Duktus torasikus, lenf sıvısının sistemik dolaşıma katılmasında rol alan önemli anatomik yapılardan biridir
4. Çocuklarda duktus torasikus yaralanması erişkinlere göre oldukça nadirdir. Genellikle intraabdominal ve toraks cerrahisi sonrası iatrojenik olarak oluşmakta ve en sık azygos veninin ligasyonu esnasında görülmektedir.Cerrahi travmalarda rüptür en sık sol hemitoraks üst yarısında oluşur.
2,5 Travmaya bağlı olarak ise genellikle motorlu araç kazası sonrası ortaya çıkmakta ve en sık diafragmanın üst kısmında görülmektedir.
5 .Ayrıca doğum travması, duktus torasikus duvarındaki defekt, tümörler, tüberküloz ve tanısal amaçlı aortografi etiyolojide rol oynayan diğer faktörlerdir
6.Travmaya bağlı olan yaralanmalarda tanı konulması güç olup x-ray ve USG tanı koymada yetersiz kalmaktadır. Acil laparotomi yapılmayan olgularda duktus torasikus yaralanması varsa hem tanıda gecikme, hem de prognoz açısından sorun oluşabilmektedir. Tanı, çoğunlukla operasyon esnasında konulmaktadır. Operasyondan 1-2 saat önce İV lipofilik boya ve süt karışımının N/G ile verilmesi kaçak yerinin tesbitinde yararlı olabilmektedir
7.
Duktus torasikus yaralanmalarında tedavi konservatif ve cerrahi olarak yapılmaktadır. Etiyoloji,yaş, günlük şilöz sıvı kaybı, metabolik problemler ve hasarın olduğu bölge uygulanacak tedavi yöntemini belirlemede rol oynayan en önemli etkenlerdir. Konservatif tedavide tüp drenaj, yağdan fakir diyet, total parenteral beslenme ve oktreotid uygulanması gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Konservatif tedavide başarı şansı yüksek olmadığı gibi venöz yetmezlige bağlı ve immünolojik mekanizmalar sonucunda lenfopeni, trombositopeni, protrombin zamanında uzama ve sepsis gelişimi gibi komplikasyonlar görülebilmektedir 8. Çocuklarda iki haftadan fazla süreyle günde 100 ml’nin üzerinde lenf drenajı devam ediyorsa konservativ tedavi sonlandırılmalıdır. Aksi takdirde hem hastanede kalış süresi uzamakta hem de plevral yapışılık ve şiloz sıvı kaybına bağlı metabolik problemler artmaktadır 9. Cerrahi tedavide ise duktusun ligasyonu, anastomoz ve primer onarım ve pleuraperitoneal şant gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Erişkinlerde duktus yaralanmasında en sık uygulanan yöntem duktusun ligasyonu ve primer onarımdır 1,5. Ancak çocuklarda primer onarımın yapılıp yapılmaması konusunda tartışmalar mevcuttur. Çocuklarda duktus çapının küçük olması nedeniyle yapılacak primer onarım veya anastomozun lenf akımını sağlanamayacağı için duktus ligasyonu yapılması gerektiği savunulmuştur 1,5,6. Primer onarım ve anastomozda emilebilir sütür kullanılmasının lenf kaçağı riskini artırdığı öne sürülmektedir 10. Postoperatif takipte lenf kaçağı ve obstrüksiyon olup olmadığını araştırmak ve lenf akımını görüntülemek amacıyla yapılan lenf sintigrafisi basit kesin ve güvenilir bir yöntemdir 1,11. Bu amaçla Tc-99m radyokolloidi kullanılmaktadır. Bu maddenin subdermal olarak enjeksiyonunu takiben maddenin duktus torasikus yoluyla kan dolaşımına geçişini izlemek ve ekstravazasyonu tesbit etmek mümkündür. Olgumuzda emilebilir sütür ile yapılan primer onarım sonucu lenf akımı sağlanmış ve bu akım sintigrafik olarak gösterilebilmiştir.
Sonuç olarak, çocuklarda travmaya bağlı duktus torasikus yaralanması nadir görülen patolojidir. Çocukluk yaş grubunda da primer onarım, bir tedavi alternatifi olabilir. Lenfatik sintigrafi, bu hastaların postoperatif takibinde kullanılabilen yararlı bir yöntemdir.