Çalışmaya alınan 39 hastanın 28 (%71)’i erkek,11 (%29)’i kız idi. Hastaların genel yaş ortalaması 7.0 ± 4.0 yıl (1.5 – 15 yıl) arasında değişmekte idi. Pulmoner tüberküloz (PT) saptanan 30 (%76) hastanın yaş ortalaması 7.3 ± 4.5 yıl (1.5 – 15 yıl) ve ekstrapulmoner tüberküloz (ET) saptanan 9(%24) hastanın yaş ortalaması ise 6.0 ± 1.5 yıl (4 – 8 yıl) idi. Pulmoner ve ekstrapulmoner tüberkülozlu hastaların yaşları arasında anlamlı fark yoktu (t testi, p>0.05). Ekstrapulmoner tüberküloz tanısı alan hastalardan yedisinde tüberküloz menenjit, birinde eklem ve bir hastada ise gastrointestinal sistem tüberkülozu vardı.
Pulmoner tüberküloz ve ET tanılı hastalarda, gruplara göre değişmekle birlikte, en sık başvuru yakınması olarak yüksek ateş 32 (%82), ikinci sıklıkta ise öksürük 29 (%74) vardı. Diğer yakınmalar ise, sıklık sırasına göre gece terlemesi (%48), balgam çıkarma (%41), solunum güçlüğü (%23), iştahsızlık (%20), kilo kaybı (%17), kusma (%15), baş ağrısı (%12), konvülziyon (%12), göğüs ağrısı (%10), halsizlik (%10), karın ağrısı (%5) ve ishal (%2) idi. . Yakınmalar ve sıklıkları Tablo 1’de verildi.
Hastaların 17 (%43)’sinde tüberkülozlu erişkin hasta ile temas öyküsü vardı. Bu erişkin hasta en sık anne ve/veya babaları idi. Şikayetlerinin başlama zamanı ile sağlık kuruluşuna başvuru arasındaki süre ortalama 35 gün olup bir hafta kadar erken ve 180 gün kadar geç başvuran hastalar da mevcuttu.
Hastaların dokuzunda (%23) BCG skarı saptanmadı, 28 (%72)’inde tek BCG skarı ikisinde (%5) ise birden fazla BCG skarı mevcuttu. Hastaların ortalama tüberkülin testi (TT) reaksiyonu 15.6 ± 3.9 mm iken, hiç BCG skarı olmayanlarda 14.7 ± 0.9mm, tek BCG skarı olanlarda 15.5 ± 0.7 mm ve birden fazla BCG skarı olanlarda ise 20.0 ± 1.0mm idi. Ayrıca tüberkülin testi üç hastada 10 mm altında, 13 hastada 10-15 mm arasında, 23 hastada ise 15 mm üstünde idi. Hastalarımızın BCG skar değerleri ve TT değerleri Tablo 2’de verildi.
Pulmoner tüberküloz grubundaki hastaların 18’inde, ET grubundakilerin ise sadece birinde akciğerde patolojik dinleme bulgularına rastlandı.
Laboratuar değerlerinden ESR 56.5 ± 18.8 (22 - 89) mm/saat idi. Üç gün üst üste açlık mide suyunda aside dirençli basil aranması (ARB) ile 12 hastada her üç örnekte dört hastada ikişer örnekte, 11 hastada ise birer örnekde pozitif sonuçlar elde edilmişti. Buna karşın 12 hastada ise her üç örnekte de ARB’nin negatif olduğu görüldü.
Tüberküloz kültürü (Loewenstein-Jensen besiyeri kullanılarak) için örnek gönderdiğimiz 28 hastanın sadece üçünde pozitif sonuç alınırken diğerlerinde üreme olmadı.
Radyoloji tarafından konvansiyonel akciğer grafisi değerlendirilen hastaların 25’inde parankimde infiltrasyon, 22’sinde hiler dolgunluk, dördünde hiler lenfadenopati, birinde ise kaviter lezyonun olduğu izlendi. Ayrıca toraks tomografisi olan 22 hastanın 17’sindeki görüntüler (büyüyen lenf bezlerinin varlığı, kalsifikasyon, kavitasyon, milier tüberküloz varlığını düşündürecek yaygın infiltratif görünüm, plevral efüzyon varlığı) tüberküloz lehine görüntü olarak değerlendirildi.
Histopatolojik inceleme iki vakada uygulandı. Eklem tüberkülozu düşünülen vakaya yapılan direkt biyopsi örneğinin, gastrointestinal tüberküloz düşünülen hastanın ise laporaskobik biyopsi örneklerinin değerlendirilmesi granülamatöz inflamasyon lehine yorumlandı.