KS nadir görülen, ancak ciddi komplikasyonlara yol açan bir karsinom formudur
3. Bu form özellikle alt ekstremitelerde ortaya çıkan ağrısız, morumsu makül, papül, nodül ve plaklarla karakterize vasküler bir proliferasyondur. Lezyonlar proksimale doğru yayılmaya meyillidir, ancak yayılım yavaştır. KS (klasik form), başlıca erkeklerde ve 6.-7. dekatta özellikle alt ekstremite distal kısımlarında multipl kutanöz lezyonlar şeklinde gözlenme eğilimindedir. Daha az sıklıkta üst ekstremitede ve nadiren de deri tutulumu olmadan viseral organ tutulumu şeklinde belirti verebilir
1,5,6.
Gurzu ve ark’nın7 15 hastalık KS çalışmasında 11 hastada alt ekstremitede, bir hastada farinkste, bir hastada midede, bir hastada bilateral tonsillerde ve bir hastada kulak kepçesi, ön kol, kalça ve uylukta lezyon tespit etmişlerdir.
Bizim hastamızda lezyonlar ileri yaşta (79 yaşında) başlamıştı. Hem alt hem üst ekstremite tutulumu mevcuttu. KS lezyonlarında özellikle nodüler lezyonlarda immünohistokimyasal olarak CD31, CD34 ve FVIII-“Related Antigen” gibi belirleyicilerle endotelyal yapının gözlenmesi vasküler olmayan lezyonlardan ayırt edilmesinde değerli olmasının ötesinde, bu belirleyicilerle ortaya çıkan boyanma paternlerinin diğer damar kökenli tümörlerden ayırıcı tanısında da yararlıdır8. Bizim hastamızda HHV–8 pozitif, CD31 pozitif, CD34 olağan pozitif, Faktör 8 olağan pozitif boyandı.
KS’nun tedavisinde kullanılabilen farklı modaliteler mevcuttur. Radyoterapi (RT), kriyocerrahi, lazer cerrahisi, elektrocerrahi, eksizyonel cerrahi, lazer tedavisi, immunoterapi, intralezyonel veya sistemik kemoterapi (KT) kullanılabilir. Geniş, multifokal KS hastalarının tedavisinde RT VE KT gerekir9,10. Bu tedavi yöntemleri arasında en etkin kontrol sağlayabilen modalite RT olup KS’un yaygın yüzeyel cilt lezyonları oldukça radyoduyarlıdır. KS’un primer tedavi şekli RT’dir2,9-14. Hastamıza medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümleri ile görüşülerek radyoterapi planlandı.
Sonuç olarak, KS’un nadir olarak gözlendiğini, özellikle HIV negatif KS’un ülkemizde daha yaygın olabileceğini ve hem alt hem üst ekstremite tutulumunun nadir olduğunu vurgulamak istedik.