Çalışmamıza 384 kişi katılmış olup öğrencilerin yaş ortalaması 22, 4±3, 2’dir. Öğrencilerin %56’sı (n=215) kız öğrenci olup %38, 1’inin (n=145) sosyoekonomik düzeyi düşük, %43, 7’sinin (n=166) sosyoekonomik düzeyi ortadır. Öğrencilerin %49, 2’sinin (n=189) annesinin eğitim durumu lise ve üzeri iken, %67, 2’sinin (n=258) babasının eğitim durumu lise ve üzeridir. Öğrencilerin BKİ’lerine bakıldığında %7, 5’i (n=28) zayıf, %15, 8’i (n=59) fazla kilolu ve %2, 9’u
(n=11) obezdir. Öğrencilerin %6’sının (n=23) kronik hastalığı, %3, 1’inin (n=12) hipertansiyonu bulunmakta, %2, 9’u (n=11) ise antihipertansif kullanmakta, %52, 5’i (n=201) son 6 ayda tansiyonunu ölçtürdüğünü belirtmekte ve %47, 9’unun (n=184) ailesinde hipertansiyon hastası olan kişi bulunmaktadır. Öğrencilerin sosyo-demografik özellikleri, kendisi ve ailesinin hastalık geçmişiyle ilgili bazı sorular Tablo
1’de gösterilmektedir.
Öğrencilerin %57, 2’si (n=220) günlük tüketilmesi önerilen tuz miktarını bilmediğini ifade ederken sadece %21, 4’ü (n=82) doğru bilmiştir. Tuzun yol açtığı hastalıklardan en çok bilinen 3 hastalık sırası ile şu şekildedir: %91, 1 hipertansiyon, %61, 7 böbrek hastalıkları, %57, 8 kalp hastalığı. Öğrenciler tuzu % 50, 3 ile en fazla sofra tuzundan aldıklarını düşünmektedir. Öğrencilerin %35, 5’i günlük tükettiği tuzun fazla olduğunu düşünmektedir. Ayrıca öğrencilerin %23, 7’si yemeğin tadına bakmadan tuz eklediğini belirtmiştir. Öğrencilerin tuzla ilgili bazı bilgi, tutum ve davranışları Tablo 2’de gösterilmektedir.
Öğrencilerin iyotlu tuz ile ilgili bilgi ve davranışları değerlendirildiğinde; iyot yetersizliğinin sebep olduğu hastalıklardan en çok bilinen ilk 3 hastalık sırası ile şu şekildedir: %69, 8 guatr, % 36, 2 büyüme geriliği, %27, 6 öğrenme güçlüğü. Mutfakta en fazla kullanılan tuz çeşidi %67, 2 ile iyotlu sofra tuzu iken en az kullanılan %1, 8 ile iri salamura tuzudur. Öğrencilerin %3, 1’i ise iyotsuz tuz kullandığını, %2, 1’i de sodyumu azaltılmış tuz kullandığını belirtmiştir. Öğrencilerin %60, 1’i tuzu, mutfakta güneş görmeyen dolapta muhafaza ettiklerini ve %39, 6 ile en fazla cam kapta sakladıklarını belirtmektedir. Masada kullanılan tuzluğun tipi %51, 1 ile en çok cam kaptır. Tuzun yemeğe konma zamanı konusunda, öğrencilerin %68, 8’i yemek pişerken cevabını vermiştir. Öğrencilerin iyotlu tuz ile ilgili bilgi ve davranışları Tablo 3’de gösterilmektedir.
Öğrencilerin tuz kısıtlamasıyla ilgili sorulara verdiği yanıtlar incelenmiştir. Katılımcıların %37, 6’sı peynir, tereyağı vb. gıda alımında tuz miktarına dikkat ettiğini, %35, 5’i günlük tükettiği tuzun fazla olduğunu düşündüğünü ve %35, 6’sı tuz kısıtlaması yaptığını, %60, 5’i tuz kısıtlaması yapmak istediğini, %61, 4’ü restoranlarda tuz kısıtlaması getirilmesini (masalardan tuzlukların kaldırılması vb.) desteklediğini, %67, 1’i gıdalarda tuz miktarının derecesini gösteren renge dayalı etiketlerin olması ile gıda seçiminin etkileneceğini belirtmiştir. Öğrencilerin tuz kısıtlaması ile ilgili bazı tutum ve davranışları Tablo 4’de gösterilmektedir.
Katılımcıların riskli tuz tüketimi ile ilgili ev dışındaki mekanlarda yemek yeme sıklıkları incelenmiş, riskli davranış puanı hesaplanarak riskli yeme alışkanlıkları belirlenmiştir. Dışarıdaki mekânlarda riskli yeme alışkanlığına bakıldığında (haftada bir ve daha fazla); restoran % 70, 4, kantin %79, 5 ve yemekhane %90, 1 şeklindedir. Bazı tuz oranı yüksek gıdaların tüketilme sıklığı incelenmiş, riskli olan tüketimler belirlenmiştir. Öğrencilerin riskli gıda tüketim sıklıklarına bakıldığında (haftada birden fazla); %84, 8 tuzlu kahvaltılık gıda, %62 kraker-bisküvi, %50, 1 kuruyemiş, %38, 7 turşu, %38, 7 ketçap, % 34 cips, % 27, 3 hazır çorba, %23, 9 hazır sostur.
Öğrencilerin tuz tüketimi ile ilgili riskli davranışları incelenmiş, 14 riskli davranıştan oluşan “riskli tuz tüketimi davranış puanı (RTTDP)” oluşturulmuş ve sosyodemografik değişkenler, alışkanlıklar ve hastalık öyküsüne göre karşılaştırılmıştır. Tüm öğrencilerin RTTDP ortalaması 7, 27 ± 2, 53 olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre karşılaştırıldığında, RTT-DP erkeklerde (7, 71 ± 2, 71) kadınlardan (6, 93 ± 2, 34) daha yüksek olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p=0, 004). Alkol kullananların RTTDP ortalaması (7, 95 ± 2, 44) kullanmayanlara (6, 93±2, 51) göre daha yüksek bulunmuş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0, 001). Ailesinde hipertansiyon hastası olanların RTTDP ortalaması (7, 56 ± 2, 51) olmayanlara (7, 00 ± 2, 53) göre daha yüksek bulunmuştur (p=0, 038). İstatistiksel olarak anlamlı olmasa da anne-baba eğitimi daha düşük olanlarda, sosyoekonomik düzeyi daha düşük olanlarda, VKİ daha yüksek olanlarda, sigara içenlerde ve hipertansiyonu olduğunu belirtenlerde RTTDP ortalaması daha yüksektir. Öğrencilerin bazı bağımsız değişkenlere göre RTTDP ortalamalarının karşılaştırması Tablo 5’de gösterilmektedir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Öğrencilerin Bazı Sosyodemografik Değişkenlere Göre Riskli Tuz Tüketimi Davranış Puanlarının Karşılaştırılması |