Dokuz yaşında erkek olgu polikliniğimize “aşırı hareketlilik, sınıfta dersi dinlememe, derste arkadaşlarını rahatsız etme, evde ders çalışmak istememe, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, eşyalarına sahip olamama ve sabırsızlık” yakınmalarıyla annesi tarafından getirildi. Öyküsünden; bu şikayetlerinin 4-5 yaşından beri var olduğu, özellikle okula başladığı dönem sıkıntılarının iyice arttığı, o dönem öğretmeninin de yönlendirmesiyle bir çocuk psikiyatrisi polikliniğine başvurdukları, burada “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” tanısı düşünülüp metilfenidat 18 mg/gün başlanarak bir ay sonra 27 mg/gün'e yükseltildiği, ilaç dozunun artırılmasından kısa süre sonra daha önce olmayan kafa ve omuz oyanatma şeklinde tekrarlayıcı hareketleri olduğu, bunun üzerine ilaç tedavisini bıraktıkları ve kontrole gitmedikleri, ilaç tedavisinin kesilmesinden kısa bir süre sonra bu hareketlerin kaybolduğu ancak diğer yakınmalarının devamı üzerine polikliniğimize başvurdukları öğrenildi.
Özgeçmişinde; motor-mental gelişim basamaklarında sorun olmadığı, epileptik nöbet/travma ya da önemli başka bir hastalık geçirmediği, okuma-yazmayı zamanında öğrendiği, genel olarak hareketli, çok konuşan, söz dinlemeyen ve yaramaz bir çocuk olduğu bildirildi. Aile öyküsünde herhangi bir özellik bulunmamaktaydı.
Yapılan psikiyatrik değerlendirmesinde psikomotor aktivitesinin artmış olduğu, distraktibilitesinin bulunduğu, dikkatini sürdüremediği ve dürtüselliğin belirgin olduğu gözlendi. Bu bulgular dışında başka bir psikiyatrik bulgu saptanmadı. Fiziksel ve nörolojik muayenesi normal sınırlar içerisindeydi. Psikiyatrik değerlendirmeler sonucunda, DSM-IV-TR ölçütlerine göre Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu-Bileşik Tip tanısı düşünüldü. Olgunun geçmiş tıbbi öyküsündeki metilfenidat ile tetiklenen motor tik durumu göz önüne alınarak atomoksetin başlanmasına karar verildi. Olgunun kilosu da dikkate alınarak (33 kg) atomoksetin tedavisinin 18 mg/gün dozunda başlanarak iki hafta sonra 40 mg/gün'e yükseltilmesi planlandı ancak tedavinin başlanmasından bir hafta sonra göz kırpma, kafa ve omuz oynatma şeklinde tikler meydana geldi. Hastanın tiklerinin şiddeti Yale Genel Tik Ağırlığını Derecelendirme Ölçeği (YGTADÖ) kullanılarak değerlendirildiğinde (18, 19), YGTADÖ'nin, Hareket Tikleri Toplam Puanı (HTTP):17, Ses Tikleri Toplam Puanı (STTP):0, Genel Bozulma Puanı (GBP):30 ve Toplam Puanı (TP):47 olarak saptandı. Organik etiyoloji açısından çocuk nörolojisi tarafından değerlendirildi ve herhangi bir organik patoloji saptanmadı. Tiklerin atomoksetin tedavisine bağlı olabileceği düşünülerek tedavi stoplandı. Tedavinin kesilmesinden bir hafta sonra, olgunun motor tiklerinin tümüyle kaybolduğu izlendi. (YGTADÖ puanları: HTTP:0 STTP:0 GBP:0 TP:0). Olgunun DEHB ile ilgili yakınmaları yoğun şekilde devam ettiğinden dolayı atomoksetin tedavisinin kontrollü olarak yeniden başlanmasının ve tedaviye aripiprazol eklenmesinin uygun olacağı düşünüldü. Atomoksetin 10 mg/gün başlanarak dört hafta içerisinde 40 mg/gün'e titre edilmesi; aripiprazolün 2,5 mg/gün başlanıp bir hafta sonra 5 mg/gün'e yükseltilmesi planlandı. Birer aylık arayla yapılan iki kontrol değerlendirmesinde olgunun DEHB bulgularının azaldığı, tedavi ile ilgili herhangi bir yan etki olmadığı izlendi. Olgunun tedavisine polikliniğimizde devam edilmektedir.