[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2018, Cilt 23, Sayı 1, Sayfa(lar) 023-027
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Apendektomi Materyallerinde Saptanan Histopatolojik Tanılar
Sevinç ŞAHİN, Selda SEÇKİN
Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı, Yozgat, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Enterobius Vermicularis, Apandisit, Karsinoid, Fibröz Obliterasyon, Enterobius Vermicularis, Appendicitis, Carcinoid, Fibrous Obliteration
Özet
Amaç: Bu çalışmada, Yozgat yöresinde akut karın semptomları nedeni ile apendektomi yapılan hastalarda saptanan histopatolojik tanıları belirlemek ve insidanslarını araştırmak amaçlandı.

Gereç ve Yöntem: Yakın zamanda kurulmuş bir üniversite olan Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Ocak 2012-Ekim 2016 tarihleri arasında Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı’nda incelenen 263 apendektomi materyali retrospektif olarak değerlendirildi.

Bulgular: Olguların 134 (%51)’ü erkek, 129 (%49)’u kadındı. Yaşları 4 ile 88 arasında değişmekte idi (ortalama=29.4±15.03 yaş). 263 olgunun 167 (%63.4)’sinde akut apandisit, 4 (%1.5)’ünde ise periapandisit bulguları saptandı. Ayrıca, 73 (%27.8) olguda lenfoid hiperplazi, 7 (%2.8) olguda enterobius vermicularis, 5 (%1.9) olguda fibröz obliterasyon, 3 (%1.1) olguda nonnekrotizan granülomatöz inflamasyon, 2 (%0.8) olguda düşük dereceli apendisyal müsinöz neoplazi, 1 (%0.4) olguda lökositoklastik vaskülit ve 1 (%0.4) olguda karsinoid tümör mevcuttu.

Sonuç: Akut apandisit ön tanısı ile yapılan apendektomi materyallerinde ek tedavi gerektiren benign/malign tümörler ve paraziter enfeksiyonlar başta olmak üzere çeşitli insidental patolojiler saptanabilmektedir. Bu nedenle, histopatolojik inceleme önemlidir ve dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Apendektomi, cerrahi rutininde en sık uygulanan ameliyatlardan biri olup çoğunlukla akut apandisit nedeni ile yapılmaktadır 1. Yaşam boyunca akut apandisit gelişme riski erkeklerde %8,6 iken kadınlarda %6.7 olarak bildirilmektedir 1,2. Akut apandisit her yaş grubunda görülmekle birlikte çocukluk çağında ve adelösanlarda daha sık ortaya çıkmaktadır 2,3. Akut apandisitin en sık nedeni lümen obstrüksiyonudur 1,4. Obstruksiyon sıklıkla fekalitler ve lenfoid hiperplaziye bağlı gelişmektedir 1,3. Enterobius vermicularis başta olmak üzere çeşitli parazitler, aktinomiçes, çeşitli mantarlar ve tüberküloz gibi enfeksiyöz durumlar; karsinoid tümör, displastik değişiklikler, primer veya metastatik adenokarsinomlar, gastrointestinal stromal tümör, adenomatöz polipler, lenfoid tümörler gibi neoplastik süreçler; endometriozis, mukosel, fibröz obliterasyon, çeşitli granülomatöz hastalıklar ve eozinofilik granülom gibi durumlar obstrüksiyona yol açan nadir nedenler arasında yer almaktadır 1,4.

    Bu çalışmada, akut apandisit ön tanısı ile opere edilen olgularda apendektomi spesmenlerinde başta klinik olarak ön görülemeyen patolojileri saptamak ve sıklıklarını değerlendirmek amaçlanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Bu retrospektif çalışmada, Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı’nda Ocak 2012 ile Ekim 2016 tarihleri arasında akut apandisit ön tanısı ile apendektomi yapılan 263 olguya ait elektronik arşiv kayıtları, patoloji raporları ve histolojik kesitler incelendi.

