Premenopozal hastalarda, endometriyal 18F-FDG tutulumu menstrüel siklus dönemi ile ilgilidir. Menstrüasyon ve ovulasyon fazında endometriyal tutulum 2 kez pik yapar
7,8. Menstrüasyon’un ilk birkaç günündeki endometriyal tutulum dejenere ve nekrotik endometriyumun devam eden kanaması ve subendometriyal myometriyumun peristaltik hareketi ile ilişkili olabilir
9,10. Lerman ve ark. SUVmedian değeri menstrüasyon döneminde 5 ±3.2, ovulatuar fazda ise 3.7 ±0.9 olarak vermiştir
8. Diğer bir çalışmada ise menstrüasyon’un ilk 3 gününde endometriyal SUV değeri 4.6±1.0 olarak ölçülmüştür
5. Çalışmamızda menstrüasyon dönemindeki 3 hastamızın ortalama SUVmax değeri 7.3 olarak ölçüldü.
Premenopozal hastalarda OKS kullanımı endometriyal 18F –FDG tutulumunu endometriyal glandları supresyona alıp, atrofiye sebep olarak ovulasyon ve menstrüasyonu olmayan premenopozal hastaların değerlerine düşürürken, rahim içi araç (İUD ) bulunması ise inflamatuar süreçlere sekonder olarak artırabilir 5,11,12. Meme kanseri nedeniyle hormonal terapi alan hastalarda endometriyum’un ortalama SUV değerlerinde anlamlı değişiklik saptanmamıştır 8. Bizim çalışmamızda da leiomyom’u olup tamoksifen kullanan meme kanseri özgeçmişi olan hastalarda uterin leiomyom SUVmax değerlerinde hormon kullanmayan hastalarla kıyaslandığında anlamlı fark yoktu.
Leiomyom’lardaki FDG uptake mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Hücre yapısı, mikrovasküler yoğunluk, fibroblast ya da değişici büyüme faktörleri gibi tümör hücre çoğalmasını sağlayan faktörler, gluıştır 5,13,14. Miksoid, hemorajik ve selüler varyantlı myom’larda glukoz transporter-1 ekspresyonunun fazla olması, FDG tutulum mekanizmasını histolojik bulgularla açıklamaya yardımcı olsa da leiomyom subtiplerinde ortalama SUV değerlerinde anlamlı yükseklik bulunmamıştır 15,16. Bizim çalışmamızda histolojisi miksoid myom olarak raporlanan 20 cm çapındaki en büyük myomun SUVmax değeri 3 olarak bulunmuştur.
Nishizawa ve ark. 5 myom tanısı MR ile gösterilmiş 13 premenopozal ve 20 postmenopozal hastanın hiçbirinde uterin FDG tutulumu görmemiş ve uterin myom’larda FDG artışının nadir olarak görüldüğünü belirtmiştir. Yine Tsukada ve ark. 17 bilinen uterin leiomyom’lu hastaların sadece %0.5’inde FDG tutulumu izlemiş ve kan LDH seviyelerinde anormallik saptamamışlardır.
Uterin leiomyom’larda FDG tutulum oranları ve SUV değerleri menopozal duruma göre farklı olabilir. Premenopozal hastalarda FDG tutulum oranı ve ortalama SUV değeri anlamlı olarak yüksektir 5,18. Ma Y ve ark. 18 SUVmax değerini pre ve postmenopoz hastalarda sırasıyla 3.6±2.5 ve 1.8±0.6 olarak saptamıştır. Chura ve ark. 19 ise vaka serisi olarak yayınladığı 3 leiomyom tanılı postmenopozal hastada SUV değerlerini 19.9, 3.4 ve 6.0 gibi yüksek değerler olarak belirtmiştir. Bizim çalışmamızda ise pre ve postmenopozal duruma göre SUVmax değerleri arasında istatistiksel anlamlılık yoktu ve ortalama SUVmax değerimiz 5.41 idi.
Uterin leiomyom’larda SUV değeri; yaş, tümör büyüklüğü ve myom sayısına göre sınıflandırıldığında korelasyon bulunmamıştır 15,17,18. Biz de çalışmamızda yaş, myom büyüklüğü ve leiomyomun tekli/çoklu olması ile SUVmax değeri arasında ilişki bulamadık.
Çalışmamızdaki en önemli kısıtlılıklar; hasta sayımızın az olması yanında, leiomyom tanısının cerrahi uygulanarak histolojik düzeyde belirlenme oranının düşük olmasıdır.
Sonuç olarak özellikle premenopozal dönemde PET-BT’de rastlantısal saptanan uterin 18F-FDG tutulumlarının benign-malign lezyon açısından ayırımının yapılması önemli olup, bu tutulumların menstrüasyona ya da benign patolojilere bağlı olabileceği akılda tutulmalıdır.