Üriner sistem taşlarının etyolojisini belirlemek, başarılı
bir tedavinin planlanmasında ve taş oluşumunun önlenmesinde
önem arz etmektedir. Çeşitli çalışmalarda
çocukluk çağı taşlarının erkeklerde kızlara göre daha
sık görüldüğü bildirilmiştir
2,7,12-14. Çalışmamızda
da literatürle uyumlu olarak üriner sistem taş hastalığının
erkeklerde daha fazla olduğu saptandı. Daha önce
yapılan çalışmalarda ortanca taş görülme yaşı 3.9 ile
8.2 yaş arasında bildirilmiştir
7,11-18. Daha önce
Gürgöze ve ark.’nın
14 aynı bölgede yaptıkları çalışmayla
uyumlu olarak çalışmamızda ortanca tanı yaşı
3.9 yıl olarak bulundu. Olgularımızın %70.4’ü beş
yaşın altındaydı. Bazı bildirilerde üriner sistem taşlarının
adolesan grupta daha fazla görüldüğü söylenmekte
ise de Issler ve ark.’nın
19 çalışmasına benzer şekilde
serimizde 10 yaş üzerindeki hasta sayısı çok azdı
(%8.2). Ailede taş öyküsü, %11.8 ile %55.4 arasında
değişen oranlarda bildirilirken
13,17,20,21, yine kendi bölgemize ait çalışmaya benzer olarak olguların
yarısında aile öyküsü belirlendi
14. Bu yüksek düzeyin,
bölgemizde görülen yüksek orandaki akraba evliliklerinden
kaynaklanmış olabileceği düşünüldü.
Daha önceki çalışmalara benzer olarak çalışmamızda
da üriner sistem taşlarının üst üriner sistemde bulunduğu
görüldü 7,12-14,22. Çocuklarda ürolitiyazisin
başvuru bulgusu genellikle atipiktir 2. Özellikle küçük
yaştaki çocuklar olmak üzere çoğunlukla hastalar
asemptomatiktir. Küçük yaştaki hastalar karın ve yan
ağrısı yerine daha çok huzursuzluk, idrar yolu enfeksiyonu,
kusma veya ateş şikayetleri ile başvururlar. Bu
nedenle başlıca semptom olan karınyan ağrısının çalışmamızda
%30.6 gibi oranda görülmesini açıklayabiliriz.
Hastalarımızın başvuru semptomları daha önce
bildirilen çalışmalar ile benzerlik göstermekteydi 7,8,12,14,22,23.
Çalışmamızda, üriner sistem taşı olan hastaların
%92.3’ünde üriner metabolik anormallikler saptanmış
olup, bunlar arasında da en sık hiperürikozürinin olduğu
görüldü. Diğer görülen anormallikler ise sırasıyla
hipositratüri, hiperkalsiüri, hiperoksalüri, hiperfosfatüri
ve sistinüri idi. Çocuklarda yapılan benzer çalışmalarda
hipositratürinin %15-%50 oranında görüldüğü bildirilmiştir
2,14,24,25. Çalışmamızda hiperürikozüriden
sonra ikinci sıklıkta görülen hipositratüri %22.2 oranında
saptandı. Hiperkalsiürinin çeşitli çalışmalarda
%7-%34 arasında değiştiği bildirilmiştir 15,16,26,27. Çalışmamızda ise bu oran %20.6 olarak saptanmıştır.
Alpay ve ark. 12 ile Issler ve ark.’nın 19
çalışmalarında çocuklarda hiperkalsiürinin en sık görülen
metabolik anormallik olduğunu bildirmiştir. Dursun
ve ark.’nın 22 yapmış olduğu çalışmada, hiperkalsiüri
ve hiperürikozürinin en sık görülen metabolik bozukluklar
olduğu bildirilmiştir. Elmacı ve ark.’nın 28
okul öncesi çocuklarda yapmış oldukları çalışmada ise,
hiperürikozürinin en sık görülen metabolik anormallik
olduğu bildirilmiştir. Tanı sırasındaki taş boyutları
dikkate alındığında Türkiye’den yapılan benzer bir
çalışma ile 29 uyumlu olarak çalışmamızda da taş
boyutu fazla olan hastalarda en sık metabolik anormalliğin
hiperürikozüri olduğu bildirilmiştir.
İlginç olarak çalışmamızda, kendi merkezimizde 2010
yılı ve öncesinde en sık görülen etiyolojik neden hipositratüri
iken 14, 2010 yılı sonrasını değerlendiren bu
çalışmamızda hiperürikozüriye bağlı taşların daha sık
görüldüğü belirlendi. Taşı küçülen veya kaybolan hastalardaki
en sık görülen metabolik bozukluk hipositratüri
iken, taş boyutunda artış gösteren hastada belirlenen
en sık metabolik anormallik ise hiperürikozüri idi.
Metabolik nedenler belirlendikten sonra hastaların
tamamı medikal tedavi ile takip edildi. Bu hastaların
%66.3’ünde takip sırasında taş kayboldu veya boyutu
küçüldü. Hastaların %7.7’si üriner obstrüksiyon olması
nedeniyle ESWL veya açık cerrahiye yönlendirildi.
Sonuç olarak, üriner sistem taşı olan çocuklarda en
etkili tedavi yöntemlerinin uygulanabilmesi için altta
yatan metabolik risk faktörlerinin belirlenmesi önem
taşımaktadır. Üriner sistem taşı olan çocuklarda spesfik medikal tedavi planlanması ile girişimsel yöntemlere olan gereksinim azalacaktır.