Obezite, yaş, EK'nın fazla olması endometriyum kanseri gelişimi için risk faktörleri olarak bilinmektedir. Biz bu çalışmamızda endometriyum kanserine ilerleyişte bu risk faktörlerinden EK'nın VKİ ve yaştan daha önemli bir faktör olduğunu gösterdik. Çalışmamız bu yönüyle orjinaldir.
Endometriyum genellikle ultrasonografi, dilatasyon-küretaj ve histeroskopi yöntemleri kullanılarak değerlendirilir. Endometriyum biyopsisi için en yaygın olararak kullanım alanı bulmuş olanı servikal dilatasyon ve endometriyumun full küretajıdır9. Ultrasonografi endometriyal patolojilerin değerlendirmesinde noninvazif ve güvenilir bir yöntem olarak bilinmektedir. Ultrasonografide transabdominal veya transvajinal yol kullanılabilir. Günümüzde TVUSG, jinekoloji kliniklerinde en fazla kullanılan tanıya yardımcı görüntüleme yöntemidir10,11. Biz de olgularımızın endometriyumlarının değerlendirilme-sinde ve endometriyal kalınlık ölçümü için TVUSG kullandık.
Obezite endometriyum kanseri için bir risk faktörüdür. Relatif risk 10 ile 23 kg arasında fazla kilosu olan kadınlarda 3 kat artarken, 23 kg' dan daha fazla kilosu olan kadınlarda bu risk 10 kata çıkmaktadır. Bunun nedeni ise yağ dokusunda artmış olan androstenodionun östrona aromatizasyonu ve buna bağlı olarak artmış endometriyal uyarılmaya neden olması şeklinde açıklanmıştır12.
Teorik olarak postmenopozal dönemde over ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan androstenodion, periferik yağ dokusunda aromatizasyon ile östrona dönüştürülerek endometriyumu etkiler. Ayrıca obezite, periferik yağ dokusundaki döngüyü uyararak, endometriyum kalınlığını artırır. Endometriyum hiperplazisi tespit edilen olgulardan alınan kan örneklerinde androjen ve östrojen düzeyleri, hiperplazi olmayan gruptaki olgulara göre daha fazla bulunmuştur. Bu bulgu da endometriyal hiperplazide androjenlerin rolünün önemli olduğunu desteklemektedir13. Bizim çalışmamızda VKİ, malign grupta benign gruba göre artmış olmasına rağmen istatistiksel fark tespit edilmedi. Bu farklılığın nedeni çalışmamızda endometriyal hiperplazilerin çalışma dışında tutulup sadece benign grup ile malign grubun değerlendirilmeye alınmış olması olabilir.
Endometriyal kanser gelişimi için risk faktörlerinin büyük çoğunluğu endometriyumun uzun süreli karşılanmamış östrojen uyarısına maruz kalması ile bağlantılıdır. Risk faktörlerinden biri olan menopoz yaşı bunlardan biridir. 52 yaşından sonra doğal menopoza giren kadınlarda endometryium kanser riski 49 yaşından önce menopoza giren kadınlara oranla 2,4 kat artmıştır14. Yapılan bazı çalışmalarda PMK'lı ve histopatolojik tanısı endometriyum kanseri olarak saptanan kadınlarda ise ortalama endometriyal kalınlık 13,9-21,1 mm tespit edilmiş ve endometriyum kalınlığının 5 mm'nin altında olduğu zaman endometriyal kanser insidansının %0-6,5 arasında olduğu bildirilmiştir15,16. Bizim çalışmamızda ortalama endometriyum kalınlığı bu konuda yapılan benzer çalışmalar ile uyumlu olarak yüksek (18,8±10,3 mm) bulundu. Giannellave ark' nın17 yaptığı çalışmadaki gibi bizim çalışmamızda da kanser tespit edilen olguların hiçbirinde 8 mm' nin altında endometriyal kalınlık saptanmadı. Yaş ortalaması ise malign grupta 60.9±7.3 yıl idi, endometriyal biyopsi sonucu normal gelen gruba göre anlamlı fark vardı (p=0.042). Benzer çalışmalardaki gibi ileri yaşlarda endometriyum kanseri olma riskinin daha yüksek olduğunu tespit ettik.
Gull ve ark18 endometriyum kalınlığı ile sigara içimi, geç menarş veya erken menapoz arasında herhangi bir ilişki bulamamış ancak, paritenin endometriyum kalınlığı ile ilişkili en önemli faktör olduğunu bildirmiştir. Çok sayıda çalışma artan endometriyal kalınlık ile endometriyal kanser gelişme riskinin ilişkili olarak arttığını göstermiştir19,20. Bizim çalışmamızda da malign grupta ER kalınlığı benign gruba göre anlamlı olarak daha kalın bulundu.
Premenapozal kadınlarda endometriyal kalınlık, serum östradiolü ile koreledir, fakat postmenopozal kadınlarda serum östradiolu en fazla adipoz dokudaki östronun dönüşümünden köken alır. Az sayıda çalışma postmenopozal kadında endometriyal kalınlık ve VKİ arasında ilişki olduğunu göstermiştir21. Bazı çalışmalar santral yağlanmanın endometriyal kanser gelişimi için bağımsız ve güçlü bir ilişkisinin olduğunu göstermiştir. Yüksek VKİ ve abdominal yağ dağılımının artmış endometriyal kalınlık ve artmış kemik kütlesi ile korele olduğu bildirilmektedir22. Uzun süre sadece östrojen etkisinde kalan endometriyum dokusunda kanser gelişme riski artmaktadır23.
Dolaşımdaki östrojen düzeyi ile ultrasonografik olarak ölçülen EK arasındaki muhtemel ilişkiyi araştıran farklı calışmalar yapılmıştır22,24. Bu çalışmalarda, postmenapozal dönemde yağ dokusunda östronun östradiole dönüşümü sonrasında dolaşımdaki estradiol seviyesinin artabileceği, bunun sonucu olarak ise ultrasonla ölçülen EK'nın da artacağı iddia edilmiştir. Barbozave ark.25 EK ile VKİ arasında doğrusal ve istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptamışlardır.
Çorakçı ve ark değerlendirdikleri postmenopozal dönemdeki 68 hastanın 13'ünde (%19.1) endometriyumu 5 mm'den kalın ölçmüşlerdir. Her iki grup arasında yaş, parite, menapoz yaşı, kan basıncı, boy açısından istatistiksel olarak anlamlı fark gözlememişlerdir. Ancak vücut ağırlığı ve VKİ ile endometriyal kalınlık arasında anlamlı bir ilişki bulmuşlar ve postmenopozal dönemdeki asemptomatik kadınların %19.1'inde endometriyal patolojilerin tanısı için transvajinal ultrasonografi dışında daha ileri tetkiklere gereksinim olduğu sonucuna varmışlardır26.
Sonuç olarak menopoz yaşı, endometriyum kalınlığı ve VKİ arttıkça malignite için risk artmaktadır. Ancak çalışmamızın sonucunda, PMK olgularında maligniteye ilerleyişte yaş ve endometriyum kalınlığının VKİ'den daha belirleyici olduğunu tespit ettik. Menopozal dönemdeki bir kadında endometriyum kalınlığı dikkatle değerlendirilmeli ve bu sonuca göre yönetilmelidir.