliği gelişirse mekanik ventilasyon gerekebilir. Trombositopeni ağırlaşırsa trombosit transfüzyonu yapılabilir1,2,8.
Hastamız hantavirüs için risk taşıyan odunculuk yapıyordu. Hastaneye başvuru sırasında olan akut böbrek yetmezliği, trombositopeni, lökositoz, hematokrit değerinde artış olması hantavirus enfeksiyonu ile uyumludur. Hastamızın peteşi tarzda döküntüleri ise daha sonra çıkmış ve belirgin hale gelmiştir. Kanamaya ait belirtileri yoktu. Akciğer bulgusu olmaması ve renal tutulum olması hastamızda kanamalı ateş ile seyreden renal sendrom düşündürmüştür.
Hantavirüsün tipine göre hastalığın şiddeti değişkenlik gösterir. Ateş, hantavirüs enfeksiyonlarının en sık görülen bulgusudur1,2. Prodrom dönemde sık görülür, ancak hastamızın ilk başvuru sırasında ateşi olmadığı gibi takiplerinde de en fazla 37.5 ºC ateşi oldu. Hasta prodrom dönemi evde geçirip, hastanemize geç başvurduğu için ateş görülmemiş olabilir. Hastamıza benzer şekilde en fazla subfebril ateş görülen vakalar bildirilmiştir7. KARS'da böbrek yetmezliği sık görülür. Oligüri hantavirüsün tipine göre değişmekle beraber olguların %70 kadarında tespit edilmiştir6. Hastaların yine virüsün tipine göre değişmekle beraber %40 kadarı takiplerinde hemodiyalize alınmıştır1. Diyalize alınmadan hidrasyon ile böbrek yetmezliği düzelen hastalar vardır4,7. Biz de hastamızı böbrek yetmezliği nedeni ile hemodiyalize aldık, takiplerinde idrar çıkışı arttı ve diyaliz ihtiyacı kalmadı. Hastamızın takiplerinde hipotansiyonu olmadı. Hantavirüsün tipine göre klinik seyirde hipotansiyon sıklığı %1-80 arasında görülmektedir1. Olgumuzda hantavirüsün alt tipini belirleyemedik. Hastamızda görülen lökositoz, trombositopeni, hematoktrit artışı, proteinüri, hematüri gibi bulgular hantavirüs enfeksiyonlarında görülen laboratuvar bulgularıdır1.
Hantavirüs enfeksiyonları Avrupa ve Asya'da2,6,9 yaygın şekilde görülmesine rağmen ülkemizde olgular şeklinde bildirilmiştir1,3,4,7,8,10. Bildirimler daha çok Karadeniz bölgesinden olmuştur1,7,11. Biz de Trabzon ilinde yaşayan akut böbrek yetmezliği ile başvuran hastamızı sunduk. Ateş, trombositopeni, peteşi ve akut böbrek yetmezliği ile başvuran hastalarda hantavirüs enfeksiyonu ayırıcı tanıda düşünülmesi gerekir.
Teşekkür: Dr. Nurdan Cavrar, Dr. Sinan Yanık, Dr.Uğur Kostakoğlu, Dr. Tuğba Erdoğan, Dr. Nergiz Erkut, Dr. Hüseyin Bektaş, Trabzon Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'na teşekkür ederiz.