[ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]
Fırat Tıp Dergisi
2022, Cilt 27, Sayı 3, Sayfa(lar) 202-208
[ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
Covid-19 Salgını Sırasında Sağlık Çalışanlarında Anksiyete ve Depresyon Düzeyi, Sosyodemografik Özelliklerle İlişkisi
Ayşin KILINÇ TOKER1, Tuğba KARA2, İbrahim TOKER3, Esma EREN1, Zehra BEŞTEPE DURSUN1, İlhami ÇELİK1
1Kayseri Şehir Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye
2Kayseri Şehir Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, Kayseri, Türkiye
3Kayseri Şehir Hastanesi, Acil Tıp Kliniği, Kayseri, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Sağlık Personeli, Ruh Sağlığı, COVID-19, Salgın, Health Personnel, Mental Health, COVID-19, Outbreak
Özet
Amaç: Çalışmamızın amacı, COVID-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarındaki anksiyete ve depresyon düzeyleri ve ilişkili faktörleri araştırmak idi.

Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel, anket temelli çalışmada, ülkemiz Kayseri şehrinde bulunan üçüncü basamak bir hastanedeki, 1 Ağustos 2020 ile 31 Eylül 2020 tarihleri 1174 sağlık çalışanından elde edilen demografik, anksiyete ve depresyon ölçeklerine ait veriler topladı. COVID-19 hastaları için ayrılan pandemi veya pandemi dışı servislerde çalışan tüm hastane sağlık çalışanları çalışmaya dâhil edildi. Depresyon ve anksiyete düzeyleri dokuz maddelik Hasta Sağlığı Anketi (HSA-9) ve yedi maddelik Yaygın Anksiyete Bozukluğu testi (YAB-7) ile ölçüldü. Kategorik değişkenleri karşılaştırmak için ki kare testi kullanıldı.

Bulgular: Çalışmada, iki aylık dönemde toplam 1174 katılımcı anketi tamamladı. Katılım oranı %19,6 idi. Araştırmaya katılanların yaş ortalaması 35,9 ± 8,9 (min: 20, max: 68) idi. Çalışmaya katılanların %52,7 (n =619)’si kadındı. Tüm katılımcıların HSA-9 anket puan ortalaması 9,53 ± 6,53 (min:0 max:27) iken YAB-7 anket puan ortalaması 6,44 ± 5,23 (min:0 max:21) idi. Katılımcılarındaki major depresyon oranı %58,2 (n =683) iken anksiyete oranı % 22,7 (n =266) idi. Major depresyon bakımından cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, meslek ve meslekteki yıl grupları arasında istatistiksel anlamlı farklılık vardı. Anksiyete bakımından cinsiyet, yaş, medeni durum, meslekteki yıl ve çalıştığı birim grupları arasında istatistiksel anlamlı farklılık vardı. Bekârlar ve pandemi bölümünde çalışan katılımcılarda daha yüksek anksiyete düzeyi vardı.

Sonuç: Çalışmamızda COVID-19 salgınının başlangıcında Kayseri şehrindeki hastalarının tanı, tedavi ve bakımında görev yapan sağlık çalışanlarının ciddi psikolojik yük yaşadıklarını saptanmıştır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Giriş
    Aralık 2019'dan beri, şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2'nin (SARS-CoV-2) neden olduğu koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) salgını, Çin'de ve dünyada yaygın ve hızlı bir şekilde yayılmıştır 1. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, Mayıs 2020 itibariyle dünya genelinde 13 milyona yakın teyit edilmiş vaka ve 550 binin üzerinde ölüme yol açmıştır 2. Bu salgın halkın panik ve zihinsel stresinin artmasına neden olduğu gibi özellikle sağlık çalışanları ruh sağlığı açısından göz ardı edilemeyecek bir konu haline gelmiştir.

