Epilepsi, uzun süreli ilaç kullanımını gerektiren hastalıklardan
olup kullanılan antikonvülzanların bazı istenmeyen etkileri
olduğu bilinmektedir
5. Son yıllarda giderek artan sıklıkta
kullanılan ilaçlardan KMZ yapılan çalışmalarda karaciğer
mikrozomal enzim indüksiyonu yaparak kalsiyum
metabolizmasını olumsuz etkilediği görülmüştür. Bu etkileri
hipokalsemi, hipofosfotemi, ALP yüksekliği, D vitamini
eksikliği; sonuçta kemik mineral dansitesinde azalma ve
ostaeomalazi/osteoporoz ile sonuçlanmaktadır
6.
Boran ve ark 7 yaptıkları çalışmada en az altı ay süre
ile KMZ kullanan vakaların %13’ünde hiperparatiroidi,
%18’inde ALP yüksekliği saptamalarına rağmen vakaların
hiçbirinde kemik yoğunluğunda değişiklik izlenmemişti. Aka
ve ark 8 ise ortalama 1.94 yıl süre ile antikonvülzan kullanan
çocuklarda yaptıkları çalışmada ise kalsiyum düzeyini normal
bulmuşlardı. Bizim hastamızın ise iv kalsiyum tedavisine iyi
yanıt vermeyen şiddetli hipokalsemisi vardı; bundan dolayı
Status Epileptikus kliniği ile başvurmuştu. Hipkalsemisi, ancak
intravenöz kalsiyum yanında aktif D vitaminine yanıt verdi. Bu
durum literatürle belirtilen KMZ-indüklenmiş
hipokalsemilerden ağırdı. Ayrıca hastamız son bir yıldan beri
KMZ kullansa da, daha önce hipokalsemik etkisi bilinen diğer
ilaçları (valproik asit, fenobarbital) uzun süre kullanmış; bu
arada diyeti kalsiyum yönünden desteklense de herhangi bir vitamin önerilmemişti. Antikonvülzan ilaç kullanan hastalarda
hipokalseminin önlenmesi için D vitamini öneren çalışmalar
bulunmaktadır 9.
Sonuç olarak; hipokalsemi oluşturma riski yüksek olan
antikonvülzan ilaç kullanan hastaların kalsiyum metabolizması
açısından düzenli izlenmesinin ve gerekirse D vitamini ve
kalsiyum desteği yapılmasının uygun olacağı düşüncesindeyiz.