    Olguların yaşları, cinsiyetleri ve histopatolojik tanılarına patoloji raporlarından ulaşıldı.

    Makroskopi laboratuvarında her apendektomi materyali, en az 1/3 proksimal ve 1/3 distal alandan birer adet horizontal kesit alınarak ve apendiksin distal kısmından yaklaşık 1 cm uzunluğunda kesit alınıp bu parçanın lümenden geçecek şekilde ikiye bölünmesi yolu ile örneklenmiş idi.

    İstatistiksel Analiz
    Verilerin analizi için PASW Statistics version 18.0 (SPSS Inc. Chicago. IL. ABD) paket programı kullanıldı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışma kapsamında değerlendirilen 263 olgunun 134 (%51)’ü erkek, 129 (%49)’u kadındı. Yaşları 4 ile 88 arasında değişmekte idi (ortalama =29.4±15.03 yaş). 263 olgunun 167 (%63.4)’sinde akut apandisit, 4 (%1.5)’ünde ise periapandisit bulguları saptandı. Akut apandisit bulguları içeren 167 olgunun 22 (%8.4)’sinde akut flegmonöz apandisit, 13 (%4.9)’ünde ise perfore apandisit bulguları saptandı. Ayrıca, 73 (%27.8) olguda lenfoid hiperplazi, 7 (%2.8) olguda enterobius vermicularis, 5 (%1.9) olguda fibröz obliterasyon, 3 (%1.1) olguda nonnekrotizan granülomatöz inflamasyon, 1 (%0.4) olguda lökositoklastik vaskülit, 3 olguda neoplazi [2 (%0.8)’si düşük dereceli müsinöz neoplazi ve 1 (%0.4)’i karsinoid tümör] izlendi (Şekil 1-3). Tablo 1’de apendektomi materyallerinde saptanan histopatolojik bulgular ve demografik veriler gösterilmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 1: A) Apendiks duvarında karsinoid tümör adaları (oklar), (hematoksilineozin boyası, x100). B) Karsinoid tümör adalarında immünhistokimyasal olarak kromogranin pozitifliği, (streptavidin-biotin-peroksidaz yöntemi, x200). CD) Düşük dereceli apendisyal müsinöz neoplazinin küçük ve büyük büyütmeden görünümü, (hematoksilin-eozin boyası, x40 ve x200).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 2: Apendiks lümeninde enterobius vermicularis (ok), (hematoksilin-eozin boyası, x400).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Şekil 3: A-B) Apendiks duvarında nonnekrotizan granülom yapıları (oklar), (hematoksilin-eozin boyası, x100 ve x200). C-D) Lökositoklastik vaskülit odakları (oklar), (hematoksilin-eozin boyası, x100 ve x400). E) Fibröz obliterasyon gösteren apendiks lümeni (ok), (hematoksilin-eozin boyası, x40). F) Fibröz obliterasyon alanında immünhistokimyasal olarak S100 pozitifliği, (streptavidin-biotin-peroksidaz yöntemi, x200).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Apendektomi materyallerinde saptanan histopatolojik bulgular ve demografik veriler (n=263).

    Enterobius vermicularis izlenen 7 olgunun hiçbirinde apendiks duvarında inflamasyon mevcut değildi. Enterobius vermicularis enfeksiyonu görülen olguların yaş ortalaması 25.40±7.95 idi ve kadınlarda daha sıktı (n =5, %71.4). Tablo 2’de enterobius vermicularis saptanan olgulara ait ayrıntılı demografik veriler gösterilmektedir.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Enterobius vermicularis saptanan olgulara ait ayrıntılı demografik veriler (n=7).