    Sağlık çalışanları, salgınlar esnasında; hem kendi, hem ailelerinin sağlıkları bakımından endişe duymaktadır. Virüsün bulaşma endişesi, birlikte çalışmakta olduğu sağlık personeli ve akranlarının güvenliği, yalnızlık, kendilerinden yüksek beklentiler nedeniyle bireylerde kızgınlık-öfke, anksiyete, depresyon ve strese yol açabilir. COVID-19 salgını esnasında enfeksiyonun mortalitesi ve salgının medyada geniş yer bulması kişisel tehlike algısını şiddetlendirmektedir. Çalışanların her gün uzun süreler kişisel koruyucu ekipmanlar ile çalışmak durumunda kalmaları artan iş yüküne ilave yük anlamına gelmiştir. Hastaneler salgın sürecince çok ciddi oranda stresli ortamlar haline gelmiştir. İzolasyon ünitelerinde hastalarla sık temas gerekmesi hem fiziksel hem de psikolojik olarak personeli yormuş ve yüksek stres seviyelerine sebebiyet vermiştir 3. Bununla birlikte, COVID-19'un psikolojik etkisi üzerine yapılan son araştırmalarda, esas olarak, endişelenen ve psikolojik strese giren sağlık çalışanları ve genel kamuoyu odaklanmıştır 4,5.

    Küresel olarak benzeri görülmemiş sağlık ve sosyal zorluklar yaratan COVID-19 salgınında bir hastalığın belirsizliğinden kaynaklanan kitlesel kargaşa ve paniğin, virüsün kendisinden daha fazla zarara yol açabileceği unutulmamalıdır. Medyadan ve sosyal ağdan gelen bilgiler yakından kontrol edilmeli ve toplum destekleyici psikolojik müdahaleler küresel olarak teşvik edilmelidir. Ön saflarda yer alan sağlık personelinin ve COVID-19'dan etkilenenler için psikolojik desteğe öncelik verilmeli ve daha kolay erişilebilir hale getirilmelidir 6.

    Çalışmamızda, COVID-19 şüphesi ile başvuran, ayaktan veya hastaneye yatırılarak takibe alınan hastalara sağlık hizmeti sunan sağlık çalışanları arasındaki anksiyete ve depresyon düzeyi ve ilişkili faktörleri araştırmayı amaçladık. Elde edilen sonuçlar ile COVID-19'lu hastalara sağlık hizmeti sunun personelin psikolojik durumlarına daha fazla dikkat çekilebilir ve bu salgınla mücadele sürecinde sağlık çalışanlarının zihinsel ve fiziksel sağlığını desteklemek için yardımcı bilgiler sağlayabilir.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Materyal ve Metot
    Bu çalışma için Kayseri Hastanesi Etik Kurulundan onay alındı. (Karar tarihi: 09.07.2020, karar no: 380.)

    Çalışmamızın evreni Kayseri Hastanesindeki tüm sağlık çalışanları ve yardımcı personel idi. Örneklem büyüklüğü ise, %95 güven düzeyi, %5 hata payı ve tah-mini %50 oranında anksiyete ve depresyon olduğu varsayımlarına dayanarak tek bir nüfus oranını tahmin etmek için Stat Calc (EPI INFO 7.2.3.1) programı kullanılarak belirlenmiştir. Bu varsayımlarla, elde edilen örneklem büyüklüğü 361 olarak bulunmuş ve minimum örneklem büyüklüğü %10 yanıtsızlık oranı dikkate alınarak 397 olarak tespit edilmiştir.

    Yaygın Anksiyete Bozukluğu testi-7 (YAB-7)
    YAB-7 Spitzer ve ark. 7 tarafından geliştirilmiş, yaygın anksiyete bozukluğunu değerlendiren kısa, öz bildirimle doldurulan bir testtir. Son 2 hafta içindeki ölçek maddelerinde sorulan yaşantıları değerlendiren 7 maddeli dörtlü likert (0=hiç, 1=Birçok gün, 2=günlerin yarısından fazlasında, 3=hemen hemen her gün), kâğıt-kalem tipi bir ölçektir. Ölçekten edinilen toplam puanlar 5, 10 ve 15 sırasıyla hafif, orta ve ciddi anksiyete için kesme noktalarıdır. Toplam puan eşiği 10 olarak seçildiğinde YAB tanısı için duyarlılığı %89, özgüllüğü ise %82 olarak saptanmıştır 8.

