Nörolojik bozukluklar, ÇH’nın gastrointestinal sistem dışındaki bulguları arasındadır. Konvulzyon veya epilepsi gibi yakınmaları olan çocuklar öncelikle çocuk nöroloji polikliniklerine gitmektedir ve ilk planda santral sinir sistemi ile ilgili bir patoloji varlığı açısından araştırılmaktadırlar. Sistemik bir hastalık olan ÇH’nın laboratuvar testlerinden olan tTG-IgA testi, ancak hekimin ön tanıları arasında ise epilepsili çocuklarda bakılıp tanısı açısından çocuk gastroenteroloji uzmanlarına yönlendirilebilmektedir. Epileptik hastalarda ÇH prevalansını değerlendiren farklı çalışmalarda %0.8 ile %8.1 arasında değişen oranlar bildirilmiştir
13-16. İdiopatik epilepsili çocuklarda ÇH prevalansı ile ilgili olarak ülkemizde yapılan çalışmalarda Dalgıc ve ark.
17 %1.17, Ertekin ve ark.
18 %9.1, Isıkay ve ark.
19 %0.9 oranında prevalans bildirmişlerdir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda hastaların serum tTG-IgA düzeyleri bakılarak ve biyopsi ile kanıtlanmış tanıları mevcut idi. Bununla birlikte Ertekin ve ark.
18 Erzurum ilinde yaptıkları çalışmalarında yüksek prevalans oranlarını epileptik çocuklarda sessiz ÇH prevalansındaki artış ile ilişkilendirdiklerini belirtmişler ve epileptik çocukların ÇH açısından taranması gerektiğini vurgulamışlardır. Çalışmamız Elazığ ilinde yer alan üniversite hastanesindeki çocuklarla yapıldı. Her iki şehir de Doğu Anadolu Bölgesi sınırları içerisinde yer almakta ve çalışmada kullanılan test ve tanı yöntemi de aynı olmakla birlikte farklı sonuçlar elde edildi. Çalışmamızda epileptik çocuklarda ÇH prevalansı %0.91 oranında bulundu ve bu sonuç ülkemizden Dalgıc ve ark.
17 ile Isıkay ve ark.nın
19 sonuçlarına yakın idi. Ertekin ve ark.nın
18 çalışmasında elde ettikleri sonuç ile çalışmamız arasındaki büyük farkın nedeni anlaşılamadı.
Çölyak hastalığı ve nörolojik bozukluk arasındaki ilişki 50 yılı aşkın bir zamandır bilinmesine rağmen hangi mekanizma ile geliştiği hakkındaki bilgiler kısıtlıdır. Genetik yatkınlık ile birlikte gluten nörotoksisitesi, doku transglutaminaza özellikle de doku transglutaminaz-6 izoenzime karşı oluşan humoral ve hücresel immün cevabın patogenezde etkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca ÇH’nda malnutrisyon ve malabsorbsiyona eşlik eden nutrisyonel eksikliklerin epilepsi ve diğer nörolojik bozuklukların gelişimine katkısı olduğu üzerinde durulmaktadır 20.
Çölyak hastalığının tanısında kullanılan tTG-IgA testi, ELISA ile yapılmakta olup %98 sensitivite ve spesifiteye sahiptir 21. Hastada olası selektif IgA eksikliğini belirleyebilmek için aynı anda serum IgA düzeyi de bakılarak yanlış-negatif ÇH tanısının önüne geçilmiş olur. Selektif IgA eksikliği varlığında tTG-IgA testi negatif olarak sonuçlanacaktır. Beraberinde serum IgA düzeyi bakılmadığı zaman ÇH tanısı kolaylıkla gözden kaçırılabilir. Selektif IgA eksikliği en sık görülen primer immün yetmezlik olup ülkemizden Baştürk ve ark.nın 22 çalışmasında sağlıklı okul çağı çocuklarında %0.52 oranında selektif IgA eksikliği bildirilmiştir. ÇH olan kişilerde selektif IgA eksikliği %2 oranında rapor edilmiştir23. Selektif IgA eksikliği olan kişilerde ÇH taraması serum doku transglutaminaz IgG düzeyleri bakılarak yapılır. Çalışmamızda yer alan hastaların tamamında tTG-IgA ile birlikte serum IgA düzeyleri de bakıldı ve hiçbirisinde IgA eksikliği saptanmadı.
Çölyak hastalığında gelişen enteropatinin histolojik özellikleri farklı düzeylerdedir. Duodenumdan alınan biyopsilerin patoloji raporlarında intraepitelyal lenfosit miktarı, villus atrofisi, kript hiperplazisi belirtilir ve bunlara karşılık gelen Marsh skoru verilir. Marsh skoru 2 ve üzerinde ise ÇH tanısı kesinleşir12. Olgumuzun Marsh skoru, 3b olup subtotal villus atrofisi anlamına gelmekte idi. Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Topluluğu’nun ÇH tanısı ile ilgili klavuzuna göre semptomatik hastalarda serum tTG-IgA düzeyi normalin 10 katından daha yüksek olması ve beraberinde endomisyal antikorların pozitifliği ile HLA DQ2 ve/veya DQ8 pozitifliği durumunda duodenal biyopsi yapmadan ÇH tanısı konulabileceği belirtilmektedir 12. Buz dağı modeline benzetilen ÇH’nda semptomatik olgular buz dağının sadece görünen kısmı olup, geriye kalan çoğunluğu asemptomatik olgular oluşturmaktadır. Bu nedenle biyopsi yapmadan tanı konulabilecek grup toplam hastaların küçük bir bölümünü içermektedir, ayrıca ömür boyu glutensiz diyet gerektiren hastalığın tanısı için de biyopsinin vazgeçilmez olduğu düşüncesindeyiz.
Epileptik hastalarda karın ağrısı, kabızlık veya ishal gibi gastrointestinal semptomlar ile büyüme geriliği, kilo kaybı gibi malabsorbsiyonu düşündüren bulgular varlığında mutlaka ÇH açısından değerlendirmeleri yapılmalıdır. Ayrıca ÇH tanısı geciken epilepsili çocuklarda antikonvulzan ilaçların da malabsorbsiyonu sonucunda epilepsi ataklarının kontrolü zorlaşacaktır. Çalışmalarda glutensiz diyetin tedaviye dirençli epilepsi olgularında yararlı olduğu belirtilmektedir 24,25. Çalışmamızda ÇH tanısı alan olgumuza glutensiz diyet başlandı ancak fenobarbital ile nöbetleri kontrol altında olduğu için glutensiz diyetin epilepsiye etkisi hakkında fikir sahibi olunamadı.
Sonuç olarak, bu çalışmada idiopatik epilepsili hastaların %0.91’inde ÇH saptandı. Epilepsi nedeniyle araştırılan çocuklarda ÇH’nın akılda tutulması ve tanıya götürecek yolda serum tTG-IgA ve IgA düzeylerinin birlikte bakılması önemlidir. Her ne kadar epileptik atağın aydınlatılması için nörolojik muayene ve tetkiklere yoğunlaşılsa da hastalar gastrointestinal yakınmaların varlığı açısından da sorgulanmalıdır.