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Apendektomi materyalleri patoloji rutininde sık incelenen spesmenlerden olup, bizim çalışmamızda da olduğu gibi çoğunlukla akut apandisit olarak tanı almaktadır 4. Ancak, nadiren parazitik enfeksiyonlar, benign tümörler veya beklenmeyen maligniteler de saptanabilmektedir 1,4. Bu nedenle apendektomi materyallerinin histopatolojik tanı için patoloji laboratuvarlarına muhakkak gönderilmesi ve makroskopik incelemenin özenle yapılması gerekmektedir. Makroskopik olarak doğal görünen spesmenler de örneklenmeli ve mikroskobik olarak incelenmelidir. Özellikle, insidental karsinoid tümörleri atlamamak adına sıklıkla bu alanda yerleştiğinden apendiksin distal kısmını örneklemek büyük önem taşımaktadır.

    Apendiks yerleşimli neoplaziler oldukça nadir olup, apendektomilerin %3’ünden azında görülmektedir 3-6. Bu çalışmada, olguların %1.2’sinde neoplastik tümörler izlenmiştir. Bir nöroendokrin tümör olan karsinoid tümör, apendiksin en sık (%60) görülen primer neoplazmıdır ve popülasyonda sıklığı %0.3-0.9 arasında değişmektedir 3,4. Kadınlarda daha sık görülmektedir ve çoğunlukla 4. dekatta ortaya çıkmaktadır. Bizim çalışmamızda, 25 yaşında kadın hastaya ait 1 (%0.4) karsinoid tümör izlenmiştir. Nöroendokrin tümörlerde, tümörün çapı, histolojik tipi ve mezoapendisyal tutulum prognostik önem taşımaktadır 4. Bu tümörler sıklıkla (%70-95) 1 cm’den daha küçük çapa sahiptirler ve sıklıkla makroskopik incelemede tespit edilemezler 4. Bu nedenle ilk mikroskobik incelemede tespit edildikten sonra apendiksin total olarak örneklenmesi, tümör çapının doğru tespiti ve peritoneal yüzeyin değerlendirilmesi açısından gereklidir. Bunun nedeni, 1 cm’den küçük tümörlerde metastaz riski neredeyse hiç yok iken ve apendektomi tedavi için yeterli iken, 2 cm ve daha büyük tümörlerde metastaz riskinin %85’e kadar ulaşmasıdır ve sağ hemikolektomi gerektirmesidir 4. Bizim olgumuzda apendiks total olarak örneklenerek incelenmiş olup, tümör çapı 0.15 cm olarak ölçülmüştür.

    Apendiksin müsinöz neoplazileri, sınıflandırma konusunda literatürde henüz fikir birliğine varılamamış heterojen bir tümör grubunu oluşturmaktadır 8. En son 2010 yılında yayımlanan Dünya Sağlık Örgütü’ne ait sınıflamaya göre “müsinöz adenoma”, “düşük dereceli apendisyal müsinöz neoplazi” ve “müsinöz adenokarsinom” olarak 3 grup altında değerlendirilmektedir 8. Müsinöz adenomlar, apendiks mukozasında sınırlı, kolonik adenomlara benzer displastik değişiklikler içeren, noninvaziv lezyonlardır 8. Düşük dereceli apendisyal müsinöz neoplazi, sitolojik özellikleri adenomlara benzeyen ancak hafif yapısal bozukluk ile karakterli, apendiks duvarına invazyon gösteren ve peritoneal implantları bulunan lezyonlardır 8. Müsinöz adenokarsinomlar ise, %50’den fazla oranda ekstrasellüler müsin içeren, yüksek dereceli sitolojik atipi ve yapısal bozukluk ile karakterli invaziv glandlardan oluşan, periton dışı uzak organ metastazı yapan tümörler olarak tanımlanmaktadır 8. Müsinöz neoplaziler nadir lezyonlar olup, sıklıkla 50 yaşın üstünde ve kadınlarda görülmektedir 8. Bizim çalışmamızda, literatür ile uyumlu olarak biri 50, diğeri 55 yaşında 2 (%0.8) kadın hastada düşük dereceli apendisyal müsinöz neoplazi izlenmiştir.