    Hasta Sağlığı Anketi-9 (HSA-9)
    HSA-9, Hasta Sağlığı Anketi'ne dayalı bir ölçümdür ve dokuz depresyon belirtisini sorgular. Anket 9 soru içermektedir ve her soru 0 (hiç değil) ile 3 (neredeyse her gün) arasında puanlanmaktadır. Toplam puan 0-4 arası minimum, 5-9 hafif, 10-14 orta, 15-19 orta şiddetli ve 20-27 şiddetli depresyon olarak derecelendirilmiş-tir. Toplam puan eşiği 10 olarak seçildiğinde majör depresyon tanısı için duyarlılığı %88, özgüllüğü ise %88 olarak saptanmıştır 9.

    Sosyodemografik Veri Formu
    Araştırmacı tarafından hazırlanmış olan sosyodemografik veri formu; yaş, cinsiyet, ek hastalıklar, medeni durum, eğitim düzeyi, meslek, meslekteki yıl, çalıştığı birim, çalışma düzeni, sigara kullanımı, covid-19 hastaları ile temas düzeyi, covid-19 testi yapılması, ailede covid-19 varlığı, virüs bulaşma endişesi, kişisel koruyucu ekipman temini ve koruyuculuğuna inanç, televizyonda ve sosyal medyada covid-19 bilgi takibi ile ilgili olmak üzere toplam 22 sorudan oluşmaktadır.

    İstatistiksel Analiz
    İstatiksel analizler IBM SPSS (versiyon 26) programı kullanılarak yapılmıştır. Çalışmadan elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde kategorik veriler frekans ve yüzde cinsinden, sürekli veriler ise ortalama değeri ± standart sapma (minimum-maksimum) cinsinden özetlendi. Sürekli ölçümlere ait normallik kontrolleri Shapiro Wilk testi ile test edildi. Kategorik değişkenleri karşılaştırmak için Pearson ki-kare testi kullanıldı. Anlamlılık seviyesinin 0,05 olarak alındı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Bulgular
    Çalışmamızda, iki aylık dönemde 6000 hastane çalışanından toplam 1174 katılımcı anketi tamamladı. Katılım oranı %19,6 idi.

    Araştırmaya katılanların yaş ortalaması 35,9 ± 8,9 (min: 20, max: 68) idi. Araştırmaya katılanların yaş gruplarına göre dağılımları incelendiğinde, en büyük çoğunluğu 31 ile 40 yaş arasının oluşturduğu (%34,6), daha sonra da 40 yaş üstü grubunun geldiği görüldü (%32,5). Çalışmaya katılanların %52,7 (n =619)’sinin kadın, %47,3 (n =555) ’ünün erkek idi. Katılımcıların %69,3’ü evli, %25,2’si bekâr, %5,5’i boşanmıştı. Araştırmaya katılanların meslekteki yıllarına göre dağılımına bakıldığında, %38,5’inin 0 ile 5 yıl arasında olduğu, %15,2’sinin 5 yıl üzeri ile 10 yıl arasında olduğu, %24,7’sinin 10 yıl üzeri ile 20 yıl arasında olduğu, %21,6’sının 20 yıl üzeri ile 42 yıl arasında olduğu görüldü. Katılımcıların sosyodemografik ve mesleki özellikleri tablo 1'de özetlendi.


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 1: Katılımcıların demografik ve mesleki özellikleri.

    Tüm katılımcıların HSA-9 anket puan ortalaması 9,53 ± 6,53 (min:0 max:27) iken YAB-7 anket puan ortalaması 6,44 ± 5,23 (min:0 max:21) idi. Katılımcılarındaki major depresyon oranı (HSA-9 ≥10) %58,2 (n =683), anksiyete (YAB-7 ≥10) oranı % 22,7 (n =266) idi (Tablo 2).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 2: Katılımcıların demografik ve mesleki özellikleri (devamı).

    Katılımcıların depresyon ve anksiyete düzeyleri incelendiğinde; % 9,9 (n =116) şiddetli depresyonu ve % 10,6 (n =125) ciddi anksiyetesinin olduğu görüldü (Tablo 2).

    Cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, meslek, meslekteki yıl ve çalıştığı birim açısından HSA-9 ve YAB-7 anket puanları incelendi. Major depresyon bakımından cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, meslek ve meslekteki yıl grupları arasında istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p değerleri sırasıyla <0,001, <0,001, 0,007, 0,012, 0,005, <0,001). Anksiyete bakımından cinsiyet, yaş, medeni durum, meslekteki yıl ve çalıştığı birim grupları arasında istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p değerleri sırasıyla <0,001, 0,008, 0,023, 0,009, 0,042) (Tablo 3).


    Büyütmek İçin Tıklayın
    Tablo 3: HSA-9 ve YAB-7 anket puanlarının değişkenler açısından değerlendirilmesi.

    Erkekler, 40 yaşın üzerindekiler, evliler ve meslekteki çalışma yılı 20’nin üzerinde olan katılımcılarda daha az major depresyon ve anksiyete düzeyine vardı. Bekârlar ve pandemi bölümünde çalışan katılımcılarda daha yüksek anksiyete düzeyi vardı.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Tartışma
    Pandemi döneminde sağlık çalışanlarında depresyon ve anksiyete oranları oldukça artmıştır. Bunun nedenleri arasında sağlık çalışanlarının hastalık bulaştırma endişesi ile ortaya çıkan sosyal izolasyonu, yalnızlık, yakınlarına hastalık bulaştırma endişesi ve sağlık çalışanlarının karantinaya alınan yakınlarından dolayı oluşan suçluluk duyguları, hastalık kapma ile ilgili endişelerinin artması, covid tanısı almış sağlık çalışanlarında çalışma arkadaşlarını yalnız bırakma, bakım verdikleri veya tedavisinde aktif rol aldıkları COVID-19 hastalarının son anlarını yakınlarından uzak geçirmeleri ile ilgili suçluluk duyguları sayılabilir.

    Kessler ve ark 10 tarafından yapılan çalışmada depresyonun yaşam boyu yaygınlığı %17,1 iken on iki aylık yaygınlık oranı %10,3 olarak bulunmuştur. Hasta Sağlık Anketi ile genel populasyonda yapılan bir başka çalışmada ise majör depresyonun prevelansı %9,2 olarak bulunmuştur 11. Çin’de, Covid-19 tanılı hastaların tedavisi ile ilgilenen 1257 sağlık çalışanı üzerinde yapılan bir çalışmada depresif belirti oranı %50,4, anksiyete oranı %44,6 olarak tespit edilmiştir 4. Bizim çalışmamız, pandemi sürecinde Türkiye’de yüksek sayıda sağlık çalışanın katılımının gerçekleşmiş olması ve bu sayede sağlık çalışanlarının psikiyatrik durumları ile ilgili daha doğru sonuçlara ulaşabilmek açısından önemlidir. Çalışmamızda, katılımcılarda yüksek oranda anksiyete ve depresyon semptomları olduğunu tespit edildi, depresyon oranını (HSA-9 ≥10) %58,2 olarak, anksiyete oranını (YAB-7 ≥10) oranı % 22,7 idi. Aynı zamanda çalışmamızda katılımcıların yaklaşık %10’unda şiddetli depresyon ve ciddi anksiyete düzeyi mevcuttu.

    Yapılan çalışmalarında genel populasyonda majör depresif bozukluk için yaşam boyu risk, kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla bulunmuştur. Benzer şekilde anksiyete bozuklukları kadınlarda erkeklerden daha yüksek düzeyindedir 10,12. Çalışmamıza katılanların %52.7’ si kadın ve %41.5’i hemşire (bunun %70.8’i kadın) idi. Bu bulguları destekler nitelikte, yaptığımız çalışmada da kadın sağlık çalışanlarında erkek sağlık çalışanlarına oranla depresyon ve anksiyete düzeylerini anlamlı derecede fazla olarak tespit edildi. Literatür bilgileri ışığında kadınların depresyon ve anksiyeteye daha eğilimli olduğu dikkate alınırsa, pandeminin getirmiş olduğu fiziksel ve ruhsal yükün kadınları daha fazla etkilediği ortaya çıkmaktadır.

