Gastroözofageal reflü hastalığı; kilo alımında azalma, özafajit belirtileri, kronik akciğer semptomları ve Sandifer sendromunu da içeren değişik bulgulara neden olabilir
7-10. Bu hastalığın çok değişik semptom ve bulgular gösterebilmesi, tanı zorluklarına neden olabilir. Nitekim bizim her iki hasta grubumuzda da, GÖR semptomları çok erken başladığı halde, tanı konma yaşının 16 aya kadar gecikebildiği belirlendi. Bu durumun hastalarda mevcut sorunları daha ağırlaştırdığı ve daha komplike hale getirdiği görüldü. Nitekim hastalarımızın tümünde demir eksikliği anemisinin; ayrıca her iki grupta yüksek oranda (grup I’de %50, grup II’de %60) motor gelişme geriliğinin ortaya çıktığı görüldü.
Sandifer sendromu, gastroözofageal reflü, irritabilite, tortikollis, anormal baş ve göz hareketleri, paroksismal distonik postür ile tanımlanan yaygın olmayan bir durumdur. Anormal postürün koruyucu refleks hareket olduğu bilinmektedir 2. Kotagal ve ark 10, çocuklarda Sandifer sendromunu en sık gözlenen paroksismal non-epileptik durum olarak tanımlamıştır. Diğer bir çalışmada Sandifer sendromunun tortikolisin temel sebeplerinden biri olduğu gösterilmektedir 11.
Nörolojik yakınmaları olan hastalarımızın, akciğer sorunları olan hastalara göre daha erken GÖR tanısı alabilmeleri ilginç bulundu. Bunun nedenleri, bu paroksismal atakların daha ayrıntılı bir inceleme gerektirmesinden; ayrıca bunların gastrointestinal kaynaklı da olabilme olasılığını düşünmekle ilgisi bulunabilir. Ancak Sandifer sendrumlu iki hastamızın (no 3 ve 4) yanlışlıkla epilepsi (infantil spazm) tanısı almaları, GÖRH tanı süresinin uzunluğu (3.5 ve 8 ay) ve ek sorunların gelişmesi; bu hastaların hala doğru tanı sorunu yaşadıklarını gösterebilir. Diğer paroksimal bozukluklarda olduğu gibi, Sandifer sendromlu hastalardaki non-konvülzif atakların ayrıcı tansında EEG’nin katkısı çok önemlidir ve büyük kolaylık sağlamaktadır. Nitekim hastalarımızda da bu paroksismal atakların GÖRH’na bağlı olabileceği kısa sürede, değişik dönemlere ait EEG çekimleri ile kanıtlanabildi. Daha komplike olgularda, video-monitorize EEG’den de yararlanılabilir.
Gastroözofageal reflü hastalığının, açıklanamayan veya dirençli otolaringolojik ve repiratuar yakınmaların ayırıcı tansına dahil edilmesi önemlidir. Bu hastalıkta respiratuar semptomlar; ya aspirasyon/mikroaspirasyonl ile gastrik içeriğin direkt respiratuar sistemle teması, yada özofagus ile respiratuar sistem arasındaki refleks etkileşimler (laringeal kapanma veya bronkospazm) ile ortaya çıkabilir 1,2. Bebeklerdeki apne olgularının yarısının, GÖRH bağlı olabileceği de bildirilmektedir 3. Bizim grup II’deki hastalarımızın tümü ile grup I’deki bir hastamızda respiratuar sorunlar vardı ve bunlar uzun bir süre GÖRH dışı nedenlere bağlanmıştı. Bu durum hastaların sorunlarını belirginleştirmiş ve ağırlaştırmıştı. Nitekim yapılan çalışmalarda astmatik çocukların yaklaşık yarısında GÖRH birlikteliği bulunurken; bu oran GÖRH ve astma için ayrı ayrı yaklaşık %10 olarak bildirilmektedir 1,3. Akciğer sorunu olan hastalarımızın da üçünde (no 4, 6 ve 9) hışıltı (wheezing) ve bronkospazm ile giden astmatik ataklar vardı ve bu durum uzun süreden beri devam etmekte idi.
Hastalarımızın tümü, GÖRH’na yönelik tedaviden değişik derecelerde yarar gördü. Bu duruma, hastalığa eşlik eden demir eksikliği anemisinin düzeltilmesi yanında; GÖRH’nın tedaviye iyi yanıt verebilen bir durum olma olasılığı da neden olmuş olabilir.
Çok yönlü semptomatolojiye sahip olabilen GÖRH’da, tanının geç konması ve hastaların tedavisiz kalması; komplikasyonların çeşitlenmesi ve ağırlaşmasına neden olabilir. Paroksismal atakları olabilen bu çocuklarda, EEG ile bu atakların nöbet ile ayırıcı tanısı kolayca yapılabilir.