    Enterobius vermicularis, apendiks ve çekum lümeninde en sık (%2-9) saptanan parazittir 8,9. Enterobius vermicularis enfeksiyonu, sosyoekonomik seviyeden bağımsız olarak her yaş grubunda görülebilmektedir 3. Ancak, çocukluk çağında prevalansı daha yüksektir 3,10. Bizim çalışmamızda enterobius vermicularis görülen olguların çoğunun 2. ve 3. dekatta yer aldığı saptanmıştır. Kadınlarda (%58.3), erkeklere oranla daha sık görülmektedir 11,12. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde kadınlarda [%71.4 (5/7 olgu)] daha fazla oranda görülmüştür. Enterobius vermicularis enfeksiyonu ve apandisit ilişkisi ilk olarak 1899 yılında tanımlanmıştır 8,13. Ancak, enterobius vermicularisin akut karın tablosuna hangi mekanizma ile yol açtığı henüz netlik kazanamamıştır 14. Genellikle, mekanik olarak lümende tıkanıklığa yol açtığı veya hipersensitiviteye bağlı kolik tabloya neden olduğu düşünülmektedir 15,16. Apendektomi materyallerinde, enterobius vermicularise genellikle akut inflamasyon eşlik etmemektedir 1). Ancak nadiren parazit yumurtalarına sekonder geliştiği düşünülen akut inflamatuar yanıt izlenebilmektedir 8. Bizim olgularımızın hiçbirinde enterobius vermicularise eşlik eden akut inflamatuar yanıt saptanmamıştır. Dünya genelinde apandisit tablosuna yol açan enterobius vermicularis sıklığının %0.2-41.8 arasında değiştiği bildirilmektedir 8. Ayrıca bölgesel olarak değerlendirildiğinde, Pakistan’da %2.8, Nepal’de %1.6, İran’da %3 ve Danimarka’da %4 oranında bildirilmiştir 17-19. Türkiye’den bildirilen yayınlar incelendiğinde, Eskişehir yöresinde %0.65; Malatya yöresinde %2-2.5; İzmir yöresinde %0.35; Diyarbakır yöresinde %0.70; Erzurum yöresinde %2 ve Adana yöresinde %1.02 olarak bildirilmiştir 1,4,12,20-23. Bizim çalışmamızda da literatüre benzer şekilde %2.8 oranında bulunmuştur. Enterobius vermicularis enfeksiyonu akut inflamasyon içermeyen apendektomilere yol açan en önemli nedenlerden biri olarak akılda tutulmalıdır. Doğru klinik tanı konduğu takdirde, uygun medikal tedavi ile (örneğin: mebendazol) gereksiz apendektomilerin ve apendektomiye bağlı morbiditelerin önlenebileceği aşikardır 24,25.

    Granülomatöz apandisit nadir bir durum olup, akut apandisit tablosu ile başvuran hastaların %0.31-0.95’inde saptanmaktadır 4. Başta tüberküloz olmak üzere pek çok enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz (Crohn hastalığı, sarkoidoz vs.) nedenler apendikste granülomatöz reaksiyona neden olabilmektedir 4. Klinik olarak spesifik etkenler ekarte edildikten sonra olgular “idiopatik granülomatöz apandisit” olarak kabul edilmelidir. Ancak özellikle erken dönem Crohn hastalığını idiopatik granülomatöz apandisitten ayırmak klinik olarak çok zor olabilmektedir 4. Bu nedenle, bu tür olguların uzun süreli takip edilmesi önerilmektedir 4. Bizim çalışmamızda 3 (%1.2) olguda nonnekrotizan granülomatöz reaksiyon izlenmiş olup, klinik araştırmalar sonucunda altta yatan bir neden bulunamadığından bu olgular “idiopatik granülomatöz apandisit” olarak değerlendirilerek klinik takibe alınmışlardır.

    Apendikste nadiren izole vaskülitler görülebileceği gibi, bazı sistemik vaskülitler de apendiksi etkileyebilmektedir 26. Bu çalışmada, akut karın nedeni ile opere edilen 6 yaşında bir kız çocuğunda apendikste lökositoklastik vaskülit saptanmıştır. Operasyondan sonra döküntüleri ortaya çıkan hasta Henoch-Schoenlein purpurası tanısı almıştır.