    Epidemiyolojik verilere bakıldığında depresyon yaygınlığının 25- 34 yaş grubunda yüksek olduğu ve yaşla birlikte arttığı bildirilmiştir 10. Araştırmamızda 26- 40 yaş arasında depresyon düzeyleri en yüksek oranda olup, 40 yaş üzerinde depresyon puanları düşük olarak saptanmıştır. 40 yaş üzeri grupta depresyon oranlarının daha düşük olması mesleki yetersizlik kaygılarının daha az olması ile açıklanabilir.

    Çalışmamızda sağlık çalışanlarının medeni durumlarının depresyon ve anksiyete bulguları üzerindeki etkisine bakıldığında, literatüre uyumlu olarak evlilerde bekârlara göre depresyon ve anksiyete puanları düşük tespit edilmiş olup, boşanmışlara göre anlamlı farklılık saptanmamıştır 13. Depresyon ve boşanma ilişkisine bakıldığında yapılan çalışmalarda birbirinden farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Bazı çalışmalarda boşanmış ve ayrı yaşayanlarda depresyon oranları yüksek tespit edilmişken 14,15 bazı çalışmalarda medeni durum ile depresyon arasında ilişki saptanmamıştır 16. Sosyal desteğin sağlık çalışanlarının ruh sağlığı üzerinde büyük etkisi vardır, sosyal desteği olmayan veya az olan sağlık çalışanları travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon açısından risk altındadırlar 17. Elde ettiğimiz bulgular özellikle yalnız yaşayan sağlık çalışanları için sosyal desteğin önemini vurgulamaktadır.

    Eğitim durumu ve depresyon arasındaki ilişkiye bakıldığında literatürde eğitim düzeyi düşük olanlarda daha yüksek oranda depresyon semptomları tespit edilmişken 15,16, biz çalışmamızda lisans ve lisansüstü eğitim alanlarda depresyon oranı daha yüksek tespit ettik. Pandemi süreci ile birlikte sağlık çalışanlarının hem fiziksel hem psikolojik yükü artmıştır. COVİD-19 hastalarının tedavisine birçok dal hekimi dâhil olmuştur. Hastaları iyileştirme yükümlülükleri göz önüne alındığında hastaların tedavilerine karar verme ve bu tedavileri uygulama sorumluluğunun artması, doktor ve hemşirelerde depresyon düzeylerinin diğer hastane çalışanlarına göre daha yüksek olmasını açıklayabilir.

    Çalışmamızda meslekteki yıl süresi arttıkça (20 yıl ve üzeri) depresyon ve anksiyete düzeylerinde anlamlı düşme tespit edildi. Yaşla birlikte çalışanların çalışma ortamında karşılaştıkları sorunlarla daha etkili mücadele yolları geliştirmesi ve çalışma yılı artıkça mesleki olgunlaşmanın doğal sonucu olarak sorunların üstesinden gelmeyi öğrenmeleri ile ilgili olduğu düşünülebilir 18. Başka bir çalışmada katılımcıların yaşları ilerledikçe kıdem ve ünvanda artışla birlikte depresif özellikli davranışların azaldığı bildirilmiştir 19. Sağlık çalışanlarında yoğun iş yükü, ağır ve ölümcül hastalara bakım verme, nöbetler, iş yerinde ilişki ve görev paylaşımı sorunlarının yaşanması işle ilgili stres ve gerginliğe yol açmaktadır 20. Yapılan çalışmalarda, mesleki stres ile depresif belirtiler arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır 21. Özellikle pandemi servislerinde çalışan, COVİD-19 hastaları ile temas eden sağlık çalışanlarında anksiyete, depresyon ve uyku bozukluğu pandemi dışındaki sağlık çalışanlarından daha yüksek oranda tespit edilmiştir 4,22. Yaptığımız çalışmada da pandemi servislerinde görev yapan sağlık personelinde, pandemi dışında çalışanlara göre anksiyete oranları daha yüksek oranda bulundu. Hastalığa yakalanma korkusu, yakınlarına ve diğer hastalara bulaştırma endişesi ve ölüm korkusu gibi faktörler bunda rol oynamaktadır. Kişilerin bu tür olumsuz içsel duygularını, düşüncelerini, hislerini ve anılarını değiştirme veya kontrol etme girişimleri yaşantısal kaçınma olarak tanımlanır ve yaşantısal kaçınmanın anksiyete, depresyon gibi psikopatolojiler ile ilişkili olduğu gösterilmiştir 23.

