Çalışmamızda farklı kurum ve kuruluşlarda çalışan bireylerin %43'ünün psikolojik yıldırma ile karşı karşıya kaldığını belirledik. Bu oran literatürde farklı ülkeler için bildirilen mobbinge uğrama oranlarından çok daha yüksektir. 2003 yılında Avrupa Yaşama ve Çalışma Koşullarının Geliştirilmesi Vakfı tarafından düzenlenen raporda psikolojik taciz oranlarının Finlandiya'da %15, İngiltere ve Hollanda'da %14, İsveç'te %12, Belçika'da ise, %11 düzeyinde olduğu tespit edilmiştir
10. Farklı meslek gruplarında bu oran değişmekle birlikte, hemşireler için %11.9
11, araştırma görevlileri için %32
12, öğretmenler için %37
13 olarak bildirilmiştir. Çalışmamızda bulmuş olduğumuz bu yüksek oran ülkemizde ya psikolojik şiddet mağdurlarının haklarını arama konusunda çekimser kaldıkları için mobbing eyleminin sürdürülmesinden ya da olayın hukuki boyutunun yeterince ele alınamaması veya yıldırma davranışının işten çıkarma tazminatından kurtulmanın bir aracı olarak görülmesinden kaynaklanıyor olabilir.
2004–2005 yılları arasında Bosna Hersek'te mobbing ile stres arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çalışmaya göre mobbingin insanın sağlığına ve çalışma kabiliyetine olumsuz etkileri olduğu bulunmuştur. Mobbingin strese yol açtığı ve stresin ise fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkardığı gözlemlenmiştir. Bu durum çalışanların ilaç kullanımını ve doktora başvurmalarını sıklaştırmış olduğu bildirilmiştir14. Çalışmamızda literatürle uyumlu olarak psikolojik şiddete maruz kalanların %98'inde depresyon tespit edilmiş ve bu kişilerin ortalama mobbing puanları ile beck depresyon puanları arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Mobbingi uygulayanların büyük çoğunluğunun erkeklerden oluştuğu ancak mobbinge uğrayan kişilerin cinsiyetleri arasında çok önemli bir fark olmadığı bildirilmiştir9. Türkiye'de Kütahya ilinde faaliyet gösteren iki kamu hastanesinde yapılan bir araştırmaya göre kadınların erkeklere göre kişinin kendini gösterme ve iletişim kabiliyetini etkileme, kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumunu etkileme ve kişinin fiziksel sağlığını etkileme açılarından daha fazla etkilendiği gözlenmiştir. Çalışmamızda ise, kadınlar ve erkekler arasında psikolojik şiddete uğrama oranı açısından bir fark saptanmamıştır.
Gençlik merkezi müdürlüklerinde çalışan personellerin çalışma ortamlarında maruz kaldıkları yıldırma davranışlarının cinsiyet yönünden incelendiği bir çalışmada en sık görülen mobbing davranışları açısından cinsiyetler arasında bir fark bulunmamıştır15. Çalışmamızda, mobbinge uğrayanların en fazla karşılaştıkları olumsuz davranışlar, yetkisinin üzerinde sorumluluklar verme, kendisini ifade etmesine izin vermeme ve haksız yere eleştirilme davranışları olarak belirlenmiş, ancak davranışlar açısından cinsiyetler arasında bir fark görülmemiştir.
Literatürde, 18‐30 yaş aralığındaki kişilerin daha fazla mobbinge maruz kaldığı bildirilmiştir. Aynı araştırma eğitim düzeyi arttıkça psikolojik tacizin de arttığını belirlenmiştir16. Çalışmamızda da en fazla mobbinge uğrayanların 25-30 yaşları arasındaki bireyler olduğu ve eğitim düzeyi arttıkça mobbing sıklığının artmış olduğu belirlendi. Araştırmalara göre üstlerin astlarına uyguladıkları mobbing oranı, aynı seviyedeki çalışma arkadaşından veya astından daha yüksektir17. Çalışmamızda litaretürle uyumlu olarak psikolojik tacizi uygulayanların büyük çoğunluğu (%72) amir düzeyinde çalışan bireylerden oluşmaktaydı.
Yıldırma eylemlerinin daha çok insanların yoğun ilişki içinde olduğu, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler ve bankacılık gibi hizmet sektörlerinde daha yaygın olduğu bildirilmiştir18,13. Çalışmamızda katılımcılar rastgele örneklem yoluyla alındığından, homojen bir meslek grubu oluşturulmamıştır. Bu nedenle çalışmamız özel bir meslek grubundan ziyade, mobbingin genel toplumda görülme oranını yansıtmaktadır.
Mobbinge sebep olan olaylar son bulsa da, travma sonrası stres bozukluğu kişinin hayatını uzun dönemde etkilemekte, uykusuzluğa, depresyona, sosyal çevreden kopukluğa hatta evli olan kurbanların aile hayatlarının bozulmasına evliliklerinin sona ermesine yol açmaktadır19. Mobbingin sonucu olarak iş görenler motivasyonunu kaybetmekte, performansları düşmekte, daha önce başarıyla yerine getirdikleri görevleri günlük kaygılar ve yüksek stres sebebiyle yapamamaktadırlar20. İşyerinde psikolojik şiddet, kurum içinde gerilimin ve çatışmalı bir iklimin oluşmasına neden olan, çalışanın iş doyumu ve çalışma barışını ve hatta ruhsal ve fiziksel sağlığını olumsuz yönde etkileyen toplumsal bir sorundur. Bu nedenle çalışma ortamında psikolojik yıldırma, önemli bir iş sağlığı konusu olarak değerlendirilmeli ve gerekli önlemler hızla alınmalıdır.
Çalışmanın kısıtlılıkları; Katılımcı sayısının az olması ve homojen bir meslek grubunun olmayışı çalışmamızın kısıtlılıklarından sayılabilir.