    Fibröz obliterasyon (nöroma, nöral hiperplazi), apendiks lümeninin miksoid veya kollajenöz bir zeminde yerleşmiş iğsi hücreler ile tıkanması anlamına gelmektedir. Önceleri literatürde oblitere apendiks, nörojenik apendiks, nörofibrom veya kronik apandisit gibi isimlendirmeler de kullanılmıştır 27. Ayrıca daha önceden tıkanmaya neden olan etkenin fibrozis olduğuna inanılır iken tıkanıklığın günümüzde fibrozisten ziyade nöral hücre proliferasyonu sonucu geliştiği görüşü hakimiyet kazanmıştır 27,28. Tekrarlayan küçük subklinik inflamatuar atakların stromadaki argirofilik hücreleri uyararak nöral doku hiperplazisine yol açtığı öne sürülmektedir 27,28. Tamamen fibrotik olan lezyonların ise bu sürecin son aşamasını oluşturduğu düşünülmektedir. Bu lezyonların immünhistokimyasal olarak çoğunlukla S100 ve nöron spesifik enolaz pozitif olması nöral kökeni desteklemektedir 27,28. Bu lezyon özellikle apendiksin distal kısmını etkilerken apendiks total olarak da tutulabilmektedir. Hangi isim verilir ise verilsin bu lezyon akut apandisit tanısıyla opere edilen olguların yaklaşık %0,04-4,2’sinde görülmektedir 27. Bizim çalışmamızda ise literatür ile uyumlu olarak 5 (%1.9) olguda fibröz obliterasyon saptanmış olup, immünhistokimyasal olarak S100 boyası ile tüm olgularda nöral hücre yönünde boyanma gözlenmiştir. Apendektomi bu lezyonların tedavisi için yeterli olarak kabul edilmektedir.

    Sonuç olarak, bu çalışmanın Yozgat ilinde bu konuda yapılan ilk çalışma olması ve nispeten az sayıda olgu içermesine rağmen demografik veriler sunması açısından önem taşıdığını düşünmekteyiz. Özetle, akut apandisit ön tanısı ile yapılan apendektomi materyallerinde ek tedavi gerektirebilecek paraziter enfeksiyonlar, benign ve malign tümörler başta olmak üzere çeşitli insidental patolojiler saptanabileceği akılda tutulmalıdır. Bu nedenle, tüm apendektomi materyalleri histopatolojik incelemeye gönderilmelidir ve dikkatli bir şekilde incelenmelidir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Yabanoglu H, Caliskan K, Ozgur Aytac H et al. Unusual findings in appendectomy specimens of adults: retrospective analyses of 1466 patients and a review of literature. Iran Red Crescent Med J 2014; 16: 12931.

    2) Flum DR, Koepsell T. The clinical and economic correlates of misdiagnosed appendicitis: nationwide analysis. Arch Surg 2002; 137: 799–804.

    3) Türkcü G, Keleş A, Alabalık U ve ark. 1829 apendektomi materyalinin retrospektif olarak değerlendirilmesi. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2015; 12: 193-9.

    4) Akbulut S, Tas M, Sogutcu N et al. Unusual histopathological findings in appendectomy specimens: a retrospective analysis and literature review. World J Gastroenterol 2011; 17: 1961-70.

    5) Duzgun AP, Moran M, Uzun S et al. Unusual findings in appendectomy specimens: evaluation of 2458 cases and review of the literature. Indian J Surg 2004; 66: 221-6.

    6) Jones AE, Phillips AW, Jarvis JR, Sargen K. The value of routine histopathological examination of appendicectomy specimens. BMC Surg 2007; 7: 17.

    7) Tirumani SH, Fraser-Hill M, Auer R et al. Mucinous neoplasms of the appendix: a current comprehensive clinicopathologic and imaging review. Cancer Imaging 2013; 13: 14-25.