    Çalışmamızda, sosyal medyayı her zamankinden daha fazla takip etme davranışı sergileyen katılımcılarda depresyon ve anksiyete düzeylerini anlamlı ölçüde yüksek idi. Bu sonuç bize katılımcıların olumsuz duygularıyla baş etmede işlevsel olmayan bir yöntem kullandıklarını düşündürmektedir. Sağlık çalışanlarına olumsuz duygu ve düşünceleriyle baş etmede daha işlevsel yöntemlerin öğretilmesi, devam eden pandemi sürecine daha kolay uyum sağlamaları, sosyal hayatlarında ve hastanede çalıştıkları saatlerde daha verimli olmaları yönünde destek olacağını düşünmekteyiz.

    Kısıtlılıklar
    Çalışmamızın bazı kısıtlılıkları mevcuttur. İlk olarak yüz yüze görüşmeye göre psikiyatrik değerlendirmenin internet üzerinden olması ve özdeğerlendirme ölçekleri ile yapılmış olması bir kısıtlılıktır. İlerde yapılacak klinik görüşmeler ile daha kapsamlı değerlendirmeler yapılabilir.

    İkinci kısıtlılık, pandemi sürecinin dinamik olması, sağlık çalışanlarında anksiyete ve depresyona dair elde ettiğimiz verilerin zamanla değişebileceğidir.

    Hekimlerin COVİD-19 hastaları ile temas ve tedavilerinde ilk sıralarda yer almalarının önemi açısından, araştırmaya katılan toplam örneklemdeki hekim sayısının düşük olması bir diğer kısıtlılıktır. Son olarak, çalışmamız kesitsel bir çalışmadır.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Sonuç
    COVİD-19 salgınından dolayı her gün binlerce insan enfekte olmakta ve yaşamını yitirmektedir. Salgının ne kadar süreceği ise belirsizliğini korumaktadır. Bu durum hem toplum üzerinde hem sağlık çalışanları üzerinde psikiyatrik semptomların devam etmesine veya artmasına neden olmaktadır. Elde ettiğimiz veriler topluca değerlendirildiğinde, psikiyatrik açıdan salgından en fazla sağlık çalışanlarının etkilendiği ve giderek bu oranın artacağını düşünmekteyiz. Bu süreçte en fazla ihtiyaç duyulan hizmet grubu olarak sağlık çalışanlarının grup tedavi çalışmaları, birebir psikiyatrik değerlendirmeler veya çevrimiçi psikiyatrik seminerler ile desteklenmesi önemli olacaktır.
  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • Kaynaklar

    1) Zhou F, Yu T, Du R et al. Clinical course and risk factors for mortality of adult inpatients with COVID-19 in Wuhan, China: a retrospective co-hort study. Lancet Lond Engl 2020; 28: 1054-62.

    2) World Health Organization (Internet). Coronavirus disease 2019 (COVID-19): Situation Report (cited 2020 May 16). Available from: https://reliefweb.int/report/world/coronavirus-disease-2019-covid-19-situation-report-116-15-may-2020.

    3) Zhang C, Yang L, Liu S et al. Survey of insomnia and related social psychological factors among medical staff involved in the 2019 Novel Corona-virus disease outbreak. Front Psychiatry 2020; 11: 306.

    4) Lai J, Ma S, Wang Y et al. Factors associated with mental health outcomes among health care wor-kers exposed to coronavirus disease 2019. JAMA Netw Open 2020; 3: e203976.

    5) Wang C, Pan R, Wan X et al. Immediate psycho-logical responses and associated factors during the initial stage of the 2019 Coronavirus Disease (COVID-19) Epidemic among the General Population in China. Int J Environ Res Public Health 2020; 17: 1729.

    6) Kontoangelos K, Economou M, Papageorgiou C. Mental health effects of COVID-19 pandemia: A review of clinical and psychological traits. Psychiatry Investig. 2020; 17: 491-505.

