Skrotal travmalar en sık adölesan ve genç erişkinlerde görülmektedir (1). En sık künt travmalarda görülmekle birlikte, penetran, yanık veya sıyrılma şeklinde de olabilir (1). Literatürde sağ ve sol testisin rüptür oranlarında farklılık bildirilmemektedir (3). Skrotal travma acil bir durumdur. Hızlı tanı ve tedavi ile testis kaybının önlenmesi oldukça önemlidir (4). Bizim olgumuz adölesan yaş grubundaydı ve top çarpması ile künt travma sonucu testis rüptürü gelişmişti.
Testis rüptüründe en sık klinik bulgular palpasyonda hassasiyet, ağrı, hiperemi, ödem ve ekimozdur (1, 5). Skrotumdaki ödem nedeniyle testis palpe edilemeyebilir. Sunulan olguda sağ skrotumda ödem, kızarıklık, ısı artışı ve belirgin hassasiyet mevcuttu. Sağ testis ayrı bir yapı olarak palpe edilememekteydi. Bu bulgular testis rüptürünün diğer akut skrotum nedenlerinden ayırt edilmesini zorlaştırıyordu.
Testis rüptüründe ilk tanı yöntemi US' dir. Testis parankiminin heterojen olması ve tunika albugineanın yırtılması ile testis konturunun devamlılığının bozulması en önemli US bulgularıdır (1). Travma sonrası hematosel ve hematom testis rüptürünün indirekt US bulgularıdır (6). Ancak testis rüptüründe kesin US bulguları bulunmamaktadır (7). Olgumuzda US bulgusu; prankimde hematom olması, tunika albuginea bütünlüğünün bozulması ve testisin protrüde olmasıydı.
Testis rüptüründe acil cerrahi eksplorasyon ve primer testis onarımı önerilmekte, geç cerrahinin testisin kurtarılma olasılığını düşürdüğü bildirilmektedir (1). Konservatif tedavide testis atrofisi ve dirençli ağrı görülebilmektedir (1). Olgumuzun geç başvurmuş olması nedeniyle konservatif yaklaşım tercih edildi. Üç ay sonra yapılan kontrol US' de bilateral testis perfüzyonu simetrik ve tabii idi.
Literatürde evre 3 ve evre 4 testis travmalarında primer onarım veya orşiektomi yapılmasıyla ilgili bilgiye ulaşılamadı. Ancak testisin korunması açısından primer onarım en etkili tedavi yöntemidir (8). Literatürde künt travmaya bağlı testis rüptüründe hematomun büyümesi, testisin total avulsiyonu, skrotal açık yara varlığı acil cerrahi endikasyonu olarak bildirilmiştir (6). Olgumuzda yukarıda sayılan cerrahi müdahale endikasyonları olmadığından ve gecikmeli olarak müracaat ettiğinden konservatif tedaviye karar verildi. Son yıllarda diğer solid organ yaralanmalı olgularda da konservatif tedavi seçeneğinin ön plana çıkması geç gelen bu olguda da benzer bir yaklaşımı akla getirmiştir.
Literatürde testis rüptürü tanısı ile takip edilen hastaların US ile takip edildiği bildirilmektedir (1,10). Sunulan olguda US takibi yanında hastaya literatürde olmamasına rağmen testiküler infarkt alanları hakkında ek bilgi edinmek amacıyla testiküler sintigrafi yapıldı.
Yapılan testis sintigrafisinde sağ testis orta lateral alanda hipoaktivite olduğu tespit edildi. Bu alanın iyileşme bölgesi olduğu düşünüldü.
Sonuç olarak testis rüptürü tanısında non-invaziv ve kolay uygulanabilir olması, US' yi önemli kılmaktadır. Geç gelen ve komplet olmayan testis rüptüründe konservatif yaklaşımın uygulanabilir ve etkili bir tedavi seçeneği olabilir.