Dentigeröz kistler sürmemiş veya kısmi sürmüş bir diş kronu etrafında yer aldığından sıklıkla gömülü kalabilen yirmi yaş dişlerinde ve kanin dişlerde görülür
1-3. Büyük boyutlara ulaşması sık değildir. Büyük boyutlara ulaşan kistler genellikle odontojenik keratokistler veya ameloblastomlardır
1. Nadir de olsa dentigeröz kistler büyük boyutlara ulaşabilir. Çevredeki enfeksiyona bağlı enfekte olup; ağrı, şişlik gibi bulgu ve semptomlara neden olabilir
1,2. Sunulan olguda kistin ileri boyutlara ulaşmasında, geç tanı konmasının da etkisi olabilir. Kist zaman zaman enfekte olmakta ve medikal tedaviye yanıt alınarak bulgular gerilemekteydi.
Tanısal amaçlı görüntüleme yöntemlerinden panoramik grafi, BT ve Manyetik rezonans görüntülemeden (MRG) yararlanılabilir. Panoramik grafi tüm hastalara uygulanırken, BT’ nin büyük ve kemik destrüksiyonu yapan kistlerde çektirilmesi faydalı olabilir2,8,9. MRG kist beraberinde malignite şüphesi olan kistlerde ayırıcı tanı amacıyla kullanılır8. Dentigeröz kist, radyolojik olarak sürmemiş diş kronu etrafında, üniloküler radyolüsent görünüm şeklindedir. Ancak enfekte olan kist bu görünümü vermeyebilir. Sunulan olguda olduğu gibi dentigeröz kist çok büyürse gömülü dişte yer değişikliğine yol açabilir1. Nadir de olsa malign değişim (skuamoz hücreli karsinom ve ameloblastom) bildirilmiştir10-13.
Dentigeröz kistlerin tedavisinde enükleasyon, marsupiyalizasyon, drenaj teminli marsupiyalizasyon, dekompresyon, fenestrasyon yöntemleri kullanılmaktadır14. Son zamanlarda kistin çıkarılmasında endoskopik yöntemler de kullanılmaya başlanmıştır15. Özellikle maksiller sinüs içerisini dolduran büyük dentigeröz kistlerin tedavisi zor ve rekürrens olasılığı yüksektir. Bu kistlerin tedavisinde tüm kist ve sinüs duvarlarına hakim olunması gerekir. Biz bu olguda kisti endoskopi yardımı ile çıkardık. Endoskopi kist duvarının ve maksiler sinüs duvarının daha iyi gözlenmesini sağladı. Böylece hem kistin tamamen çıkarılması hem de orbita tabanı ve medial sinüs duvarının korunması sağlanmış oldu. Kistin maksiller sinüs duvarını yer yer erode ettiği düşünülünce orbital yaralanma riski yüksekti. Endoskopi altında ameliyatı gerçekleştirmekle aynı zamanda lateral nazal duvara da daha konservatif yaklaşıldığını düşünmekteyiz. Gerçekten de ameliyat sonrasında burun boşluğu daha çabuk tamir oldu.
Sonuç olarak, odontojenik kaynaklı kistler maksilla ve mandibulada sık görülürler. Bunların çoğu asemptomatik olup diş hekimleri tarafından saptanırlar. İleri derecede büyük olan dentigeröz kistlere daha kompleks yaklaşılması gerekebilir. Klasik yaklaşımlara modern tekniklerin ilave edilmesi daha konservatif olurken nüksü azaltmada da yardımcı olabilir.