Psikiyatrinin önemli hastalıklarından olan şizofreni, kişinin duygu, düşünce, davranış ve algılamalarında önemli ölçüde bozukluklara yol açan, bireyin kendisinin ve etrafındakilerin yaşamını önemli ölçüde etkileyen ağır, kronik ruhsal bir hastalıktır
1.
Şizofreni hastalarında belirlenen birçok komorbidite bulunmaktadır. Son zamanlarda kemik kırıkları ve osteoporoz (OP) sık rastlanan bir komorbidite olarak dikkat çekmektedir. Bunun nedeni olarak şizofreni hastalarında fiziksel aktivite eksikliği, kullanılan ilaçlar özellikle antipsikotikler, dengesiz diyet, ultraviyole maruziyeti ve/veya vitamin D eksikliği gibi çeşitli faktörlerin kemik mineral yoğunluğunu (KMY) etkilediği ve bu nedenlerden dolayı şizofreni hastalarının OP ve kırık riski altında olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca alkol, madde bağımlılığı ve aşırı sigara kullanımı gibi şizofreni hastalarında sıkça görülen durumlarda da OP riskinin arttığı bildirilmiştir 2. Yapılan bir çalışmada 3 şizofreni hastalarında OP riski diğer bireylere göre 2.5 kat daha fazla 4 ve kırık riski ise sağlıklı genel popülasyon kontrolleri ile kıyaslandığında %70 oranında daha fazla olduğu bulunmuştur 5.
Şizofrenik bozuklukların semptomatik tedavisinde antipsikotikler kullanılmaktadır 6. Antipsikotiklerin kısa ve uzun dönem kullanılmasına bağlı olarak ortaya çıkan en önemli yan etkilerden biri de hiporprolaktinomidir. Hiperprolaktinemi ise kemik rezorpsiyonu ve şekillenmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Yapılan çalışmalarda da şizofreni hastalarında antipsikotiklerin kullanımının OP ve/veya KMY’nun azalmasında önemli rol oynadığı tespit edilmiştir 7-10.
Osteoporoz ve kırık riski, kemik kütlesinin korunamaması ve mikromimarisinin bozulması sonucu meydana gelir 11. Kemik kütlesinin korunması, kemik dokuda bulunan osteoblast hücreleri tarafından yeni kemik oluşumu ve osteoklast hücreleri tarafından kemik rezorpsiyonu gibi iki zıt aktivitenin eş zamanlı bir şekilde çalışması sonucu oluşur 11,12.
Kemik metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılan belirteçler kemik oluşumu ve rezorpsiyonu belirteçleri olarak sınıflandırılırlar. OPN, osteoklastların hem farklılaşmasını indükleyerek hem de aktivitesini arttırıp kemik mineral birikimini inhibe ederek osteoporotik sürece katkı sağlar 13,14.
OPN, yüksek oranda kemik dokuda sentezlenen edilen, epitelyal hücreler, endotelyal, immün hücreler ve kemik hücreleri gibi çeşitli hücre tipleri tarafından üretilen yüksek oranda fosforile ve glikozile edilmiş bir sialoproteindir 15,16. OPN, kemiğin mineralize edilmiş hücre dışı matriksinin belirgin bir bileşeni olup, kemik mineralizasyonu, immün hücre fonksiyonunun düzenlenmesi, anjiyogenez, inflamasyon, yara iyileşmesi, kalsifikasyon inhibisyonu, kemik döngüsü diyabet, kanser, inflamasyon, tümör hücresi fenotipinin kontrolü ve hücre aktivasyonu gibi görevleri olan multifonksiyonel bir protein olarak görev yapar 15,17. Osteopontin, kalsiyum ve hidroksiapatitin bağlandığı kemik dokunun matriksinde yer alır ve hücre dışında birikir. Kemiğin inorganik kısmı olan hidroksiapatit ile OPN’nin bağlanması hem hidroksiapatit kristallerinin gelişimini engelleyerek kemik mineralizasyonunu inhibe eder 18 hem osteoblast 19 ve osteoklast hücrelerinin farklılaşmasını (20) hem de adhezyonunu teşvik eder 19,20. Osteoklastların kemiğe yapışmasında anahtar rol oynayan OPN 21, integrin bağlayıcı bir protein olarak kemik iyileşmelerinde, kemiğin yeniden oluşum ve mineralizasyonun da önemli rol oynamaktadır 22-24. Yapılan bir çalışmaya göre, yüksek OPN düzeylerinin kemik turnover’in de azalmaya ve buna paralel olarak kemik erimesine neden olduğu tespit edilmiştir 24. Bu bilgiden yola çıkarak, şizofreni hastalarının serumlarında mevcut ya da gelecekteki muhtemel osteoporozun erken tanısında kullanılabilecek OPN’in düzeylerini araştırmayı ve sağlıklı kontrollerle karşılaştırmayı planladık.