    8) Ahmed MU, Bilal M, Anis K et al. The frequency of enterobius vermicularis infections in patients diagnosed with acute appendicitis in Pakistan. Glob J Health Sci 2015; 7: 196-201.

    9) Gatti S, Lopes R, Cevini C et al. Intestinal parasitic infections in an institution for the mentally retarded. Ann Trop Med Parasitol 2000; 94: 453-60.

    10) Arca MJ, Gates RL, Groner JI et al. Clinical manifestations of appendicial pinworms in children: an institutional experience and a review of the literature. Pediatr Surg Int 2004; 20: 372-5.

    11) Sarıçam G, Karaca G, Pehlivanlı F, Yıldırım K. Nadir bir akut apandisit nedeni: enterobius vermicularis. Van Tıp Dergisi 2014; 21: 114-6.

    12) Kurt A, Çalık İ, Ömeroğulları Şener E, Akalp Özmen S, Gelincik İ. Apendektomi materyallerinde E. vermicularis. Van Tıp Dergisi 2012; 19: 51-4.

    13) Still GF. Oxyuriasis vermicularis in children. Br Med J 1899; 1: 898-900.

    14) Surmont I, Liu LX. Enteritis, eosinophilia and enterobius vermicularis. Lancet 1995; 346: 1167.

    15) Gupta K, Solanki A, Vasishta RK. Appendiceal neuroma: report of an elusive neuroma. Trop Gastroenterol 2011; 32: 332-3.

    16) Akkapulu N, Abdullazade S. Is Enterobius vermicularis infestation associated with acute appendicitis? Eur J Trauma Emerg Surg 2016; 42: 465-70.

    17) Sah SP, Bhadani PP. Enterobius vermicularis causing symptoms of appendicitis in Nepal. Trop Doct 2006; 36: 160-2.

    18) Ramezani MA, Dehghani MR. Relationship between enterobius vermicularis and the incidence of acute appendicitis. Southeast Asian J Trop Med Public Health 2007; 38: 20-3.

    19) Wiebe BM. Appendicitis and enterobius vermicularis. Scand J Gastroenterol 1991; 26: 336-8.

    20) Kabukçuoğlu S, Bildirici K, Tel N ve ark. Eskişehir yüresinde apendektomilerde izlenen patolojik bulguların araştırılması. Türkiye Ekopato-loji Dergisi 2001; 7: 25-32.

    21) Karaman Ü, Türkmen E, Iraz M, Karataş T, Çolak C. Parasitosis in appendectomy cases. Eur J Gen Med 2010; 7: 317-20.

    22) Isik B, Yilmaz M, Karadag N et al. Appendiceal enterobius vermicularis infestation in adults. Int Surg 2007; 92: 221-5.

    23) Engin O, Calik S, Calik B, Yildirim M, Coskun G. Parasitic appendicitis from past to present in Turkey. Iran J Parasitol 2010; 5: 57-3.

    24) Fleming CA, Kearney DE, Moriarty P, Red-mond HP, Andrews EJ. An evaluation of the relationship between Enterobius vermicularis infestation and acute appendicitis in a paediatric populationa retrospective cohort study. Int J Surg 2015; 18: 154-8.

    25) Levens AM, Schurink M, Koetse HA, van Baren R. Infestation with enterobius vermicularis mimicking appendicitis. Ned Tijdschr Geneeskd 2014; 158: A7371.

    26) Misdraji J, Graeme-Cook FM. Miscellaneous conditions of the appendix. Semin Diagn Pathol 2004; 21: 151-63.

    27) Şen M, Kılıç MÖ, Yıldırım Ü. Apendisyal nöroma: akut apandisitin nadir bir nedeni. Yeni Tıp Dergisi 2014; 31: 133-4.

    28) Gülden D, Melek Ü, Gülden Ç, Mine T. Nörojenik hiperplazi apendiks obliterasyonu nedeni midir? Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2001; 2: 15-8.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]