    7) Kroenke K, Spitzer RL, Williams JBW, Monahan PO, Löwe B. Anxiety disorders in primary care: prevalence, impairment, comorbidity, and detection. Ann Intern Med 2007; 146: 317-25.

    8) Spitzer RL, Kroenke K, Williams JBW, Löwe B. A brief measure for assessing generalized anxiety disorder: the GAD-7. Arch Intern Med 2006; 166: 1092-7.

    9) Kroenke K, Spitzer RL, Williams JB. The PHQ-9: validity of a brief depression severity measure. J Gen Intern Med 2001; 16: 606-13.

    10) Kessler RC, McGonagle KA, Zhao S et al. Lifeti-me and 12-month prevalence of DSM-III-R psychiatric disorders in the United States. Results from the National Comorbidity Survey. Arch Gen Psychiatry 1994; 51: 8-19.

    11) Fan VS, Meek PM. Anxiety, depression, and cog-nitive impairment in patients with chronic respira-tory disease. Clin Chest Med 2014; 35: 399-409.

    12) Çelik FH, Hocaoğlu Ç. Major Depresif bozukluk’ tanımı, etyolojisi ve epidemiyolojisi: Bir gözden geçirme. Çağdaş Tıp Derg 2016; 6: 51- 66.

    13) Hirschfeld RM, Cross CK. Epidemiology of affective disorders. Arch Gen Psychiatry 1982; 39: 35-46.

    14) Stefánsson JG, Líndal E, Björnsson JK, Guo-mundsdottir A. Lifetime prevalence of specific mental disorders among people born in Iceland in 1931. Acta Psychiatr Scand 1991; 84: 142-9.

    15) Doğan O, Gülmez H, Ketenoğlu C ve ark. Ruhsal bozuklukların epidemiyolojisi. 1.Baskı: Dilek Matbaası: Cumhuriyet Üniversitesi; 1995.

    16) Rezaki M. Bir sağlık ocağına başvuran hastalarda depresyon. Türk Psikiyatri Derg 1995; 6: 13-20.

    17) Song X, Fu W, Liu X et al. Mental health status of medical staff in emergency departments during the Coronavirus disease 2019 epidemic in China. Brain Behav Immun 2020; 88: 60-5.

    18) Saygili M, Avci K, Uğurluoğlu Ö, Özer Ö. Sağlık çalışanlarının örgütsel depresyon düzeylerinin be-lirlenmesi. Bus Manag Stud Int J 2016; 4: 260-72.

    19) Bakan İ, Taşliyan M, Taş F, Aka N. Örgüt depresyonu ve iş tatmini arasındaki ilişki; bir üniversitedeki akademisyenler üzerinde alan araştırması. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilim Fakültesi Derg 2014; 1: 295-315.

    20) Toker İ, Ayrık C, Bozkurt S et al. Factors affecting burnout and job satisfaction in Turkish emergency medicine residents. Emerg Med Open J 2015; 1: 64-71.

    21) Griffin JM, Fuhrer R, Stansfeld SA, Marmot M. The importance of low control at work and home on depression and anxiety: do these effects vary by gender and social class? Soc Sci Med 2002; 54: 783-98.

    22) Zhang X, Zhao K, Zhang G et al. Occupational stress and mental health: A comparison between frontline medical staff and non-frontline medical staff during the 2019 Novel Coronavirus disease outbreak. Front Psychiatry 2020; 11: 555703.

    23) Jason BL, Steven CH, Robyn DW. Learning ACT, an acceptance and commitment therapy skills-training manual for therapists. 2nd ed, Oakland: New Harbinger Publications, 2018.

  • Başa Dön
  • Özet
  • Giriş
  • Materyal ve Metot
  • Bulgular
  • Tartışma
  • Sonuç
  • Kaynaklar
  • [ Başa Dön ] [ Özet ] [ PDF ] [ Benzer Makaleler ] [ Yazara E-Posta ] [ Editöre E-Posta ]
    [ Ana Sayfa | Editörler | Danışma Kurulu | Dergi Hakkında | İçindekiler | Arşiv | Yayın Arama | Yazarlara Bilgi | E-Posta ]